spot_img
Ana SayfaHaberlerÇEVİRİ | Dani Rodrik: Yeni solun ne yapması gerekiyor?

ÇEVİRİ | Dani Rodrik: Yeni solun ne yapması gerekiyor?

"Thomas Piketty'nin de gösterdiği gibi, sol partiler geleneksel işçi sınıfı tabanlarından kopmuş ve eğitimli elitlere yönelmiş durumda. Sol henüz mevcut gerçeklere uygun bir kimlik oluşturabilmiş değil. Peki kendilerini nasıl yeniden konumlandırabilirler? Fransa'daki Yeni Halk Cephesi’nin yaptığına benzer şekilde, yeniden gelirlerin yeniden bölüşülmesi gibi meselelere mi odaklanmalılar? Birleşik Krallık'taki İşçi Partisi gibi mali sorumluluğu mu ön plana almalılar? Peki, göç, çevre veya transseksüel hakları gibi, kültürel elitin kamuoyundan ve sıradan vatandaştan oldukça farklı görüşlere sahip olduğu konuları nasıl ele almalılar?"

Avrupa ve ABD’de ortaya çıkmakta olan yeni sol, hem ekonominin yeni yapısıyla hem de üretkenlik mecburiyetiyle doğrudan yüzleşmelidir. Ancak o zaman gerçek bir siyasi harekete dönüşebilir ve günümüzün popülist aşırı sağına karşı inandırıcı bir alternatif sunabilir.

Fransa ve Birleşik Krallık’taki son seçimler ve Amerika’daki başkanlık yarışı, sol eğilimli partilerin yeni kimlikler oluşturmaya ve aşırı sağa karşı güvenilir alternatifler sunmaya çalışırken yaşadıkları zorlukları yansıtıyor. 2008 yılındaki küresel krizini takiben neo-liberalizm ve aşırı küreselleşmeye karşı gelişen tepkiden ilk yararlanan aşırı sağ olmuştu. On yıl önce haklı olarak “sol hareketin gerilemesinden ve güçten düşmesinden” şikâyet edilebiliyordu.

Doğrusunu söylemek gerekirse, sol partiler bugün daha iyi bir konumdalar. İngiltere’de İşçi Partisi, 14 yıllık Muhafazakâr iktidarı sona erdirerek büyük bir zafer kazandı. Fransa’daki solcu Yeni Halk Cephesi (NFP) koalisyonunun aşırı sağın yükselişini durdurma şansı, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un müttefiki olan merkezci güçlerden çok daha yüksek görünüyor. ABD Başkanı Joe Biden, anketlerde Donald Trump’ın gerisinde kalsa da yeni sanayi ve yeşil politikalarla ülkesini daha önce deneyimlenmemiş ve görülmedik bir noktaya taşıyor.

ABD’de Demokratların yaşadığı zorlukların da gösterdiği üzere solun yapması gereken daha bir çok şey var. Biden’ın yaşlılığı ve kamuoyunu zihinsel yeterliliği konusunda ikna edememesi bu sorunun büyük bir parçasını oluşturuyor. Ayrıca Demokratların gerçekte neyi savundukları ve kimi temsil ettikleri konusunda verdikleri karışık mesaj da sorunun bir parçası.

Bu durum diğer sol partileri de etkileyen bir mesele. Thomas Piketty’nin de gösterdiği gibi, sol partiler geleneksel işçi sınıfı tabanlarından kopmuş ve eğitimli elitlere yönelmiş durumda.

Sol henüz mevcut gerçeklere uygun bir kimlik oluşturabilmiş değil. Peki kendilerini nasıl yeniden konumlandırabilirler? Fransa’daki Yeni Halk Cephesi’nin yaptığına benzer şekilde yeniden gelirlerin yeniden bölüşülmesi gibi meselelere mi odaklanmalılar? Birleşik Krallık’taki İşçi Partisi gibi mali sorumluluğu mu ön plana almalılar? Ya da Biden gibi sanayi politikalarını mı benimsemeliler? Ne amaçla bunu yapacaklar? Peki göç, çevre veya transseksüel hakları gibi kültürel elitin kamuoyundan ve sıradan vatandaştan oldukça farklı görüşlere sahip olduğu konuları nasıl ele almalılar?

Solun siyasi gücünü yeniden kazanabilmesi için köklerine dönmesi ve bir kez daha emekçilerin çıkarlarını temsil etmesi gerekiyor. Bu da üniversite eğitimi almamış işçiler için iyi, güvenli ve üretken istihdam alanlarına odaklanmak anlamına gelir. Ekonomik güvensizliğin artması, orta sınıfın erozyona uğraması ve geri kalmış bölgelerdeki iyi işlerin ortadan kalkması, sağ popülizmin yükselişinin temelini oluşturdu. Sol ancak bu eğilimleri tersine çevirerek inandırıcı bir alternatif sunabilir.

Buradaki zorluk, eski stratejilerin işe yaramayacak olmasından kaynaklanıyor. İkinci Dünya Savaşı’nı izleyen yıllarda imalat sektöründeki sendikalı işçiler sol partilere verilen desteğin temelini oluşturuyordu. Bu işçiler aynı zamanda orta sınıfın yükseldiği ana temeldi.

Bugün imalat sanayi, ABD ve Avrupa’da çalışanların giderek daha küçük bir bölümünü istihdam etmektedir. İş gücünün büyük kısmı hizmet sektöründe. Biden Ocak 2021’de göreve geldiğinde, ABD istihdamında imalatın payı çoktan %8,5’e düşmüştü. Biden yönetiminin imalatı yeniden canlandırma çabalarına rağmen bugün bu oran %8,2’nin altında. Almanya gibi bazı Avrupa ülkelerinde imalat istihdamının payı daha yüksek, fakat hiçbiri zaman içerisindeki düşüşten kaçınmayı başaramadı.

Sol partiler henüz bu gerçekle tam olarak yüzleşebilmiş değil. Konu istihdam olduğunda yeniden üretim, rekabet edebilirlik, dijitalleşme ve yeşil dönüşüm hakkındaki konuşmalarının hiçbiri gerçekçi gelmiyor. Çin’e karşı korumacılık söylemleri için de aynı durum geçerli. İmalata odaklanan stratejiler, işçilerin çoğu imalat sektöründe çalışmıyorken ve bu sektörde istihdam edilme konusunda gerçekçi bir beklentiye sahip değillerken oldukça az siyasi çekiciliğe sahip.

Vergi dağılımını yeniden düzenleyen politikaların da sorunları mevcut. Vergi sistemlerini daha kademeli hale getirmek ve en yüksek gelir gruplarının vergi oranlarını arttırmak yönünde baskın bir görüş mevcut. Daha fazla sosyal transfer ve daha iyi sosyal sigorta, özellikle sosyal güvenlik ağlarının zayıf kaldığı ABD’ ye faydalı olacaktır. Ne var ki gelir transferleri, iyi iş kollarının ortadan kalkmasıyla yaşanan itibar ve toplumsal saygınlık kaybını telafi edemez. Fabrikalar kapandığında ya da başka bir yere taşındığında ortaya çıkan sosyal ve toplumsal çöküntüyü de onarmazlar.

O halde solun ihtiyacı olan şey, ekonomi genelinde, özellikle de az gelişmiş ülkelerde ve üniversite eğitiminden daha az eğitim almış işçiler için iyi, üretken işler yaratmaya yönelik inandırıcı bir program olmalıdır. Böyle bir programın temsili hedefi bir otomobil ya da çelik işçisi değil, bir hizmet ya da perakende çalışanıdır.

Dahası, emek dostu inovasyon yeni sol hükümetlerin programlarının merkezinde yer almalıdır. Ücretlerin ve istihdamın aynı anda artırılması, az eğitimli işçilerin üretkenliğini artıran organizasyonel ve teknolojik yenilikler gerektirecektir. İşgücü tasarrufuna yönelik otomasyon ve diğer teknolojilerin aksine, işgücü odaklı yenilikler sıradan işçilerin daha karmaşık görevleri yerine getirmelerine yardımcı olur. Uzmanlık kazandıran dijital araçlar buna bir örnek teşkil eder.

İnovasyon ve üretkenlik bu gündemin merkezinde yer aldığından, gerekli politikalar eski başarılı sanayi politikalarına benzemektedir. Bunlara hizmet sektörüne yönelik sanayi politikaları veya daha yerinde bir ifadeyle işgücüne yönelik üretken politikalar diyebiliriz. Bu politikalar mevcut yerel sektörler arası ortaklıklar ve ulusal inovasyon programları üzerine inşa edilir, ancak az eğitimli işgücünü tamamlayıcı nitelikteki emek gerektiren servis ve teknolojilere odaklanır. Meslektaşlarım ve ben ABD, Fransa ve İngiltere için bu tür programların taslaklarını hazırladık.

Sol, hem ekonominin yeni yapısıyla hem de üretkenlik dayatmasıyla doğrudan yüzleşmek zorunda. Sol ancak tüm bunları yapabildiğinde gelecekte etkili olabilecek hakiki bir siyasi hareket haline gelebilir ve aşırı sağa karşı inandırıcı bir alternatif olabilir.

Kaynak: https://www.project-syndicate.org/commentary/economic-program-that-can-beat-the-populist-right-by-dani-rodrik-2024-07

Çeviri: Hasan Ayer.

- Advertisment -