Ana SayfaHaberlerÇevirilerÇEVİRİ | Daron Acemoğlu yazdı: Bitcoin membası

ÇEVİRİ | Daron Acemoğlu yazdı: Bitcoin membası

Bitcoin fiyatının yeniden zirveye ulaşması ve El Salvador ile Küba'nın bitcoin'i kanuni para olarak tanıma kararı almasıyla, kripto para birimleri hayatımızın bir parçası olmaya devam edecek gibi duruyor. Peki, bunun para ve siyaset üzerinde ne gibi etkileri olacak?

Para, güvene dayalıdır; aynı zamanda da mallar ve hizmetler karşılığında alınır, çünkü bu sayede insanlar gelecekte başkalarının da bunu alacağını güven içinde varsayabilirler. Bu durum, altın için olduğu kadar ABD doları için de geçerlidir. Bitcoin gibi kripto para birimlerinin yalnızca insanların güvenlerinin istismar edildiği bir dolandırıcılık yöntemi olduğunu ya da birçok ekonomistin vurguladığı gibi spekülatif bir balon olduğunu iddia etmek, bu araçların popülerliğini görmezden gelmek anlamına geliyor.

Yine de kripto para birimleri, halkın güvenini kazanmak için gereken istikrarlı kurumsal temellere sahip değil. Güven, Bitcoin’in bir yükselip bir düşmesinin de gösterdiği gibi, kripto para birimlerini kırılgan ve istikrarsız hale getirerek gel-git yaşamasına sebep olur.

Dahası, Bitcoin’in ve “çalışma ispatı” mekanizmalarına dayalı diğer kripto para birimlerinin yaygınlaşmasıyla, bunlar üzerinden yapılan işlemlerin sürekli olarak doğrulanması ve merkezi olmayan bir merkeze (bizim bağlamımızda blok zincirine dayalı olarak) kaydedilmesi gerekir. Bu durum, söz konusu işlemlerin, yeni üretilen Bitcoin’lerle ödüllendirilme fırsatını teşvik edilecek şekilde güncellenmesi ve doğrulanması için milyonlarca bilgisayarın sürekli olarak çalışmasını gerektiriyor.

Bu “madencilik” operasyonlarında harcanan enerji, artık Malezya veya İsveç gibi orta büyüklükteki ülkelerin harcadığı miktarı bile aşıyor. Artık dünya iklim değişikliğinin yarattığı tehlikelerin (ve şimdiye kadar bunlara ne kadar kayıtsız kaldığımızın) farkına vardığımıza göre, oluşan bu devasa atık miktarı Bitcoin’i istenmeyen bir hale sokuyor.

Yine de, istikrarsızlığına, kırılganlığına ve arkasında bıraktığı devasa miktardaki karbon ayak izine rağmen, Bitcoin’i birçok insan için çekici kılan beş temel faktör bulunuyor: Sahip olduğu politik anlatı; suç sayılan eylemlere kolaylık sağlaması; dağıttığı senyoraj; çağımızın tekno-optimizmi ve hızla zengin olma arzusu. Gelin hepsini tek tek ele alalım.

Ekonomik beklentilerin gitgide azaldığı bir çağda yaşıyoruz. Üniversite mezunu işçiler bile artık iyi ve gittikçe artan bir maaş alacakları istikrarlı bir iş bulma konusunda kendilerini güvende hissetmiyorlar. Ekonomik fırsatların nadiren karşımıza çıktığı bu gibi dönemlerde hızlıca zengin olma planları daha da çekici bir hal alır. Beklendiği üzere, artık her fırsatta insanlara Bitcoin’e yatırım yaparak köşeyi dönebileceklerini söyleyen devasa bir sektör oluştu. İnsanlar kripto para birimlerine yüksek miktarlarda yatırım yapıyor çünkü hem Amerika Birleşik Devletleri’nde hem de dünyanın geri kalan ülkelerinde yaşayan milyonlarca insan bu sayede büyük oranda gelir elde edebileceğini düşünüyor.

Bir kripto para biriminin amatör ve perakende yatırımcılar için muazzam getiriler sağladığı anlatısı, çağımızın ‘’teknolojiye takıntılı’’ niteliğine fazlasıyla uygundur. Bizlere sürekli olarak teknolojik yaratıcılığın daha parlak bir geleceğe yol açacağı söyleniyor. Gerçekten de, meseleye yüzeysel olarak baktığımızda Bitcoin’in bir teknolojik inovasyon harikası olduğu reddedilemez bir gerçektir. Herhangi bir denetim veya devlet yaptırımı olmaksızın işleyen böylesine karmaşık bir merkezi olmayan sistem yaratmak gerçek bir yaratıcılık ve ustalık gerektiriyor.

Bitcoin’i çekici kılan bir diğer faktör, senyorajla, yani para arzının kontrol edilmesiyle (genellikle hükümetlere) tanınan ek satın alma gücüdür.   ABD hükümeti, dolaşıma döviz soktuğunda, bu parayı hizmet satın almak veya borçlarını ödemek için kullanabilir. Senyoraj elde etme ihtimali ne kadar cazip olursa olsun, bu durum muhtemelen neden şu anda 1.600’den fazla listelenmiş kripto para birimi bulunduğunu da açıklıyor. Söz konusu Bitcoin olduğunda, ortada merkezi bir otoritenin olmayışı, senyorajın dağıtıldığı anlamına gelir. Dolayısıyla da bu durum madencilik faaliyetleri için bir teşvik sağlar (ki bu çabalar şu anda dünya çapında bir milyondan fazla insan tarafından yürütülmektedir).

Tahsisli bir talep kaynağı, yeni bir para biriminin güvenilir bir temel oluşturmasına yardımcı olabilir. Genel olarak kripto para birimleri ve özel olarak Bitcoin için bu dayanak noktası suç dünyasında yer almaktadır. Her türlü yasa dışı işlemi mümkün kılan Silk Road gibi dark-web siteleri, ilk çıktığı günlerde Bitcoin’e olan talebi artırmıştı. Bazı tahminlere göre, suç faaliyetleri, bugüne kadar gerçekleştirilen Bitcoin işlemlerinin neredeyse yarısını oluşturuyor.

Bu dört faktörün her biri Bitcoin’i suni biçimde güçlendirdi. Toplumumuzun ekonomik sorunlarının Bitcoin’den para kazanan insanlar tarafından çözülmeyeceği aşikâr. Günümüzde hakim olan tekno-iyimser ruh halinin gerçek hayatta karşılık bulamayacağı da öyle. Üstelik kripto para madenciliği yoluyla senyoraj dağıtmanın faydaları ne olursa olsun, bütün bunların sebep olduğu muazzam miktarda enerji israfı gözardı edilemez.

Elimizde bir tek Bitcoin’e yönelik siyasi argüman kalıyor. Acaba Bitcoin bizi devletin ekonomi üzerindeki aşırı gücünden kurtaracak mı? Bu pek doğru değil.

Doğru, ABD Merkez Bankası işlerini kimi zaman gizemli yollardan yapıyor ve 2008 mali krizi sırasında öncelikle Wall Street’in kurtarılması haklı olarak sıradan insanların batması pahasına bankalara ve bankacılara fayda sağlayan içeriden destekli eylem olarak görülüyordu. Politikacıların ve politika yapıcıların elindeki gücü azaltma arzusu bu nedenle anlaşılabilir bir durumdur.

Ancak bunun çözümü Bitcoin değil. Bitcoin, yalnız bir dehanın, bireyin mükemmelliğini serbest bırakmak adına kibir küpü bir devletle savaştığı, çocuksu bir liberter ideolojiye hitap eder. Sahiden de, Bitcoin’i tasarlayan ve Satoshi Nakamoto mahlası altında ilham verici bir manifesto kaleme alan kişi veya kişiler, Ayn Rand’ın Atlas Silkindi romanının başkahramanı John Galt için kullandığı “vizyoner” sıfatını ondan bile fazla hak ediyor.

Gelgelelim bu vizyon saflıklarla dolu bir fanteziden ibaret. Batılı hükümetlerin yüksek enflasyona yol açma veya uluslararası para sistemini baltalama riski yok denecek kadar azdır. Günümüzde karşı karşıya olduğumuz asıl varoluşsal tehdit; siyasi kutuplaşmada, demokrasinin çözülmesinde ve demokratik siyasi sistemlerin ekonomik alandaki elitleri ve otoriter politikacıları kontrol altında tutamamasında yatmaktadır.

Yeni bir para biriminin bu sorunları çözmesi mümkün değil. İhtiyacımız olan şey; politikacıların, bürokratların ve Silikon Vadisi ile Wall Street kodamanlarının sorumlu bir şekilde hareket etmelerini sağlayacak önlemlerdir. Bu da demokratik ve aktif sivil katılımı gerektiriyor. Bitcoin gibi zımbırtılar, bizleri yapmamız gereken asıl işlerden alıkoymaktan başka bir işe yaramaz.

Orijinali:

https://www.project-syndicate.org/commentary/bitcoin-an-appealing-distraction-by-daron-acemoglu-2021-10

Çeviren: Deniz Karakullukcu

- Advertisment -