Ana SayfaHaberlerCezasızlığın taşları nasıl döşenir: Ali El Hemdan cinayeti üzerinden somut anlatım

Cezasızlığın taşları nasıl döşenir: Ali El Hemdan cinayeti üzerinden somut anlatım

17 yaşındaki tekstil işçisi, Suriye göçmeni Ali El Hemdan 27 Nisan 2020’de polis kontrol noktasında bir polisin silahından çıkan kurşunla öldürüldü. Mahkeme, tutuklu yargılanan polis memuru Fatih Karaca hakkında henüz hükmünü vermedi. Fakat soruşturma aşamasında yaşananlar, kamu otoritelerinin suç işlemiş mensuplarını cezadan kurtarmak için nelere tevessül edebileceğinin canlı bir örneği. Davanın avukatlarından Tugay Berk soruşturma boyunca yaşananları Evrensel gazetesinde kaleme aldığı yazıda anlattı.

Adana’da yaşayan Suriyeli Ali El Hemdan, 27 Nisan 2020’de Kovid-19 tedbirleri kapsamında ilan edilen sokağa çıkma yasağını ihlal edenlere para cezası yazmakla görevlendirilmiş bir polis tarafından vurularak öldürüldü. Tetiği çeken polis memuru Fatih Karaca, klişe ama mahkemeler karşısında işe yarayacağından hiç kuşku duymadığı savunmayı tekrar etti: “Dur ihtarına uymadığı için peşinden koştum. Ayağım sendeledi. Düşünce elimdeki silah patladı. Ateş etmek, öldürmek gibi bir niyetim yoktu.” 2007-2020 yılları arası 406 insanı “dur ihtarına uymadığı” gerekçesi ile öldüren polislerin her biri buna benzer savunmalar yaparak ceza almaktan kurtulmuştu. Ama Fatih Karaca, meslektaşları kadar “şanslı” değildi. Cumhuriyet Savcılığı tarafından olay yerinde yapılan inceleme ile el konulan güvenlik kamerası kayıtları, yaşanan cinayeti tüm netliği ile kaydetmişti: “Polis memuru Fatih Karaca’nın yüzü kendisine dönük, elleri havada olan Ali El Hemdan’ı soğukkanlı bir şekilde 15 metre mesafeden kalbinde vurduğu” görülüyordu. Bunun yanı sıra “Polis şahsa durmasını söyledi. Bunun üzerine çocuk arkasını döndü. Yüzünü polise doğru döndüğünde polis elindeki silahı çocuğa doğru doğrultarak bir el ateş etti” diyen bir de tanık vardı. Tüm bu deliller Ali El Hemdan’ın katili Fatih Karaca’nın tutuklu olarak yargılanmasına yetti. Geçtiğimiz hafta gerçekleşen duruşmada Fatih Karaca’nın kasten insan öldürmek suçundan cezalandırılması istendi.

“CEZASIZLIK” MEKANİZMASI NASIL ÇALIŞIR?

Polis memuru Fatih Karaca’nın yargılanma sürecine bakarak, insan hakları savunucularının şikayet ettiği ve bir türlü üstesinden gelinemeyen, suç işleyen kolluk güçlerine yönelik “cezasızlık” mekanizmasının nasıl çalıştığına ilişkin fikir sahibi olmak mümkün.

Valilik ve Emniyet Müdürlüğü, dezenformasyon yarattı

Cinayetten bir gün sonra Adana Valiliği, tek bir cümlesi dahi doğru olmayan bir basın bülteni yayımladı. Bültende “Ali El Hemdan’ın dur ihtarına uymayarak kaçtığı, uyarı ateşi sonrası kazaen yaralandığı, müdahaleye rağmen hastanede yaşamını yitirdiği” ileri sürüldü. Oysa Ali El Hemdan dur ihtarına uymuş, kaçmamıştı. Uyarı ateşi sonucu değil, kasten nişan alınarak, yakın mesafeden vurulmuştu. Mermi kalbine isabet eden Ali El Hemdan, hastanede değil olay yerinde yaşamını yitirmişti. Emniyet Müdürlüğünden almış olduğu bilgileri yayımlayan basın, haberi biraz daha renklendirip “Ali El Hemdan’ın önce otomobille kaçtığını ardından otomobilden inip ara sokaklarda izini kaybettirmeye çalıştığı, yaşanan kovalamacada polisin dur ihtarına uymayınca da vurulduğu” gibi gerçekle hiç ilgisi olmayan haberler yayınladı. Valilik ve Emniyet Müdürlüğü, yalan haber yaptırmak suretiyle kamuoyunu yanıltmaya, yargıyı etkilemeye, Ali El Hemdan’ın katilini aklamaya çalışmıştı.

Polisin, suç işleyen meslektaşını korumak için yalan söylemesi meşru görüldü

Fatih Karaca, güvenlik kamerası kayıtları ortaya çıkınca savunmasında “zorunlu” bir değişikliğe giderek, “Havaya doğru ateş etmek isterken silahım yanlışlıkla ateş aldı” dedi. Fatih Karaca ifadesini değiştirdikçe, cinayet anının tanığı olan polis memuru İ.K., beyanları ile meslektaşını teyit etme yolunu tercih etti. İlk ifadesinde Fatih Karaca’nın düştüğünü söyleyen polis memuru İ.K., mahkemede havaya ateş etti şeklinde tanıklık yaptı. Görev sırasında tanık olduğu bir suç hakkında adli mercileri doğru bilgilendirmek zorunda olan polis memuru İ.K. hakkında cumhuriyet savcılığı bir soruşturma başlatmadı. Mahkeme, polisin meslektaşını korumak için yalan söylemesini suç olarak görmedi.

Polis Kriminal Laboratuvarı sahte rapor düzenledi

Ali El Hemdan’ın öldürüldüğünde üzerinde bulunan tişörtü ve atleti incelenmek üzere Adana Kriminal Polis Laboratuvarına gönderildi. Polis Kriminal Laboratuvarı tişörtün göğüs hizasında bulunan deliğe bakıp, “aşağıdan yukarıya doğru gelen seken mermi çekirdeğinin ölüme neden olduğu” şeklinde bir rapor verdi. Mahkemenin bu raporu doğru kabul etmesi halinde yere ya da havaya yapılan ateş sonucu seken bir merminin ölüme neden olması nedeni ile Ali El Hemdan’ın katili ceza almaktan kurtulabilecekti. Rapor, güvenlik kamerası kayıtları ve tanık anlatımları ile uyumlu olmadığından Cumhuriyet Savcılığı, Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesinden yeni bir rapor istedi. ATK de tişörtteki delikten yola çıkarak “seken mermi” tespitinde bulunulamayacağını ifade etti. Zaten “seken mermi” olup olmadığı yönünde bir kanaate ancak mermi çekirdeği üzerinde inceleme yaparak varılabilir. Kıyafetten yola çıkarak bir sonuca varılması kriminoloji (suç bilimi) yöntemleri ile bağdaşmaz.

Mülkiye Müfettişi sahteciliği tespit etti

“Seken mermi” raporundan sonra İçişleri Bakanlığı tarafından Mülkiye Müfettişi görevlendirildi. Mülkiye Müfettişi “olayın basına yansıması üzerine Adana İl Emniyet Müdürü Zafer Aktaş’ın, apar topar Adana Valisi Mahmut Demirtaş ile görüştüğü, sığınmacı genci öldüren polisi koruma kararı aldıkları, bu kapsamda Adana İli Emniyet Müdürlüğü Kriminal Polis Laboratuvarı Şube Müdürlüğü’nün olayla ilgili olarak rapor hazırladığını” tespit ediyor. Mülkiye Müfettişi, bilimsel araştırma inceleme yöntemlerine dayanmayan ve güvenlik kamerası kayıtları ile de uyumlu olmayan raporu düzenleyen uzmanların savunmasını da almış. Mülkiye Müfettişi, raporunda dönemin Adana Valisi, İl Emniyet Müdürü ve Polis Kriminal Laboratuvarı uzmanları hakkında “resmi belgede sahtecilik, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme, adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs, yargı görevi yapanı, bilirkişiyi etkilemeye teşebbüs ve görevi kötüye kullanma” suçlarından Cumhuriyet Savcılığının değerlendirme yapması gerektiğini belirtmiş.

O ŞİMDİ İSTANBUL EMNİYET MÜDÜRÜ

Suçlular görevine devam ediyor

Vermiş olduğu raporlarla mahkemelerin beraat ya da mahkûmiyet kararları verebildiği, yargılama sonucuna doğrudan etki edebilen Kriminal Polis Laboratuvarı uzmanları, görevlerinin başında çalışmaya devam ediyor. Mülkiye Müfettişi raporuna rağmen sorumlular hakkında soruşturma açılmadı. Dönemin Adana İl Emniyet Müdürü Zafer Aktaş, terfi ettirilerek İstanbul İl Emniyet Müdürlüğüne atandı. Adana Valisi olan Mahmut Demirtaş, Mardin Valisi olarak görevlendirildi. Herhangi bir Avrupa ülkesinde İçişleri Bakanı’nın dahi istifasını gerektirecek ciddiyetteki bu suçların siyasi ve cezai sorumluluğunu üstlenen olmadı. Tüm bu sorumluların yargılanması için Çağdaş Hukukçular Derneği Adana Şubesi olarak Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunduk.

Yeni cinayetlerin de kapısını aralayan cezasızlık son bulmalı

Kuzey yarım küredeki en uzun gece olan 21 Aralık’ta, Ali El Hemdan’ı öldüren polis memuru hakkında mahkeme bir karar verecek. Ali El Hemdan’ı öldüren polis memuru Fatih Karaca’nın kasten insan öldürme suçundan ceza almış olması, tek başına adalete güven duymamızı sağlamayacaktır.

Suç işleyen meslektaşını korumak için yalan beyanda bulunan polisin; sahte, gerçeğe aykırı rapor düzenleyen kriminal uzmanların; sahte raporların düzenlenmesi için baskı yapan, yalan haberler yaptıran Vali ve Emniyet Müdürünün de görevlerinden alınarak yargılanması halinde, suç işleyenin yanına kâr kaldığı, halktan toplanan vergilerle maaş alanların halka kurşun sıkıp cezasız kaldığı, bu zifiri karanlığın ve “en uzun gecenin” son bulmakta olduğunu düşünebiliriz. (Evrensel)

- Advertisment -