Ana SayfaHaberlerANALİZ: Dış politikada küçük harflerle konuşma dönemi

ANALİZ: Dış politikada küçük harflerle konuşma dönemi

İktidar dış politikada eski hararetli, atak üslubunu terk etti, somut geri adımlar da atıyor fakat bunlar ne muhalefet ne iktidar medyası tarafından vurgulanmadığı için fark edilmiyor. Bunları anlayabilmek için dış basına bakmak gerekiyor. Sadece dün ve bugün çıkan haberler, Türkiye’nin üç beş ay önceki hararetli dış politikasıyla bugünkü arasında ne kadar büyük bir makas olduğunu ortaya koyuyor.

Video konferans yöntemiyle düzenlenen AB Liderler Zirvesi’nin (25-26 Mart) ilk bildirisinin Türkiye ile ilgili kısmından “Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de gerilimi düşüren tavırları için takdir ve işbirliği” mesajı çıktı.

Bu takdirin somut nedeninin ne olduğu, Türkiye’nin ne yaparak “Doğu Akdeniz’de gerilimi düşürdüğü” açık: Türkiye Doğu Akdeniz’deki arama ve sondaj faaliyetlerini durdurdu; buna teşekkür ediliyor.

Bu adımla, üç-beş ay önceki hararetli ‘Mavi Vatan’ çıkışları arasında büyük bir makas olduğu açık.

Türkiye’nin Batı’ya ve Mısır’a yönelik ‘jestleri…’

Türk dış politikasının uzun bir süredir büyük harflerle konuştuğu iki meseleyle (Libya ve Türkiye’deki Mısır muhalifleri) ilgili dün (25 Mart) ve bugün çeşitli Batı kaynaklarında çıkan iki haber, bu alanlardaki bariz dil ve tutum değişikliğine işaret ediyor.

Libya’yla ilgili haberler, “Türkiye’nin bu ülkedeki milislerini çekmeye başladığına” dair…

Mesela Fransız haber ajansı AFP’ye konuşan bir Fransız diplomatın sözleri… İsmi açıklanmayan kaynak, Türkiye’nin Libya’da konuşlandırdığı Suriyeli milisleri geri çekmeye başladığını bildiriyor ve  “Bu şimdiye kadar gördüğümüz en cesaret verici jestlerden biri. Suriyeli milis güçlerin hareketlilik içinde olduğu görüldü ve kaydedildi” diyor.

Bu türden haberler, Fransa, Almanya ve İtalya dışişleri bakanlarının dün (25 Mart) Libya’yı ziyaret etmelerini ve ortak basın toplantısında konuşan Libya Dışişleri Bakanı Necla el Menguş’un “Tüm paralı askerlerin Libya’dan çekilmesi ve bunun derhal gerçekleşmesi gerektiğini yineliyoruz” sözlerini izliyor.

Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed Menfi de salı günü Paris’te Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile görüşmüş, Macron görüşme sonrasında yaptığı açıklamada, “Libya’da bulunan yabancı güçlerin mümkün olduğunca hızlı bir şekilde çekilmesi için her şeyi yapmalıyız. Türk ve Rus savaşçılar, onlar ya da diğerleri tarafından gönderilen yabancı savaşçılar Libya’yı derhal terk etmelidir. Tek meşru güç Libya silahlı kuvvetleridir” demişti (DW’nin dünkü haberi).

Sisi rejimine yönelik jestler

İktidarın sessizce uygulamaya koyduğu, iktidar basınının hiç değinmediği bir başka geri adım Mısır konusunda yaşanıyor: Sisi rejimine yönelik yayın yapan Müslüman Kardeşler’e bağlı medyaya dikkatli yayın yapması yönünde telkinler yapılıyor.

Söz konusu Müslüman Kardeşler olduğu için, onların üzerinde kurulmaya çalışılan iktidar baskısı muhalefet tarafından da dile getirilmiyor ve süreç sessizce ilerliyor.

Serbestiyet’te bu konuda bazı haberler çıktı, bugün de DW konuya ilişkin önemli bir video haber yayımladı:

“Ankara ile Kahire arasındaki normalleşme sinyalleri sonrası Türkiye’den yayın yapan muhalif Mısır kanallarının geleceği tartışmaya açıldı. Zira bu kanalların çoğu Müslüman Kardeşler tarafından yönetiliyor. İddiaya göre Mısır-Türkiye ile ilişkilerin normalleşmesinin şartı olarak, bu televizyon kanallarının kapatılmasını ya da eleştirel yayınlarına son vermesini istiyor. Bazı yayın organları da Ankara’dan gelen telkinle yayın çizgilerini değiştirmeye başladı. DW Haber, Müslüman Kardeşler’in Türkiye’deki yöneticilerinden, İhvan-ı Müslimin Şura Meclisi üyesi Mithad Haddad’a söz konusu iddiaları sordu.”

DW’nin haberinde Türkiye’den yayın yapan bir gazeteci de konuşuyor ve gelişmeyi doğruluyor.

DW’nin video-haberini şuradan izleyebilirsiniz:

https://www.dw.com/tr/ankara-muhalif-m%C4%B1s%C4%B1r-medyas%C4%B1n%C4%B1-dizginliyor-mu/av-57007638

Geri adımlar somut ve gerçek, fakat bir yandan iktidar medyasının ‘yok bi şey’ tavrı, öbür yandan muhalefetin ‘yerli ve milli’ olmamakla suçlanacağı korkusu nedeniyle sessiz kalması bunların görülmesini engelliyor.

Böylece iktidar, tam istediği gibi geri adımlarını sessizce atabiliyor.  

- Advertisment -