- Seçimler yaklaştıkça ABD’de Musevi cemaatinin dağıttığı hibelerin önemi de artıyor
Malum, Gazze’deki felaket devam ediyor. ABD, BM Güvenlik Konseyi’ndeki ateşkes tasarısını veto etti. Bu arada Netanyahu, ABD’nin yapma dediği her şeyi teker teker yapıyor. Yani resmen rest çekmiş gibi görünüyor. Bu arada Amerika’da da Musevi cemaati ağırlığını göstermeye başladı. 3 önemli üniversite; MIT, Harvard ve Pensilvanya Üniversitelerinin rektörleri Anti-Semitizm konusunda keskin tutum almadıkları için tehdit ediliyorlar. Bir tanesi istifa etti. Bir zengin Musevi bağışçı da eğer rektör değişmezse 100 milyon dolarlık hibeyi vermeyeceğini söyledi. Bu artacak gibi. Aslında bizim de başımıza gelmişti. Stanford Shaw Ermeniler tarafından tehdit edildiğinde onu Türkiye’ye kaçırmıştık.
Seçimler yaklaştıkça ABD’de bu bağışların, hibelerin önemi artıyor milletvekilleri için. Bazı milletvekilleri açık ve belirgin şekilde İsrail tarafının desteklenmesini istiyor. Rektörlerin tutumu bu bakımdan eleştiriliyor. Rektörler de düşünce hürriyetini savunuyor. Ama düşünce hürriyeti konu İsrail olunca herhalde o kadar önemli görülmüyor, sayılmıyor.
- Avusturyalılar göçmen kuşların sayısının azalmasına üzüldüğü kadar Filistin’de ölenlere de üzülse iyi olacak
İsrail konusunda AB içinde de bölünmeler oldu. Malum; İspanya, Belçika, Fransa diğer ülkelerden farklılaştı bu konuda. Öte yandan Avusturyalılar göçmen kuşların sayısının azalmasına üzülüyorlarmış. Bu önemli tabii ama biraz da ölen Filistinlilere üzülseler iyi olur derim…
- COP28 İklim Zirvesi’ne binlerce gaz ve benzin lobisinden kişi de katılmış
COP28 konferansına gelinecek olursa… 3400 gaz ve benzin lobisi bu toplantıda bulunuyormuş. Zaten etkinliğin ev sahibi BAE’nin lideri bir benzin şirketinin başında. Pek fazla netice alınabileceğini zannetmiyorum bu toplantıdan. Bir ortak metin bulmaya çalışıyorlar. Ortak metinden daha önemlisi ise ne olacağı. Petrol üreten ülkelerin hepsi, petroldan vazgeçilmesine karşı çıkıyorlar.
Dikkat çeken bir gelişme oldu. Çin ile Suudi Arabistan, ticaretlerini yerel para ile yapmaya karar verdiler. Bu; dolar için alarm zillerinin çalmaya başladığının işareti olabilir.
- Ukrayna, ABD yardımının durmasından endişeli
Ukrayna konusunda ABD’nin kongrede başı dertte. Cumhuriyetçiler bir türlü Ukrayna’ya askeri yardımı onaylamıyorlar ve pazarlık ediyorlar. Biden, Cumhuriyetçi Temsilciler Meclisi başkanı ile görüşmesi için Zelensky’i ABD’ye davet etti. Sahada da Rusya ve Ukrayna açısından bir ilerleme söz konusu değil. Yani Ukrayna bir ölçüde arka planda kalmış vaziyette. Tabii Ukrayna’nın endişesi ABD yardımının durması.
- Türkiye ile Yunanistan arasındaki dostluk rüzgarları umarım devam eder
Geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan Atina’ya gitti. Bir dostluk havası esti. Önemli olan anlaşmazlıkların diplomasi yoluyla çözülmesi. Bu konuda bir bildirge imzalandı. Hukuki geçerliliği yok ama siyasi bakımdan çok önemli. Bu durum AB’ye olumlu yansır, yansır ama Türkiye sadece bununla AB’ye yanaşamaz. Demokrasi ve insan hakları gibi konularda da adımlar atılması lazım. Hükümet o konularda pek adım atacağa benzemiyor. Ama Yunanistan konusunda ciddi bir gelişme var. Erdoğan, “Miçotakis’i tanımam” demişti ama şimdi kardeşimler, dostumlar havada uçuşuyor. Umarım bu olumlu hava devam eder.
- ABD’nin Noel’e kadar İsrail’in yaptıklarına göz yumacağına dair söylentiler var
Dünya Sağlık Örgütü İcra Komitesi ilk defa oy birliği ile ateşkes istedi. Daha doğrusu ateşkese benzer bir şey istedi. ABD, ateşkes denmediği için bunu veto etmedi. Böylece oy birliği ile kabul edildi. Edildi edilmesine ama Netanyahu bunları dinlemiyor. Hatta bir söylenti var; ABD’nin Noel’e kadar İsrail’in yaptıklarına göz yumacağına dair. ABD de çok ciddi irtifa kaybediyor. Artık oyun kurucu rolünü büyük ölçüde yitirmiş gözüküyor.