Evvela Sayın Cumhurbaşkanı’nın ertelenen ABD ziyareti hakkında bir şeyler söylemek istiyorum.
Amerikan protokolünde resmi ziyaretler sadece cumhurbaşkanları tarafından yapılır ve bir akşam yemeği ile son bulur. Dikkat ederseniz Türkiye’den başbakanken Özal gitti, Çiller gitti, ama onlar resmi ziyaret değil çalışma ziyareti olarak nitelendirildi. Bazen istisnalar oldu, örneğin Margaret Thatcher’a başbakan olduğu halde bir akşam yemeği verildi.
‘Tarihler uymadı, o yüzden ertelendi’ izahatı bana çok inandırıcı gelmedi. Bu tür ziyaretlerde tarihler üzerinde anlaşıldıktan sonra açıklama yapılır. Cumhurbaşkanlarının resmi ziyaretinde daima bir başka eyaleti ziyaret etmek de olur. İlk açıklandığında Teksas’a gideceği öngörülmüştü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın.
ABD’den bir dostum, Reagan’in eski danışmanı, bana şunu söyledi: “Beyaz Saray’daki adam her hareketiyle ‘Ben nasıl görünürüm, bir daha seçilebilir miyim?’ endişesi içerisinde.”
Musevi lobisinin önde gelen isimlerinden Michael Rubin, ziyaretin ilan edildiği gün bir yazı yazdı ve “Ne yani, İsrail’e ticari boykot yapan, Hamas’a terör örgütü değildir diyen adamı Beyaz Saray’da mı ağırlayacaksınız?” dedi. Perde arkasında ne oldu bilmiyorum, ama tarihler uygun olmadı izahı bana ikna edici gelmiyor. Muhtemelen Beyaz Saray’daki akşam yemeğini iptal etmek istediler, ama Sayın Erdoğan bunu kabul etmemiş olabilir haklı olarak.
Gelelim ikinci ziyarete… Eski Hollanda Başbakanı Rutte, NATO Genel Sekreteri olmak istiyor. İtiraz eden ya da edebilecek ülkelere ziyaretler yapıyor.
NATO’nun iki yaramaz çocuğu Sayın Erdoğan ve Orban’ın itirazları varmış. Orban çok açık söyledi. Dedi ki, Hollanda başbakanı iken AB içinde “Ben bu adamı dize getiririm” diyen adamı ben NATO Genel Sekreteri yaptırmam.
Sayın Erdoğan’ın öyle bir beyanı yok, ama Rutte’nin başbakanken ırkçı ve İslam aleyhtarı beyanlarından rahatsız olmuş olabilir. Bunları dile getirmiş olabilir. Her halükarda, umarım bu mesele de İsveç’in NATO üyeliği gibi karmaşık hale getirilmez. En azından Türkiye tarafından.
Türkiye’nin Irak ile imzaladığı Kalkınma Yolu Projesi, önemli bir proje. Ama bu projeden kimseyi, yani Kürt Yönetimi’ni dışlamamak lazım. Çünkü dışlanırsa bu iyi bir hava yaratmaz ve üstelik güvenlik bakımından da tehlikeli bir durum oluşturur.
ABD’deki öğrenci eylemleri… 1960’larda eski bir eylemci öğrenci olarak şunu söyleyebilirim ki bu eylemlere çok başında müdahale edilmezse yayılır. Nitekim ABD’de yayıldı. 1968’de de Fransa’daki öğrenci eylemleri yayıldı. Ve bunlar ABD’de başkanlık seçimini etkileyebilir. İşin en doğrusu ateşkesi gerçekleştirmektir. Zannediyorum birtakım faaliyetler var. Biden az çok daha kararlı bir intiba veriyor.
Ukrayna meselesi biraz arkada kaldı. Ama ABD daha önce vermeyeceğini söylediği Patriot füzelerini vermeye karar verdi. ABD bunu her zaman yapıyor. Bunları gecikmeli vermek iyi bir şey değil. ABD, Rusya ile harp konusunda son derece dikkatli davranıyor. Haklı da. Ama korkak da görünmemek gerekiyor.