AK Parti ve MHP’nin 26 Mayıs’ta TBMM Başkanlığı’na sunduğu, basın kartı verilmesi ve iptaline ilişkin düzenlemelerin yanı sıra ‘halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma’ suçunun yaratıldığı 40 maddelik Basın Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklif TBMM Adalet Komisyonu’nda dün gece (15 Haziran) kabul edildi.
Sosyal medyaya yönelik ceza ve yasaklar getirecek teklife tepkiler büyük.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto: “Gazetecilerin haberlerini engelleyecekler”
“Beğenmedikleri her haber için suç duyurusunda bulunacaklar. Bu yasa ile basın özgürlüğünü güçlendireceklerini söylüyorlar. Açık ve net ifade ediyorum: Bu yasa aslında iletişimin temeline dinamit koyan bir yasa. Sansürü ağırlaştıran bir yasa. İktidar, internet medyasını basın iş kanunu kapsamına almakla övünüyor ama internet sitelerine aşırı sansür, ağır para cezaları getiriliyor. Dezenformasyon maddesine özellikle dikkat çekmek lazım. Sürekli yalan söyleyen siyasetçilerin olduğu bir ortamda hangi haberin, hangi gazetecinin dezenformasyon yaptığını iddia ediyorlar? Beğenmedikleri her haber için suç duyurusunda bulunacaklar. Gazetecilerin haberlerini engelleyecekler. Sosyal medyada yazan arkadaşlarımız zaten çok sık baskı görüyorlar. İnadına para cezasına mahkum ediliyorlar. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti olarak görüşlerimiz belli. Gazetecilerin haklarını korumak için mücadeleye devam edeceğiz.”
Çağdaş Gazeteciler Derneği Uğur Güç: “Burada en önemli madde dezenformasyon ile ilgili olan kısım”
“Torba yasa olarak meclise getirilen tasarı yasalaşırsa basın ve ifade özgürlüğü ortadan kalkacaktır. Her boyutuyla yurttaşın habere erişimini engelleyecek bir yasa bu. Tutuklu gazeteci sayısını artıracaktır. İnternet siteleri ve internet sağlayıcılarına ağır para cezaları getirilmesine yol açacaktır. İnternet sitelerine ceza verildiğinde orada çalışan gazetecilerin de basın kartları iptal edilecektir. Bu tasarı neticede gazeteciliğin karşısında olan bir tasasıdır. Burada en önemli madde ise dezenformasyon ile ilgili olan kısımdır. Dezenformasyonu kimin yaptığı belli değil, hangi haberlerin olduğuna karar verecek kişi belli değil. Bu sadece basını önümüzdeki dönemde seçime giderken basını susturmak, basını cezalandırmak amacıyla getirilmiş bir düzenlemedir.”
Hukukçu Kerem Altıparmak: “Asıl amaç yalanı engellemek değil, muhalefeti sindirmek ve susturmak olduğunu öngörmek çok güç değil”
“Dezenformasyonun kamusal bir tehlike, başkalarının hak ve özgürlükleri tehlikeye düşüreceği zaman uygulanacak bir kural değil. Bundan kastım şu: Bazen dezenformasyon meselesi ile sadece ona cevap vererek başa çıkamayabilirsiniz. Çok istisnai durumlarda hukukun konusuna girebilir. Nedir bu? Sağlık krizini gerçekten yanlış yönlendiren bir ifade. Bu da çok istisnai bir şey, milyonda bir olsun. Ama bu kural onunla sınırlı kalmayacak bir şekilde öngörülemez birçok durumu yalan haber şeklinde nitelendirerek yasaklama imkânı getiriyor. O anlamda da öngörülemez ve ölçüsüz bir sınırlandırma. Siyasi bir amacı olduğu kanaatindeyim. Seçimlerden önce ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğünü zapturapt altına almak için çıkarılmış ve aynı yasadaki diğer hükümlerle de güçlendirdiler. Sosyal medyayı sorumlu kılmak suretiyle. Asıl amaç yalanı engellemek değil, muhalefeti sindirmek ve susturmak olduğunu öngörmek çok güç değil. Genel kuruldan geçtikten sonra cumhurbaşkanı onayladığında yasalaşacak. Çok büyük ihtimalle haziran ayı bitmeden yasa haline gelmiş olacak.”