Yenikapı’daki Dr. Mimar Kadir Topbaş Gösteri ve Sanat Merkezi’nde düzenlenen yemek, İBB Karacaahmet Mezarlıklar Müdürlüğü imam-hatibi Mehmet Şahin’in okuduğu Kur’an tilaveti ile başladı. Kur’an tilavetinin ardından İmamoğlu bir konuşma yaptı:
“Peygamberimizin dünyaya teşrifi, aslında insanlık tarihine altın harflerle geçen bir sosyal, siyasal, ahlaki dönüşümün habercisiydi. Peygamberimizin en önem özelliği el-emin olmasıydı. Karşıtları dahi onun emanete riayet ettiğinden, sorumlulukları ehline, liyakat sahiplerine verdiğinden emindiler. Adil olmayı ahlakın merkezine yerleştiren Kur’an’ı, hayata tatbik ederek hepimize örnek olan Peygamberimizin bu sünnetini, sizler, toplumun farklı kesimlerine ulaştırarak irşat görevini ifâ ediyorsunuz.”
Yemek menüsünde kırmızı et, pilav ve tatlı vardı. İmamoğlu, AKM’deki operayı izlemek için yemekten erken ayrıldı.
Programa katılanlar arasında kadınların sayısı dikkat çekiciydi.
Konuştuğum kadınların bazıları gassaldı:
“Dördümüz de Zincirlikuyu Mezarlığında gassal olarak çalışıyoruz. AK Parti döneminde böyle bir etkinlik hiç yapılmadı. Bunu ilk kez yapan benim de ilk defa oy verdiğim CHP’li olan İmamoğlu oldu. Cumhurbaşkanlığı seçiminde Tayyip Erdoğan’a vermiştim. Çok uzun süre kendisini destekledim. Kadir Topbaş’tan da memnundum. Ama ilk defa CHP’li biri siyasetçiye oy verdim, çok tereddütlerim vardı ama hiç pişman değilim.’’
Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü ile ilgili çıkışını nasıl değerlendiklerini sorduğumda masada önce bir sessizlik oldu. Bir kadın sessizliği bozdu:
‘’Yıllardır olan bir problemin bir şekilde konuşulması güzel ama geç kaldığını düşünüyorum Kılıçdaroğlu’nun bu konuda. Yine de çok değerli ve kıymetli bir adım. Aslında başörtülü kadınların siyaset malzemesi olması, bir başörtülü olarak beni rahatsız ediyor ama çözülmesi gereken sorunlar var. Benim başörtü konusunda hem Kılıçdaroğlu’na hem de CHP’ye karşı olan güvenim bu yeni açıklamalardan önce de vardı. Özelllikle Kılıçdaroğlu, 2018’den sonra benim güvenimi kazanmış biri. Ama hala tereddütleri olan bir sürü tanıdığım da var. Onlar için önemli. Bana göre geç kalındı ama dediğim gibi gerçekten çok önemli bir adım.’’
Gassal kadınlardan biri mesleğini neden sevdiğini anlattı:
‘’Aslında bu da ebelik gibi bir görev. Birileri doğarken, birileri de ölürken yanınızda olmak zorunda. Başlarda çok zorlandım. Zaman geçtikçe alıştım. Yanan cesetler, trafik kazalarından çıkan cesetler… Sizin baktığınız yerden bu iş zor duruyor ve zor da aslında ama ben de size bakınca gazeteciliğin zor olduğunu düşünüyorum”
Başka bir masada Caferi din görevlileri ile konuştuk.
İBB, ilk defa Mezarlıklar Müdürlüğü’nde farklı mezhep ve dini inanca sahip din görevlilerine kadro vermiş.
Masada olan, 45-50 yaşlarındaki, Caferi imam Hakan bey, bu süreci anlatıyor:
‘’Ben Karslıyım, yanımdaki arkadaş da öyle. İstanbul Halkalı’da yaşıyoruz ve orada görevliyiz. Yıllarca böyle bir şey yoktu. Şöyle düşünün, ben Caferiyim. Öldüğüm zaman Caferi mezhebinin kaidelerine göre yıkanıp kefenlenmem, buna göre namazımın kılınması lazım. Bu yıllarca yapılmadı. İnsanların kendilerini ne kadar ayrımcılığa uğramış hissettiklerini anlayabiliyor musunuz? Ya da bir doğum olduğunda, önemli bir gün olduğunda da aynı şekilde. Öldüğümde neden Hanefi mezhebinin kaidelerine göre son yolculuğumu yapayım? Ama yıllarca bunu yaşadık biz. Yakınlarımız için üzüldük. Ayrımcılık olsun diye söylemiyorum. Caferilerin imamı aynı zamanda İmam Hanefi’nin de hocasıdır. Onun medresesinden geçmiştir. Kendisi de söyler bunu, İmam Cafer. Aslında bir ayrım, bir fark yok. Birimiz iyi birimiz kötü değiliz. İBB’nin bu konuda böyle bir adım atmasına çok sevindik. Tarihi bir şeydi bu. Hepimiz çok memnunuz.’’
Hakan Bey’e, Erdoğan’ın Alevi vatandaşlar ile ilgili son çıkışını nasıl değerlendirdiğini soruyorum:
‘’Hepsi şov. Turizm ve Kültür Bakanlığı ne demektir? Biz turistlik bir şey miyiz? O zaman hepsini oraya bağlasınlar. Bunlar oy için Alevi bile olurlar. Sakın inanmayın böyle şeylerin samimiyetine.’’
Hakan Bey 2018’de Muharrem İnce’ye oy vermiş, o ana kadar hiç CHP’ye oy vermediğini de özellikle ekliyor:
‘’İstanbul seçimlerinde İmamoğlu’na verdim. Aslında vermezdim ama biraz bunlara tepki olsun diye verdim. İyi ki vermişim. İmamoğlu’nun iyi ve çalışkan biri olduğunu biliyorum. Bu etkinlik bile ne kadar kıymetli işler yaptığının bir kanıtı. Fakat yine de bizim gönlümüzden geçen cumhurbaşkanı adayı Mansur Yavaş. Ama aday kim olursa ona vereceğiz. Aslında biraz incelense, kimlerin ne bağlantıları olduğu açığa çıkarılsa, Mansur Yavaş’tan başka kimsenin aday olmaması gerektiği anlaşılır.’’’