2023 seçimleri öncesinde Altılı Masa’da yaşanan krizin bilinmeyenleri, o günleri krizin merkezindeki İYİ Parti’nin bir milletvekili olarak içinde yaşayan Hasan Subaşı’nın tanıklıklarıyla gün yüzüne çıktı.
1989-1999 yılları arasında DYP’den Antalya Belediye Başkanlığı, 2018-2023 yılları arasında da İYİ Parti’den Antalya milletvekilliği yapan deneyimli siyasetçi Hasan Subaşı’nın politik hayatını merkeze alan otobiyografisi “Dar Alanda Siyaset” Cinius Yayınları’ndan çıktı.

14 Mayıs 2023’teki seçimlerden önce yeniden milletvekili adayı olmayacağını açıklayan ve Ekim 2023’te de İYİ Parti’den istifa eden Subaşı, otobiyografi kitabında Altılı Masa’nın Cumhurbaşkanı adayını belirleme sürecinde İYİ Parti içinde başlayan ve seçim öncesinde Altılı Masa’yı dağılma noktasına getiren tartışmalara da yer verdi.
Subaşı, seçimlere giden aylarda İYİ Parti’de geniş katılımlı toplantılar yapıldığını, Meral Akşener’in de Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı adayı olmasıyla ilgili ilk rahatsızlıklarını bu toplantılarda belli ettiğini anlattı.
“Akşener’e göre İYİ Parti CHP’yi geçecek durumdaydı”
Kitaptan ilgili bölümler şöyle:
“Seçimler yaklaşıyordu ve bizim genel başkan altılı masadaki gelişmelerden memnun görünmüyordu. Ona göre İYİ Parti, CHP’yi bile geçecek durumdaydı. Yüzde biri, ikiyi dahi geçmesi zor görünen partilerle eşit görünümünden rahatsızdı ve cumhurbaşkanı adaylığında ‘başat rol’ üstlenmek istiyordu.
O dönemde partide geniş katılımlı toplantılar başlamıştı. Divan ve GİK üyeleri, milletvekilleri ve parti kurucuları ile her ay yemekli toplantılar düzenleniyordu. Bu toplantılarda genel başkan konuşuyor, ardından söz isteyenleri dinliyordu. Seçimler yaklaşırken bu toplantıların sürdürülmesi yararlı olabilirdi.”

Akşener: “Kemal Bey’in adaylığına karşı çıkmakta zorlanırım”
“Sanıyorum ilk toplantıydı, genel başkan konuşmasında, ‘Kemal Bey’in aday olma ihtimali var, o durumda ben karşı çıkmakta zorlanırım’ tarzında bir konuşma yaptı. Henüz erkendi ama tartışmayı başlatmış oldu.
Tahmin ettiğim gibi, konuşan arkadaşlar, ‘Kılıçdaroğlu ile olmaz!’ diyorlardı. Konuşanlar çoğunlukla, onun Alevi olması nedeniyle yeterli oyu alamayacağını söylerken, Mansur Yavaş’ın aday olmasını isteyenler çoğunluktaydı. Ekrem İmamoğlu’nun aday olursa rahat kazanacağını söyleyenler de vardı ve bana göre Meral Hanım’ın da önceliği İmamoğlu’ndan yanaydı.”

“Kemal Bey’le olmaz dersek aday teklif ederiz çoklu adaya gidilir”
“Toplantının birinde ‘Altılı masanın adaylık kriterlerine uygun ve en büyük muhalefet partisinin lideri olarak Kılıçdaroğlu’nun bu görevi istemesi hakkıdır, karşı çıkmak, Alevi oluşuna karşı çıkmak gibi algı yaratır ve o da sakıncalı olur. Bugünün Türkiye’si, zannedildiğinin aksine, mezhep çekişmelerini aşabilecek düzeydedir. CHP liderinin adaylığı konuşulurken, İmamoğlu ve Yavaş’ın adaylığı söz konusu olamaz, bizim partinin teklifi de hoş karşılanmaz, bunlara takılmak zaman kaybıdır. Eğer parti olarak, Kemal Bey’le olmaz kararına varılırsa, aday teklif edilir ve çoklu adaya gidilir” demiştim!..
Ahat Bey destekler nitelikte konuşmuş ve aslında bu tartışma için erken olduğunu söylemişti.”

“Meral Hanım, kamuoyu baskısıyla Kılıçdaroğlu’nu vazgeçirmek istiyordu”
“Meral Hanım’ın konuşmalarında adaylık için Ekrem İmamoğlu’nu istediği belli oluyordu. İYİ Parti tabanı da çoğunlukla Mansur Yavaş dediği için, Yavaş’ı da dillendirmeyi ihmal etmiyordu. Kamuoyu baskısı oluşturarak Kılıçdaroğlu’nu vazgeçirmek istiyordu. ‘Kazanacak aday’ söylemi sürüp gidiyordu!
Ayrıca, partide, Akşener’e yakın arkadaşlar da anlamayan varsa anlasın tarzında Kemal Kılıçdaroğlu için olumsuz açıklamalar yapıyordu. Önce İsmail Tatlıoğlu, ardından Koray Aydın, Halil İbrahim Oral, Ümit Özlale ve Cihan Paçacı gibi isimler, ‘Kılıçdaroğlu ile seçim alınmaz’ diye basına yansıyan açıklamalar yaptılar. Hele Halil İbrahim Oral’ın ‘Halk Alevi bir adaya oy vermez’ demesi, tam bir şok etkisi yarattı.”
“İmamoğlu ve Yavaş tartışmaları sonlandırıcı hamleyi yapmadı”
“İYİ Parti ve CHP geriliminin yarattığı olumsuzluk tam da iktidarın istediği iklimi yarattı. Akşener’in göz kırptığı adayları; Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş ise bir türlü tartışmaları sonlandırıcı hamleyi yapmıyordu. Onlar da sürüp giden ‘kazanacak aday’ vurgusunu besleyen, ucu açık açıklamalarını sürdürüyordu.
Kemal Bey’in kendisine güvendiği ve aday olacağı belliydi ama bunu görmezden gelenler sadece bizimkiler değildi, İmamoğlu ve Yavaş da görmezden geliyordu! İsimlerinin Akşener tarafından aday olarak gündemde tutulması ve az da olsa adaylık ihtimalinin cazibesi etkili olmuştu. ‘Bu seçim için liderimiz adayken, CHP’den başka aday sözkonusu olamaz’ diyememiş, ‘Altılı masanın onayı olursa aday oluruz’ demeyi sürdürmüşlerdi.”

Akşener: “Geceleri uyumuyorum”
“Geniş katılımlı aylık toplantılarımız devam ediyordu. CHP lideri Kılıçdaroğlu’na geri adım attıramayan bizim genel başkanın asabiyeti artıyordu.
“Akşener çok zayıflamıştı ve ‘Geceleri uyumuyorum’ diyerek söze başladı. Bazı CHP’ye yakın kişilerin televizyonlarda aleyhte konuşmalarından söz ediyordu. Gittikçe sertleşen bir konuşma tarzı seçmeye başlamıştı. Ben de kazanılacak bir seçimin giderek riske girdiğini üzülerek hissediyordum.

Ağıralioğlu: “Aday Mansur Yavaş olsun”
“Tartışmalar ertesi gün kulise de yansıdı. Yavuz Ağıralioğlu, ‘Kılıçdaroğlu’yla olmaz’ konuşması yaparken, ben söze girip gülerek, ‘Onun dışında başka bir aday varsa söyleyin, biz de öğrenip rahatlayalım’ dedim. O da ‘Mansur’ dedi.
Benim yanıtım ise şöyle oldu: ‘Mansur Yavaş ne bizim ne de altılı masanın adayı olamaz. CHP’nin büyükşehir belediye başkanıdır. CHP’nin lideri adaylığı düşünüyorken, aynı partiden kimse aday olarak çıkmaz. Bizim yaptığımız, seçimler yaklaşırken görünen tek adayın işini zorlaştırmaktan ibaret.’

“Genel Başkan’ın reyting dedikodularına takılması doğru değil”
“O sırada İsmail Tatlıoğlu yerinden kalktı ve Aytun Çıray’a ‘Benim odaya gidip çalışabiliriz’ dedi. Arkalarından yetişip, Meral Hanım’ı akşamki toplantıda çok zayıflamış ve asabi gördüğümü, bu haliyle seçim sürecini yönetmekte zorlanacağımızı bir kez daha hatırlattım.
Tatlıoğlu, ‘Abi, akşam dinlemedin mi, genel başkan için CHP’liler neler demişler?’ deyince, ‘Onlar CHP’de görev ve yetkileri olmayan TV’ciler. Genel başkanın reyting dedikodularına takılması hiç doğru değil, arkadaşlar sakinleşme için değil adeta kışkırtmak için çaba harcıyor, size bu konuda görev düşüyor’ yanıtını verdim.
Her fırsatta uyarıyordum ama Kemal Bey’in aday olacağına inanmıyor gibiydiler. Hatta CHP’de de inanmayan az değildi. İktidarın ekmeğine yağ sürüyorduk! İktidar Kılıçdaroğlu’nu kolay bir aday olarak görmüyordu ama el ovuşturuyor gibi yaparak o algıyı yaratıyordu. Cumhurbaşkanı, CHP liderinin aday olacağını biliyor ve kazanamayacak aday olarak her cephede tartışılmasını memnuniyetle izliyordu.”

“‘Kemal Bey’le kazanılmaz’ bir algı çalışması; Erdoğan bunu istiyor”
Subaşı, Akşener’in 2 Mart’ta Altılı Masa’dan kalkması ve 3 Mart günü İmamoğlu ile Yavaş’a çağrı yaparak Altılı Masa için “Ne bir kumar masasında ne de bir noter masasında olacağız” dediği sert konuşmasının ardından 4 Mart günü milletvekillerinin katıldığı toplantıyı şöyle anlatıyor:
“Masadan kalkma olayı sırasında olanları anlatmış, adeta masadan kovulduğunu dile getirmişti! ‘Kemal Bey’in aday olması halinde, yüzde 30-40 oranında İYİ Partili, anketlere göre oy vermeyecek, kazanması zaten mümkün görünmüyor’ diyordu. Ardından söz alanlar tam destek veriyor, hareketi övüyordu. Sadece Aydın Sezgin kaygılarını dile getirmiş, Ahat Bey de bu gelişmelerden sonra artık Akşener’in aday olması gerektiğini söylemişti. Meral Hanım destek ve övgülerden memnun görünüyordu.
Konuşmak için mikrofon ışığını yakmıştım ama havayı bozmak istemedim, nasıl olsa olanlar olmuştu, konuşmaktan vazgeçtim. Yanımda oturan İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu’nun dikkatini çekmiş olacak ki ‘Neden mikrofonun Işığını kapattın sayın Subaşı?’ diye sordu. Ben de ‘Genel başkanı üzmek istemedim’ diye cevapladım. ‘Gerekirse üz!.. Sizin konuşmanız lazım’ deyince tekrar söz istedim. Demek ki, konuşma yapmayan arkadaşlar olanı biteni pek desteklemiyordu.
Genel başkan bana döndü ‘Buyrun başkanım’ dedi. Teşekkür ederek konuşmaya başladım. ‘Hasar büyük, hiç gecikmeden hasar tespiti yapmamız gerekir’ diye başlayınca, büyük bir sessizlik olmuş, herkes dikkat kesilmişti.
Daha önceki konuşmalarımda Kemal Bey’in adaylıktan vazgeçmeyeceği, buna göre pozisyon almamız gerektiği konusunda uyarı yaptığım için rahat konuşuyordum. Masadan kalkmanın büyük bir hata olduğunu, partinin gün gün taraftar kaybedeceğini söyledim. ‘CHP Genel Başkanına yüzde 30-40 partilimizin oy vermeyeceğini söylediniz. Oysa, tersinden okuma yaparsak, yüzde 60-70 oranında İYİ Partilinin oy vereceği anlaşılır. Bu, sizin tutumunuza rağmen, büyük bir orandır. Eğer tutum değiştirseniz oy veren çok daha fazla olurdu’ diye ekledim. Konuşmamı, ‘Kemal Bey’le kazanılmaz denilmesi esaslı bir algı çalışması sonucudur. Çünkü Erdoğan da bunu istiyor, “en kolay aday odur” algısı yıllardır işleniyor. Bu algının değişmesi, altılı masanın samimiyetle tam desteğini açıklaması ile mümkündür. Ama o fırsat maalesef kaçıyor’ diye sürdürdüm. Konuşmamın özeti buydu ve çok dikkatli dinlemişlerdi. ‘Sayın genel başkanım sizi daha fazla üzmek istemiyorum” diyerek teşekkür etmiş ve sözlerime son vermiştim.”
