Ana SayfaÖZEL HABERÖZEL HABER | ‘’O protestoya katılan arkadaşlarımızın tamamının kaybı var’’

ÖZEL HABER | ‘’O protestoya katılan arkadaşlarımızın tamamının kaybı var’’

İYİ Parti eski Kahramanmaraş İl Başkanı Ahmet Çabukel, 3 Ağustos 2022 günü Maraş’ta 7.0’ın üzerinde beklenen depreme dikkat çekmek için partililerle basın açıklaması yaparak yetkilileri önlem almaya çağırmıştı. Çabukel o günü ve depremden sonra yaşadıklarını Serbestiyet’e anlattı: ’Sayın valimize, kaymakamlarımıza gitmiş olmamıza rağmen maalesef hiç kimse bizi dikkate almadı. Hatta “insanları paniğe sevk ediyorsunuz” diye eleştirildik. Keşke haksız çıksaydık. Kayınbabamı kaybettik. Kayınvalidemi, baldızımı enkazdan çıkardık. Protestoya katılan arkadaşlarımızın tamamının kaybı var. Kaç kişinin olduğunu bilmiyoruz. Sayıyı da bilmiyoruz. Hatta kaç kişi, kaç tanıdığımızın da göçük altında olduğunu bilmiyoruz.”

Kahramanmaraş İYİ Parti eski İl Başkanı Ahmet Çabukel, 3 Ağustos 2022’de arkadaşlarıyla Valilik binası karşısında bir basın açıklaması yaptı ve yaklaşan deprem felaketine dikkat çekti:

 “Deprem kapımızda değil, ayaklarımızın altında. Kahramanmaraş’ta keşfedilen iki büyük fay hattı üzerinden iki büyük deprem bekleniyor! 7,0 şiddetinin üstünde deprem bekliyoruz. Depreme hazır değiliz!” 

Kahramanmaraş, bu basın açıklaması ve eylemden altı ay sonra, tıpkı Çabukel’in uyardığı gibi 7.0’ın üzerinde iki deprem yaşadı.

Avukat Ahmet Çabukel
3 Ağustos 2022

‘’Keşke haksız çıksaydık’’


Çabukel, o günü ve depremden sonra yaşadıklarını Serbestiyet’e anlattı:

 ‘’Depremden elbette çok etkilendik. Hem de çok fazla etkilendik. Maalesef yakınlarımız, arkadaşlarımız, eşimiz, dostumuz çok fazla insan hala göçük altında. Bir kısmını da çıkartıp kaybettik. En yakın derecedeki akrabalarımdan kayınvalidem gibi, baldızım göçük altındaydı, çıkardık. Kollarını, bacaklarını kırdılar ama neticeten şu an sağ durumdalar. Kayınbabamı kaybettik, maalesef.


Anneannemiz var, O şu anda hala göçük altından çıkarılamadı. Maalesef çok fazla arkadaşımız, eşimiz dostumuz var.  Benim yanımda avukat olarak çalışan, Ahmet Can diye bir kardeşimiz var. Yeni evlilerdi. Üç aylık bir bebekleri vardı. Onlar hala göçük altındalar. Çok fazla tanıdığımız var. 


Protestoya katılan arkadaşlarımızın tamamının kaybı var. Kaç kişinin olduğunu bilmiyoruz. Sayıyı da bilmiyoruz. Hatta kaç kişi, kaç tanıdığımızın da göçük altında olduğunu bilmiyoruz. Şu anda yeni yeni iletişim sağlamaya başladık. Yeni yeni insanları görmeye başladık. Herhalde birkaç ay sonra, insanlar ne kadar yakınını kaybettiğini öğrenmiş olur, anlamış olur. Biz de o zaman daha net bir cevap veririz. 



Vahameti bilmiyoruz. Kaç tane arkadaşımız rahmetli oldu, göçük altında kaldı, kaç tanesi yaralı hiç bilmiyoruz. Bizimle o eyleme katılan bütün arkadaşlarımız depremden etkilendi. Ancak tam vefat ve yaralı sayısını bilmiyoruz çünkü tamamen bir kargaşa, karmaşa var. 

Ayrıca evlerimize giremiyoruz. Dışarıda yaşıyoruz. Henüz bir çadır veya bir yatakta yatamadık. Hala aracımızda yatıyoruz. Eşim başka bir şehre gitmek zorunda kaldı.. Annemi ve ailemin diğer fertlerini de başka bir şehre gönderdik. Bu şekilde bir durumun içindeyiz. 

Biz, uzun zamandır deprem çalışıyoruz. Bunu yaparken de bilim adamlarını dikkate alıyoruz. Bir çalışma yapmış, broşürlerini tüm Kahramanmaraş’ta dağıtmıştık. Fakat bu dağıtıma karşılık Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi yardımcı olması gerekirken, toplanma alanı konusunda bizim fikirlerimizi desteklemesi gerekirken, ‘insanları paniğe sevk etmeyin, korkutmayın’ tarzında saçma çıkışlar yaparak bizi eleştirdi. 

Sayın valimize, kaymakamlarımıza gitmiş olmamıza rağmen maalesef bizi dikkate almadılar. Biz de o videoda da gördüğünüz açıklamayı yapma gereksinimi hissettik. Açıklama bilgiye, bilime dayalıydı. Keşke haksız çıksaydık. 


Bu eylemi yaptıktan sonra bize herhangi bir devlet kurumundan dönen olmadığı gibi, eleştiriler devam etti.

‘Panik yaptırıyorsunuz, insanları korkutuyorsunuz’ gibi çıkışlara devam ettiler. Maalesef çok duyarsız bir süreç yürüttüler. Herkes depremin geleceğini biliyordu. Fakat hiçbir şey yapmadılar. Ne AFAD bölge müdürü, ne diğer kurumlardaki insanlar hiçbir şey yapmadı. Sadece bugünü bekledik ve yaşadık maalesef. 


Deprem o kadar şiddetliydi ki, hemen eşimi yanıma aldım ve yatağın kenarında durduk. Depremin geçmesini bekledik. Fakat depremde yatağı bile kontrol edemedik. Yatağı tuttuk, o bizi çekti, biz onu çektik. Böyle bir süreç yaşadık, o kadar büyük bir depremdi. 

Sonra hiçbir şey alamadan, şortla dışarı çıkmak zorunda kaldım. Benim hanım iki farklı terlikle sokağa çıkmak zorunda kaldı. Hızlıca kaçtık yağmurlu havada ve sonrasında dışarı çıktık. İkinci bir deprem oldu. Yaklaşık bir dakika sonra olabilir. Tam bilmiyoruz. Bu depremde de inanılmaz korktuk…

Kayınvalidem bizi aradı, binalarının çöktüğünüve göçük altında kaldıklarını söyledi.
‘Çabuk yetişin’ dediler. Bina on katlı ve beş katı çökmüştü. Hızlıca giderek onları oradan çıkardık. 
https://twitter.com/SBugraKavuncu/status/1624037469191655425?s=20&t=ch1Ii0sawM9zOQXl2gNtsg



Kendi çalışmamızı yaparken depremden sonra en güvenilir yerlerden bir tanesi olarak üniversite kampüsünü görüyorduk. Akrabalarımızı göçük altından çıkardıktan sonra üniversiteye geldik. 


Sonra bir baktım çevreye ki herkes yağmurun altında açıkta duruyor. Hiçbir şey yok. Herkes sadece ince kıyafetlerle çıkmış. ‘Herkes gelsin kapalı spor salonuna oraya gidelim hep beraber’ dedim. Çevrede yaydım bunu. ‘Herkese söyleyin’ dedim. 

Ve çok şükür birçok kişi oraya sığındı. Orada kendini güvende hissetti. En azından yağmurdan kurtuldular. Üniversiteye giriş öykümüz buydu.’’

- Advertisment -