Nikaragua, 2018 yılından bu yana git gide dozu artan protestoları merkezi. İktidarını kuvvetlendirmek adına yönetimini tedricen sertleştiren Devlet Başkanı Daniel Ortega protestoların merkezindeki isim gibi görünüyor. Bu yüzden işini şansa bırakmak istemeyen Ortega, kasım ayında yapılacak başkanlık seçimleri için çalışmalara başladı! Ortega seçim öncesi dışarıda muhalif kimseyi bırakmayacak gibi görünüyor. Aslında bu hikaye tam da böyle rejime karşı mücadeleyle başlamıştı.
Daniel Ortega, 1945 yılında küçük bir kasabadaki sıradan bir ayakkabıcının oğlu olarak dünyaya geldi. 1960’larda hukuk eğitimini yarıda bırakarak solcu Sandinista gerillaları arasına katılmıştı bile. Örgüte dahil olmasıyla birlikte ateşli yapısıyla pek çok eyleme gönüllü olarak katıldı. 1967 yılına gelindiğinde gerillalar için finans sağlamak adına Bank of America’nın başkent Managua’daki şubesini makineli tüfeklerle soymaya teşebbüs etti. Fakat tutuklandı ve yedi yıl hapiste kaldı. Bu süreçte Ortega’nın ağır işkence gördüğü bilinmektedir.
Ortega, 1974 yılında yapılan anlaşmayla hapisten çıkarıldı ancak Küba’ya gitmek zorundaydı. Etkili bir devrimci ve karizmatik bir lider olmak için önüne çıkan bu fırsatı çok iyi değerlendiren Ortega, Castro’yla ilişki kurdu ve köylülerin önderliğinde bir devrim hülyasını gerçeğe dönüştürmek için kendisini burada çok iyi yetiştirdi.
Ülkesine döndükten sonra Sandinista’nın öncü isimlerinden birisi haline gelen Ortega, 1979 yılında devrim olduğunda tartışmasız şekilde örgütün en önde gelen simalarındandı. 1936’dan 1979’a dek ülkeyi diktatöryal anlayışla yöneten Somoza Hanedanlığı artık son bulmuştu.
Anastasia Somoza bu devrimin ardından önce ABD’ye sığınma talebinde bulundu fakat kabul edilmedi. Ardından Paraguay’a kaçan devrik lider, burada, Paraguay’daki solcu örgüt Devrimci Halk Ordusu üyelerince suikasta uğradı ve öldürüldü.
Devrim başarıya ulaştığında Ortega, kurulan Ulusal Yeniden Yapılanma Hükümeti’nde koordinatör olarak görev yaptı. Kurulan hükümetteki bir diğer isim Violeta de Chamorro idi. Chomorra 1979 devriminin destekçisi ulusal burjuvazinin en önemli temsilcisiydi. Beş yıl sonra yapılan seçimlerde Sergio Ramirez’le birlikte %60’lık oy alan Ortega, liberal bir ekonomi ve demokrasiye dayanan bir rejim inşa etme iddiasındaydı. Diktatör Somoza’yı devirip ülkede demokrasi havası estiren Ortega ve silah arkadaşları ABD Başkanı Jimmy Carter’ın ekonomik destek sözünü dahi almışlardı. Ancak Jimmy Carter’ın ardından başkan seçilen Ronald Reagan’ın Sandinistler’den desteğini çekmesiyle başlayan iç karışıklıklar, Ortega’nın 1990 seçimlerine dek başını ağrıtacaktı.
1990 seçimlerine gelindiğinde Ortega, Ulusal Yeniden Yapılanma Hükümeti’ndeki burjuvazinin temsilcisi olan Violeta Chamorro’ya mağlup oldu. Silahla iktidara gelen bir devrimci parti, üstelik ordunun da tamamına hâkim bir konumdayken, seçim mağlubiyetini kabul etti ve iktidarı Chamorro’ya teslim etti.
Aslında her şeyin 1990 seçimlerindeki bu mağlubiyetin ardından başladığı söylenebilir. Exit guarantee denilen, devrim sürecinde hukuk dışı faaliyetleriyle ilgili yargılanmayacaklarına dair bir anlaşma yapıtılar. Ortega ve Sandinistler bunu kendilerine ekonomik bir çıkar kapısı olarak görmüş ve iktidarı sivil bir yönetime devrederlerken ülkenin en önemli arazileri, mülkleri Ortega ve çevresince paylaştırılmıştı. Bu paylaşım öyle büyük bir boyuttaydı ki ülkede siyasi bir elit değişiminin yanında bir anda kamusal kaynaklarla sivilleşen yeni ve suni bir burjuva sınıfı oluşmuştu.
İktidarı sivil yönetime devrettikten sonra Sandinistler arasındaki hizipleşmeler iyice ayyuka çıktı ve Ortega’nın öncülüğündeki fraksiyon parti kontrolünü eline geçirdi. İdeolojik olarak kendisini yeniden şekillendiren FSLN, sosyal adalet, demokrasi, eşitlikçilik gibi ilkeleri geride bıraktığını duyurdu. Kişisel karizmasını partide git gide ön plana çıkaran Ortega, girdiği seçimlerde istediği başarıyı elde edemeyince siyasete daha pragmatist yaklaşmaya başladı. Daha önce ideolojik olarak yan yana gelmeyeceği farklı gruplarla anlaşmalar yaptı. İlk olarak siyasi elitlerle anlaşan Ortega halktan uzaklaşmasına rağmen partideki tartışmasız liderliğiyle birlikte siyasi alanda güç kazanmaya başladı. Özelleştirme ve yolsuzluk şampiyonu olan iktidardaki Arnoldo Aleman ile birlikte seçim sistemini kendisi lehine değiştirdi.
Art arda üç seçim kaybeden Ortega 2006 yılında bu kez kiliseyle de ittifaka girerek seçimleri kazandı ve devlet başkanı oldu. Bu süreçte Somoza destekçisi Obando y Bravo’yla açıkça iş birliği yaptı. Kilisenin desteğini alarak kendisine dini bir zırh elde etmiş olan Ortega, eşini de Meryem Ana simgesi olarak daha görünür kılmaya başladı. Gerçekten de Ortega’nın eşi Rosario Murillo da böyle bir rolü benimsemekte hiç sorun yaşamadı; hatta FSLN’nin renklerinde giyinmek yerine Meryem Ana gibi giyinmeye başladı.
Artık ülke siyasetinde dini referanslara sıkça başvurulur olmuştu. Ortega pek çok konuşmasında Nikaragua halkının Tanrı tarafından seçilmiş, müstesna bir halk olduğu vurgusu yapmıştır. Bu dönemde eğitim, sağlık gibi pek çok alanda devletçi bir anlayışla uygulamalara girişen Ortega, halka sosyal yardımlarını da artırdı. Chavez’i Nikaragua’ya ücretsiz petrol vermesiyle popülerliği iyiden iyiye artan Ortega 2011 seçimlerinde oyunu %62’ye çıkardı. Anayasaya göre Ortega’nın tekrar seçilmesi artık mümkün değildi. Fakat bahsedilen kişi ülkede devrim yapmış, kendi partisi tarafından kültleştirilmiş ve kilisenin kutsallık zırhını da üzerinde taşıyan Ortega ise işler değişir. Nitekim öyle oldu. Kendi tayin ettiği Anayasa Mahkemesi yargıçlarının kararıyla iki dönem kuralı kaldırıldı. Artık Ortega’nın ölünceye dek devlet başkanı olmasının önünde hukuki bir engel kalmamıştı.
Yeni dönemde devletçi politikaların yanında belli sermaye sahipleriyle iyi ilişkiler kuran Ortega büyük firmalara vergi muafiyeti getirmiş ve geçmiş dönemlerde açılmış, bu firmalar hakkındaki davaları da iptal ettirmişti. Son olarak Nikaragua Kanalı projesiyle Panama Kanalı’na alternatif oluşturmaya çalışan Ortega, bu işi HKND adındaki bir Çinli firmaya vermişti. Anlaşmaya göre şirket vergi muafiyetinin yanı sıra 50 yıl boyunca kanalın gelirlerini elde edecekti.
Kanal projesi 40-50 milyar dolar arasında bir rakama mal olacaktı. Projeye Çin ve Rusya’nın destek olduğu propagandası devlet televizyonunda döndürüldü. Öyle ki Ortega, kanalın güzergahındaki yerli halkı topraklarından çıkarmaya dahi başlamıştı. Ancak Çinli firmanın Panama Kanalı işletmesini devralmasının ardından Ortega’nın Nikaragua Kanalı hayali suya düştü.
2016 yılında Ortega seçimlere eşiyle birlikte girdi ve %72 gibi serbest bir seçimde imkânsız denilebilecek bir oy aldı. Ortega’nın eşi Murillo, 2017 yılında başkan yardımcısı oldu. Hatta Ortega sekiz çocuğunu da kendisine danışman olarak atadı. Ülkede devam eden protestolarda 1979 devriminde indirilen Somoza Hanedanlığı yerine Ortega Hanedanlığı kurulduğu ifade ediliyor.
Gazeteci Miguel Mora, Nikaragua’nın önde gelen bir muhalif figürü. 20 Haziran’da kamuoyunda çokça tartışma yaratan “ihanet yasası” kapsamında tutuklandı. Yetkili departmanlardan yapılan açıklama Miguel Mora’nın TV kanalında “içişlerine müdahale etmeleri konusunda yabancı ülkeleri cesaretlendirmek” suçunu işlediği belirtildi. Mora son üç hafta içinde tutuklanan pek çok isimden birisi. Tüm bunların arkasında isim ise dördüncü kez başkanlığa seçilme planları yapan, mevcut devlet başkanı olan Daniel Ortega. Kasım ayında yapılması planlanan seçimlerden önce Ortega, dişe dokunur bir muhalif bırakmayacak gibi görünüyor. Seçimlerde adaylığını açıklayan beş isim şimdiden tutuklandı bile.
Mora, Twitter’da Ortega tarafından tutuklanan kişileri paylaştığı bu fotoğrafta diktatörlüğün bir dönüm noktasında olduğunu ve mücadeleye devam edeceklerini söyledi. Bu tweeti paylaştığı gün kendisi de tutuklandı.
Mora’nın yanı sıra başkanlık için adaylığını açıklayıp da tutuklanan diğer isimler:
- Félix Maradiaga, Akademisyen ve politik aktivist
- Juan Sebastian Chamorro, Ekonomist
- Cristiana Chamorro, Önceki Başkan Violeta Chamorro’nun kızı
- Arturo Cruz, Eski Büyükelçi
Tutuklanan isimler yalnızca bunlar değil. Henüz daha adaylığını duyur(a)mamış, üst düzey muhalifler de gözaltına alınmış durumda. Ortega’nın Sandinista’daki yıllarında silah arkadaşlığını yapan ve sonra onun cumhurbaşkanlığını eleştirmeye başlayan isimler de çoktan hapsedilmiş durumda. Peki ama Ortega kim ve kasım ayındaki seçime tek aday olarak mı girmeyi planlıyor?
Tutuklamalar üzerine Arjantin ve Meksika Nikaragua’daki büyükelçilerini ülkeden çekme kararı aldı. Her iki ülke de Nikaragua hükümetinin son zamanlardaki siyasi hamlelerinden tedirgin olduklarını açıkladı. ABD de tutuklama dalgasının hemen başında bir basın açıklaması yaparak muhalif lider Cristiana Chamorro’nun derhal serbest bırakılmasını istedi. 1990 seçimlerinde Ortega’ya karşı ezici bir üstünlük sağlayan Chamorro’nun kızı ülkenin son umut kaynağıydı fakat Ortega, bu kez böyle bir mağlubiyete müsaade edecek gibi görünmüyor.
1979 yılında 50 yıllık Somoza rejimine son veren, ülkeyi demokrasi ve liberal ekonomiye geçiren Ortega’nın hikayesi “güç yozlaştırır mutlak güç mutlak yozlaştırır” sözünün canlı bir örneği.