HDP eski milletvekili Hüda Kaya 6-8 Ekim 2014’teki Kobani eylemlerine ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında tutuklandı.
Bu Hüda Kaya’nın ilk cezaevi tecrübesi değil.
1998 yılında başörtüsü eylemleri sırasında da çeşitli sebeplerle tutuklanıp cezaevine gönderilmişti. Kaya 1998’de başörtüsü eylemlerinin devam ettiği günlerde “Ulusal Bir Heyecan Gecesi ve Başörtüsü” başlıklı yazısı sebebiyle 20 ay tutuklu kalmıştı.
Kaya gözaltına alındıktan bir gün sonra da 13 yaşındaki oğlu Muhammed Cihad Ebrari gözaltına alınıp yanına getirilmişti. Anne ve oğul 312. madde’den DGM’de yargılandılar.
Kaya 20 ayın sonunda tahliye edildikten sonra Malatya’da üniversite ve liselerde uygulanan başörtüsü yasağı sebebiyle yapılan eylemlere katılmaya başlamıştı. Kaya bu eylemlere üç kızıyla birlikte katılıyor, kızları eylemlerde sloganlar atıyor, dualar ediyorlardı.
Eylemler sırasında Hüda Kaya ve kızları hakkında yakalama kararı çıkarıldı. 16,17 ve 18 yaşlarındaki kızları terörle mücadele ekipleri tarafından ders sırasında sınıflarından alındı ve cezaevine götürüldü. Anne ve üç kızı cezaevindeyken idamla yargılandıklarını öğrendiler.
Yargı sürecinde idam talebi düşürülmüş ve 2911 sayılı toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefetten ceza almışlardı.
Cezalar Yargıtay tarafından az bulunup, bozuldu. Bu dönemde Kaya 2002 yılına kadar dört kez cezaevine girip çıktı.
Söz konusu dava Milliyet Gazetesi’nde şöyle yer almıştı:
“İnönü Üniversitesi’ndeki türban yasağı gerekçe gösterilerek Malatya’da cuma namazları sonrası düzenlenen gösterilerle ilgili olarak Malatya 1 Nolu DGM’de açılan 75 sanıklı, 51 idam istemli davaya dün başlandı. İdamı istenen sanıklar arasında yer alan anneyle üç kızı suçlamaları reddetti. Davada üç kızıyla birlikte idamla yargılanan Hüda Kaya, ‘Fırsat buldukça cuma namazına gidiyordum. Ramazan Keskin’i oradan tanıyorum. Bunun suç olmaması lazım. Kızlarımı yönlendirdiğim iddiası doğru değil. Gizlenmek için değil, gözlerim rahatsız olduğu için gözlük taktım. Selam Gazetesi muhabiri olarak olayları izlediğim için oradaydım’ dedi.”
Kaya’nın üç kızı da hapis cezasına çarptırılmıştı. Kızlarından Nurulhak Saatçioğlu 24 Nisan 2004’te de Bandırma Cezaevi’nden tahliye olmuş, tahliye olduktan bir yıl sonra ise bir trafik kazasında vefat etmişti.
2012 yılında Hüda Kaya, 28 Şubat dönemini anlattığı ‘Başörtüsüne Özgürlük Yolunda- Görülmüştür’ adlı iki ciltlik kitabını yayınladı.
Kitapta, başörtüsü mücadelesini başlatan Şule Yüksel Şenler’in, “Hüda Hanımefendi’nin ve körpecik mücahide yavrularının vakarla göklere ulaşan dik başları bir an olsun eğilmemiştir”, Merve Kavakçı ‘nın “Onların gayret ve çilesi tarihin sayfalarında çoktan yerini aldı; onurlu yürüyüşleri hafızalara silinmemek üzere kazındı…” sözleri yer almıştı.
Tüm bunlar yaşanırken Kaya’nın oğlu Muhammed Cihad Ebrari 2011’de bir PKK operasyonunda gözaltına alındı.
Gerekçe YSK tarafından Emek ve Demokrasi Bloğu ‘nun bazı adaylarına uygulanan vetoya tepki göstermek için düzenlenen eylemde boynunda puşi bulunmasıydı. Birçok aydın ve akademisyen Muhammed Cihad’ın özgürlüğü için çağrıda bulundu.
2013 yılında Hüda Kaya PKK’ya katılanların özellikle de kadınların hikayelerini dinlemek ve haberleştirmek üzere Kandil’e gitti.
Aynı yıl Agos’a verdiği bir röportajda başörtüsü eylemleri sebebiyle tutuklu kaldığı cezaevinde Kürt kızlarıyla aynı koğuşlarda kaldığını, onların yaşam şartlarına dair ipuçlarını gördüğünde ‘Bu zulme ben de maruz kalsaydım dağa çıkardım’ diye düşündüğünü, yıllar içinde Kürt hareketinden şahsiyetler ile tanıştığını ve olayın farklı boyutlarını gördüğünü anlatmıştı.
Bu yeni süreç sonunda Hüda Kaya HDP’ye katıldu.
Çevresinden bir başörtülü olarak HDP’de yer almaması gerektiğine dair çok fazla eleştiri de aldı.
Kaya 2015’teki genel seçimlerde HDP İstanbul Milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne girdi ve 25. 26. ve 27. dönemde milletvekilliği yaptı. Kaya bu süreçte de ‘terör soruşturması’ kapsamında iki kez gözaltına alındı. 2018 yılında Cumartesi Anneleri’nin 700. hafta eyleminde polisler Hrant Dink’in oğlu Arat Dink’i gözaltına almak istediğinde engel olan milletvekilleri arasındaydı.
Hüda Kaya, 6-8 Ekim 2014’teki Kobani eylemleri sırasında HDP MYK’sında olduğu için yargılanıyordu. Havalimanında yakalandığı için “kaçacaktı” diye haberler çıkmasına itiraz etti:
“Nerede olursak olalım her zaman ifade verebileceğimizi söyledik. İki günde bir iletişime geçtik. Ben değil, bizzat savcılık haftalarca benden kaçtı. Benim geliş gidişlerimden de haberleri var tabi ki. Yine bir kadın kitabı çalışması için dışarı (yurtdışına) çıkacaktım. Amaçları ‘kaçarken yakalandı’ diye şov yapıp ‘kaçma şüphesi’ gerekçesiyle tutuklamaktı. Ne zaman arasak, sorsak, ‘size döneceğiz’ denildi. Hakkımda firari kararı varken farklı dosyalardan farklı savcılar ifadeye çağırdı ve daha geçen hafta bile İstanbul Başsavcılığına ifade verdim. Bu nasıl bir kaçaklık?”
Son mesajını ise cezaevinden yazdı: