Ana SayfaHaberlerPORTRE | Mehmet Şanver: Kızının düğününden darbeye karşı ilk talimatları...

PORTRE | Mehmet Şanver: Kızının düğününden darbeye karşı ilk talimatları veren general

Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın iki numaralı pozisyonu olan Muharip Hava Kuvveti Komutanı iken kızının Moda Deniz Kulübü’ndeki düğünü 15 Temmuz darbesine denk geldi. Düğünü darbecilerin timi basana kadar kurulan kriz masasından verdiği ilk talimatlar, darbe karşıtı askerlerin havada kontrolü elde etmesini sağladı. Düğünden darbeciler tarafından gözaltına alınıp Akıncı Üssü’ne götürüldü. Oradan kurtulunca bu kez darbeci sanılarak iki kez daha gözaltına alındı. Beklendiği gibi Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na atanmayınca istifa etti. DEVA Partisi kurucusu oldu. TSK’daki liyakat ve atama sisteminin bozulmasını eleştirdi. Kanser tedavisi gören emekli Korgeneral Şanver 66 yaşında hayatını kaybetti. Babacan: “Onda, vatanperverliğin ve demokratlığın ayrılmazlığını gördük.”

Emekli Korgeneral ve DEVA Partisi kurucularından Mehmet Şanver, 66 yaşında tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. Şanver’in vefatını DEVA lideri Ali Babacan duyurdu:

“Çok üzgünüm. Partimizin kurucularından, değerli yol arkadaşım Emekli Korgeneral Mehmet Şanver’i kaybettik. Onda, vatanperverliğin ve demokratlığın ayrılmazlığını gördük. Ailesinin, sevenlerinin ve hepimizin başı sağ olsun.” 

Babacan, Şanver’in evine giderek taziye ziyaretinde bulundu.

Şanver’in cenazesi, Perşembe günü öğle namazının ardından Ankara’daki Ahmet Hamdi Akseki Camii’nden kaldırılacak. 

Mehmet Şanver, 1972 yılında Yozgat’ın Yerköy ilçesinden on beş yaşındayken girdiği Kuleli Askeri Lisesi’nden Hava Harp Okulu’na geçmiş ve Hava Kuvvetleri’nin iki numaralı koltuğu olan Eskişehir Muharip Hava Kuvveti Komutanlığı’na kadar yükselmiş bir isimdi. 

Aslında kariyerinin beklenen bir sonraki durağı orgeneral rütbesiyle Hava Kuvvetleri Komutanlığı’ydı.

Bu yolda önüne çıkan ilk engel 2015 YAŞ’ında Akın Öztürk olmuştu. 

O Şura’da Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nı Abidin Ünal’a devreden Akın Öztürk’ün tuhaf bir şekilde emekli edilmeyip, YAŞ üyesi yapılmasıyla, Hava Kuvvetleri’nin iki orgeneral kadrosu boşalmamış ve böylece Şanver de Korgeneral rütbesiyle Türkiye’deki bütün uçuşlar ve üslerin bağlı olduğu, Hava Kuvvetleri’nin esas beyni olan Eskişehir’deki Muharip Hava Kuvvetleri’nin komutanı olmuştu.

Eğer 15 Temmuz darbesi olmasaydı, muhtemelen Hava Kuvvetleri Komutanı olacaktı.

Bu yüzden de kızının o yaz yapılacak düğünü için takvim belirlerken YAŞ toplantılarıyla geçecek Ağustos ayı elenmiş, Ramazan sonrasında gün belirlenirken de erkek tarafı, damat beyin annesinin de doğum günü olan 15 Temmuz’u ve Moda Deniz Kulübü’nü seçmişti.

Düğün, devam ederken darbe haberleri gelmeye başladı.

Darbecilerin hedeflerinden biri de Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal ile birlikte pek çok komutanın bulunduğu bilinen Moda Deniz Kulübü’ndeki düğündü.

Ama darbecilerin komutanları gözaltına alması için gönderdiği tim gelene kadar komutanlar düğünde bir acil durum merkezi kurdular.

Buradan darbeye karşı verilen ilk emirler darbenin seyrinin değişmesinde etkili oldu.

Özellikle de düğün sahibi Muharip Hava Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Mehmet Şanver’in Eskişehir’deki Birinci Hava Harekat Merkezi Harekat Başkanı Albay İsmail Üner’e verdiği emirler…

Komutanların gözaltına alınıp Ankara’daki Akıncı Üssü’ne götürmelerinden sonra Albay Üner’in kontrolü eline aldığı Eskişehir’deki Hava Harekat Merkezi darbenin bastırılmasında kritik bir rol oynadı.

O gece 01.43’te Dalaman’dan kalkan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı taşıyan TC-ATA uçağının, darbecilerin havadaki F-16’ları tarafından görünmemesinin sebebinin, Eskişehir’deki Birinci Hava Harekat Merkezi’ndeki kıdemli bir kontrolörün uçağın izini askeri radar görüntülerinden sildirmesi olduğu ortaya çıktı.

Atatürk Havalimanı’nda kontrol sağlanana kadar Cumhurbaşkanı’nın uçağı Biga üzerinde bekletilmiş ve ancak onu takip için havada olan darbecilerin F-16’sı yakıt ikmali için gidince uçak indirilebilmişti.

Darbe gecesi, kızının düğününden darbeye karşı ilk emirleri yayınladıktan sonra diğer komutanlarla birlikte derdest edilip Akıncı Üssü’ne götürülen Şanver, darbe bastırıldıktan sonra da iki kez gözaltına alınmıştı. 

İlki darbecilerin elinden kurtulup Eskişehir’deki üssüne gitmeye çalıştığı gün Sabiha Gökçen Havaalanı’nda. 

İkincisi Eskişehir’de görevine başlayıp, savcılara müşteki olarak ifadesini verdikten sonra, YAŞ toplantısına beş gün kala. 

Polis aracıyla Ankara’ya götürülüp günlerce emniyette tutulup, ardından tekrar müşteki sıfatıyla ifadesi alınıp, bir kere daha özür dilenerek bırakılmıştı. 

Korgeneral Mehmet Şanver, daha sonra yazdığı “15 Temmuz: Kartal Yuvasının İstilası” adlı anılarında darbe öncesi ve sonrasında başına gelenleri anlatmıştı.

Kitapta darbe öncesinde orduda FETÖ ile nasıl mücadele edildiğiyle ilgili de önemli bir tanıklığa yer verilmişti. 

Darbeden bir süre önce üst düzey komutanların katıldığı Yıllık Eğitim Değerlendirme Toplantısı’ndan sonra, o günlerin Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, bütün komutanlarla şahsen görüşerek TSK’daki FETÖ yapılanmasıyla ilgili tespit ettikleri isimleri ve kanaatleri kendisiyle paylaşmalarını istemişti. 

Sıra Şanver’e de gelmişti:

“Nihayet görüşme sırası bana geldi ve içeri girdim. Girmem ile birlikte görüşmenin o kadar da özel olmadığını gördüm. Üçüncü bir kişi daha vardı odada. Koskoca Genelkurmay Başkanı özel görüşmesine ortak ettiğine göre güven, tam olmalı diye düşündüm… Tahmin edileceği üzere Genelkurmay Başkanı’nın yanındaki şahıs, Genelkurmay Personel Başkanı Korgeneral İlhan Talu’ydu.”

İlhan Talu, darbe akşamı ihbar üzerine Genelkurmay’a gelen MİT müsteşarının karargahta olduğunu görerek, darbe saatinin erkene çekilmesini sağlayan kişiydi.

Şanver, 15 Temmuz sonrasında, mutat tarihine göre öne çekilerek 28 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirilen Yüksek Askeri Şura toplantısında görev süresi bir yıl uzatılıp, Harp Akademileri Komutanı olarak atanınca bu görevi kabul etmeyerek istifa etti.

DEVA Partisi kurucuları arasında yer aldı. 

Siyasetteki yıllarında TSK’da 15 Temmuz sonrası bozulan sistemi eleştirdi: 

“Dönemin komuta kademesi sürecin muhasebesini yapmıyor. TSK’da liyakat sistemi bitirildi. Görev odaklı değil siyasi odaklı sistem geldi. Benim istifa etmemdeki tek neden buydu. Askeri liseleri kapatma kararına nasıl imza atacaktım. 1845’ten beri faaliyet yürüten lise niye kapatılır ki? Askeri vesayetle mücadele böyle mi olmalıydı? Koca koca generallere, ailelerine kumpas mı kurulmalıydı? 15 Temmuz’dan sonra TSK’da yapılan düzenlemeler doğru mu? Ordu siyasallaştı, omurgası yıkıldı.”

Şanver, bir süredir kanser tedavisi görüyordu. 

Mehmet Şanver, 15 Temmuz: Kartal Yuvasının İstilası adlı kitabında darbe dışında sonu Uludere katliamına benzeyebilecek bir olaydan da ilk kez bahsetmişti: 

“Bir grup terörist Kara Kuvvetleri’nde uçurulan İHA tarafından tespit edilmiş, bölgedeki kara unsurlar tarafından hedef olarak değerlendirilmiş, 2. Ordu onayı ile de ani istek kapsamında hava desteği talep edilmişti Geçen sürede uçaklar havalanmış bölgeye yaklaşmaktaydı, biz de pür dikkat İHA görüntüsünü izliyorduk. Kalabalık bir gruptu izlenenler… Grubun hareket tarzı…beni işkillendirmişti… Arkadaşlarımdan grubun tekrar değerlendirilmesini istedim. Biz bu değerlendirme faaliyetlerini icra ederken uçaklar da hedeflerine yaklaşmakta ve silah atış kontrollerini yapmaktaydı… Hedefin sorgulanması neticesinde ilk cevap Jandarma’dan geldi. Harekat Merkezi’ndeki tüm personel Jandarma’nın ikazı üzerine adeta şok geçirdi. Hedef olarak verilen ve İkinci Ordu tarafından hedef olduğu onaylanan grup tarlada çalışan masum sivil insanlardı. Beklemeden görevi iptal etti ve uçakları inişe gönderdim… 2. Ordu’yu aradım. Ulaşabildiğim generale durumu bayramlık ağzım ile sordum. Ağzıma ne geldiyse sıraladım.”

Kitapta Türkiye’nin dış politikası üzerinde çok etkili olan, üzerine çok fazla komplo teorisi üretilmiş, siyasi tartışma yapılmış 24 Kasım 2015’teki Rus uçağının düşürülmesiyle ilgili bir bölüm de bulunmaktaydı. Şanver’e göre esas sorun H-182 kodlu angajman kuralı değişikliğiyle “Türk hava sahasını ihlal eden, bu sahada izinsiz uçuş yapan Suriye’ye ait hava vasıtalarına ateş açmak” yetkisinin Başbakanlık’tan Genelkurmay’a, oradan da hiyerarşik olarak Hava Kuvvetleri’ne oradan da Muharip Hava Kuvveti Komutanı’na devredilmiş olmasıydı: 

“İcrada kolaylık nedeniyle.. aynı mantık ile bu yetki pilot-kontrolör işbirliğine kadar indirgenmiştir. Hal böyle olunca, herhangi bir anda, belirtilen bölge veya sınırdan Suriye’ye ait bir hava aracı Türk hava sahasını ihlal ettiği zaman, o anda skop başında bulunan kontrolör astsubay ve havada devriye uçuşu gerçekleştirmekte olan pilot ikilisi ihlal yapan Suriye hava vasıtasını düşürebilecek yetkili konuma getirilmişti… doğası gereği sorumluluk yetkiyi devreden makamda kalmıştı. Bu yüzden angajmana girmeden yani düşürme amaçlı ateş etmeden önce eğer mümkünse Muharip Hava Kuvveti komutanından ya da Hava Kuvvetleri Komutanı’ndan izin almak gerekli idi.”

“Benim uçuşla meşgul olduğumu, ancak Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal’ın makam odasında ve müsait olduğunu öğrenmişlerdi. İki uçaktan oluşan Rus görev kolunun sınırımıza yaklaştığını gören sistem, önce ikazlarını yapmış, ikazların bir işe yaramadığını gören arkadaşlar, Rus pilotları ikaz etmeye devam ederken uçakların rotalarının değişmediğini görünce, devriye uçaklarımızı bölgeye sevk edip diğer taraftan Hava Kuvvetleri Komutanı’nı aramışlardı. Komutanın odasında bulunan hava sahası ekranında karşılıklı durum teatisinden sonra,… birinci uçağın ihlaline müteakip, ikinci uçağın da ihlal yapması üzerine, daha önce atış pozisyonuna geçirilen hava savunma nöbetlerimize telefonda an be an olayı takip eden komutan onayıyla ateş emri verilir. 17 saniyelik ihlal gerçekleştiren iki numara vurulur.”

“Yetki devri iyi tartışılmadan veya sonuçları iyi irdelenmeden verilmiş olacak ki Muharip Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na indirgenen, Rus uçaklarına yönelik düşürme yetkisi tekrar geri alındı.”

- Advertisment -