Yılbaşından itibaren kitap fiyatlarına büyük zamlar geldi. Bunun nedeni sadece fiyatı kura bağlı olarak değişen kâğıt fiyatları değil herhalde…
Bir kitabın üretimi çok fazla bileşenden oluşmaktadır. Genel yayın yönetmeni, yazar, çevirmen, editör, musahhih, Kültür Bakanlığı ISBN’si, kâğıt temini, matbaa süreçleri, nakliye, depolama, internet satış sitelerine ulaştırma, dağıtımcılar aracılığıyla kitapevlerine ulaştırma, muhasebe takibi…
Bu kadar çok bileşeni olan üretim sürecinde döviz dalgalanması sonrası kâğıdın peşin alınması ama satış tahsilatlarının 4-6 ayda yapılması, bu arada matbaa (emek, makine, hammadde ve işyeri kirası) girdilerine gelen zamlar, işyeri kiralarının artması ve en çok sıkıntı çeken yayın emekçilerinin geçim süreçlerinin organizasyonu baş edilmesi zor bir süreç yarattı.
Aslında yayınevleri, özellikle bir kurum veya sermaye tarafından desteklenmeyen yayınevleri büyük özverilerle iş yapıyoruz. Şimdi işlerimiz daha da zorlaştı. Hammaddeye yapılan zamlar emekçiler için de yapılabilmiş olsa kitap fiyatlarına çok zam yapmak gerekecek.
Son bir yılda yayıncılık açısından girdi ve çıktı maliyetleri nasıl değişti, yaşanan krizden yayıncılık sektörü nasıl etkilendi?
Ülkemizde kaliteli kitap kâğıt üretimi mevcut değildi. Sadece kâğıt fabrikalarının yetersizliği ile ilgili değil aynı zamanda kâğıt hammaddesinin de yurtdışından gelmesi kâğıt piyasamızı dışa bağımlı kılıyor.
Çin’de kâğıt fabrikalarının ambalaj kağıdından daha çok kazanmaları nedeniyle kitap kâğıdı üretimlerini azaltmaları ciddi bir sorun yarattı. Ayrıca navlun fiyatlarına gelen zam, kâğıdın Türkiye satış fiyatını yükseltti.
Tüm bunlara ilaveten ülkemizdeki döviz kurları, kâğıt konusunda iki farklı türden zam sebebi oldu. Geçen yıla göre Holmen türü kâğıt 725 Euro’dan 915 Euro’ya yükseldi. 9 lira olan euronun 15 lira olarak işlem görmesi bu tür kâğıtta %110 fiyat farkı oluşmasına neden oldu. Bunun yanı sıra matbaa maliyetlerinde de %75 civarında artış oldu. Ayrıca personel ücret zamları, sosyal güvenlik prim maliyetleri de arttı.
Yayıncıların belini büken en önemli sorun ise kitapların dağıtım firmaları aracılığıyla okura ulaştırılması sonrasında yaşanan tahsilat zorluğudur. Birçok dağıtımcı firma, yayıncılardan satın aldığı kitapları satıp tahsil ettikten sonra ödemelerini 4-6 aylık çeklerle yapıyor. Neredeyse her gideri peşin olan yayıncılık sektöründe alacakların 4-6 ay sonra tahsil edilmesi, yayıncılık sektörünün enflasyonist ortamda sürdürülebilirliğini zorlaştırıyor.
Kitapevleri popüler olan dışında raflarına kitap koyamaz hale geliyor ve internet satışı ile rekabet edemiyorlar. Kitapevlerine dağıtım yapan firmaların da tahsilatı yaparak yayınevlerine ödemede bulunması zorlu bir süreç halini alıyor. Yeni piyasa şartlarında sabit fiyat yasası ve ödemelerin 2 aylık vadeye düşmesi zorunlu haline geldi. Büyük yayınevleri ve çok satan kitaplar peşin satma ve ödemeleri kendi durumlarına göre düzenleme şansına sahip. Ödeme takviminde iyileştirme yapılmaması halinde butik yayıncılık yapan yayınevlerini çok zor günler bekliyor. Yeni iş modelleri kapımızı çalıyor.
Yeni zamlardan sonra kitap satışlarınızda bir değişim oldu mu?
Yeni zamlarla Türk okuyucusunun kitap alım davranışlarının sonuçlarını göreceğiz. Vadi Yayınevi olarak şimdilik gözle görülür bir fark yaşamadık. Okurun tepkisini bizler de zamanla görmüş olacağız.
Peki kitap fiyatlarında nasıl bir değişim öngörüyorsunuz kısa ve uzun vadede?
Kitap fiyatlarının düşmesi için bir neden yok. Ama zamlarınız okuyucuyu gözetmek zorunda. Özellikle sosyal bilimler ve akademik alandaki yayıncılıkta dijital baskı ön plana çıkabilir.
Ülkemizde yayıncılık geçtiğimiz yıl dünya yayıncılığında onuncu sıraya geldi (Çin ve Kanada’nın veri vermemesi durumu da var). Önceki yıla göre kitap basım adetleri artmadı. Ama pandemi ve büyük fiyat dalgalanması döneminde yine de umut verici rakamlar. Ülkemizin yayın piyasası gücünü ve güçsüzlüğünü ölçülemezliğinden alıyor. Türkiye’de huysuz bir büyüme ortamı var. Herkes ağlarken büyüyor. En doğru analiz, tecrübemiz sonucunda çıkacak.