Ana SayfaANALİZLERANALİZ | İran Cumhurbaşkanlığı Seçimleri: Adaylar kim? Neyi temsil ediyorlar?

ANALİZ | İran Cumhurbaşkanlığı Seçimleri: Adaylar kim? Neyi temsil ediyorlar?

Seçimlerde 6 aday yarışacak. Reformist Pezeşkiyan ile muhafazakar adaylar Kalibaf ve Celili favori. Ama seçimlere ilgi düşük. Reisi’nin kazandığı son seçimlerde katılım oranı %48’di.

İran’da Anayasayı Koruyucular Konseyi, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin geçtiğimiz ay bir helikopter kazasında hayatını kaybetmesi üzerine yapılması zorunlu hale gelen erken cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yarışacak altı adayı onayladı.

Listede, mevcut Meclis Başkanı Muhammed Bakır Kalibaf, eski Ulusal Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri Said Celili, Tahran Belediye Başkanı Ali Rıza Zakani, reformistlerden eski Sağlık Bakanı Tebriz Milletvekili Mesud Pezeşkiyan, eski İçişleri Bakanı Mustafa Purmuhammedi ve Şehit ve Gaziler Vakfı Başkanı Emir Hüseyin Kadızadehaşimi yer alıyor.

Anayasayı Koruyucular Konseyi, eski Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad ve eski Meclis Başkanı Ali Laricani’yi yine veto etti. Analistler, rekabetin Devrim Muhafızları Ordusu’nun (DMO) eski komutanlarından Kalibaf ile Reform Cephesi’nin Türk-Azeri kökenli adayı Pezeşkiyan arasında geçmesini bekliyor.

İran’da sistem gittikçe daralıyor

İran’da cumhurbaşkanlığı seçimleri aynı zamanda rejimin siyaset alanını ne kadar daralttığının da göstergesi. İran devrimi 1979 öncesi an hatlarıyla şu kesimlerin ittifakı ile gerçekleşmişti:

1. Şii Gelenekçi İslamcılar / Velayet-i Fakihçiler Humeyni-Hamaney çizgisi

2. Özgürlükçü İslamcılar: Ayetullahuzma Talegani- Ali Şeriati çizgisi

3. İslam Sosyalizmi yanlıları: Halkın Mücahitleri ve Fedaiyan çizgisi

4. Marksistler: Stalinist Tudeh ve Maocu Peykar çizgisi

5. Liberaller

Bu ittifak 1965’den 1979’a kadar sürse de Şah Rıza Pehlevi’nin devrilmesinden sonra bu beş grup arasında 1979-1981 yılları arasında çetin bir iç çatışma, güç mücadelesi patlak verdi. Tudeh gibi Marksistler ve Halkın Mücahitleri gibi İslam Sosyalizmi yanlıları Şii gelenekçi İslamcılara saldırarak Ayetullah Mutahhari gibi İmam Humeyni’nin a takımına suikastlar düzenlerken, İslam Cumhuriyeti Partisi’nin genel merkezi binasına bombalı saldırı gibi şiddet eylemleri düzenlediler. Bu iç çatışmayı Şii Gelenekçi İslamcılar kazandı. Böylece Velayet-i Fakih resmi ideolojisine dayalı “İslam Cumhuriyeti” rejimi kuruldu. Geriye kalan siyasal kesimler yeni müesses nizamdan dışlandı. Bir çok mensubu hapishane ya da sürgün seçenekleri ile karşı karşıya kaldı. Bu süreçte Şah yanlısı eski rejim yanlılarının yanı sıra bahsi geçen 4 gruba mensup bir çok İranlı ülke dışına kaçtı. 100 binden fazla insan hapishanelere gönderildi.  Bu kişilerden 30 bini 1988’de yargısız infazlarla kurşuna dizilerek öldürüldü.

1988’e kadar süren İran-Irak Savaşı ve İmam Humeyni’nin karizmatik liderliğinin vefatı ile 1989’da son bulana kadar devrimin olağanüstü hali devam etti.

1989’da rejime biat ederek sistem içinde kalmayı başaran bir kısım Özgürlükçü İslamcı da yeni lider Ali Hamaney döneminde tasfiye edilmiş oldu.

1981’e kadar İslamcılığın Sünni kanatlarına da olumlu yaklaşan, mezhepçiliği aşmayı kendisine ideal olarak belirleyen İran İslamcılığı özellikle İran-Irak savaşının da etkisiyle gittikçe Şii karakterine sarıldı. Anayasanın 12. maddesine göre Devletin resmî mezhebi kıyamete kadar Şiilik olarak belirlendi.

“Devrim Rehberi” ünvanıyla rejimin liderliği yapan Hamaney 1989’dan 2009’a kadar ironik de olsa ABD’deki Cumhuriyetçiler-Demokratlar dengesine benzer bir siyasal denklem kurdu.

Şii/İslamcı olmayan tüm siyasi akımlar sistem dışına tasfiye edildiğinden siyaset alanı Şii İslamcılığın renk tonlarından birini tercih edip etmeme şeklinde kurgulandı.

Velayet-i Fakihçi Gelenekçi Şii devletine itaat eden ve sistem içinde kalmayı başaran Mir Hüseyin Musevi gibi kimi özgürlükçü İslamcıları dünya kamuoyu “Reformistler” olarak tanıyacaktı.  2009’daki seçimlerde reformistlerin dengeyi bozması ve psikolojik üstünlüğü ele geçirmesi Rejimin siyaset çemberini daha da darlatmasıyla sonuçlandı. Anayasayı Koruyucular Konseyi 2009’dan bu yanan reformistlerin de büyük kısmını sistem dışı bırakıyor. Artık seçimler sadece muhafazakarlar arasındaki güç mücadelesini yansıtıyor. Elemelerden geçebilen reformistler ise Reisi’den boşalan koltuğa talip olsalar da şansları az gözüküyor.

Anayasayı Koruyucular Konseyi 28 Haziran’daki cumhurbaşkanlığı seçimleri için 80 aday adayı arasından 6 kişiyi onayladı.

1- Mesut Pezişkiyan (Reformcu)

2- Muhammed Bakır Kalibaf (Ilımlı muhafazakâr)

3- Said Celili (Radikal muhafazakâr)

4- Aliriza Zakani (Muhafazakâr)

5- Emir Hüseyin Kadızade Haşimi (Muhafazakâr)

6- Mustafa Pur Muhammedi (Ilımlı muhafazakâr)

Anayasayı Koruyucular Konseyi cumhurbaşkanı adaylarını inceleyecek. Ilımlı siyasetçiler, 12 üyeli konseyi, yarışa hâkim olması beklenen aşırı muhafazakarlara meydan okuyanları dışlamakla suçluyor.

Seçime katılımın sınırlı aday seçeneğinden ve siyasi, sosyal ve ekonomik krize karşı artan hoşnutsuzluk gibi birçok faktörden etkilenmesi bekleniyor. Teokrasinin karmaşık yapısı içinde Hamaney, nükleer ve dış politika gibi tüm devlet işlerinde son sözü söyleme yetkisine sahip. Ancak seçilmiş cumhurbaşkanı, karar alma organları tarafından çizilen geniş çizgileri uygulamaktan sorumlu olacak ve kötüleşen ekonomik durumu ele almak zorunda kalacak.

Reformist aday: Pezeşkiyan

Eski İran Sağlık Bakanı ve halen Tebriz Milletvekili Mesut Pezeşkiyan, Anayasayı Koruma Konseyi’nin (Şûrâyi Nigehbân) filtresinden geçen nadir reformcu politikacılardan biri.

Mesut Pezeşkiyan adaylığı hakkında “İran’a yönelik ulusal ve uluslararası düzeyde halkın sandıklara küstüğü yönünde bir algının olduğu bir ortamda, benim seçimlere katılma niyetim halkın sandıklara katılımını artırmaktır” ifadelerini kullandı.

Reformistlerin siyasi kolu Yeşil Hareket’in 2009 seçimleri sonrası düzenlendiği protesto gösterileri rejim tarafından şiddetle bastırılmış, hareketin liderleri Mir Hüseyin Musevî, Zehra Rahneverd ve Mehdi Kerrubi ev hapsine alınmışlardı. Anayasayı Koruma Konseyi bu süreçten sonra çoğu reformistin milletvekili ve Cumhurbaşkanı adaylığından eledi. %72 katılım oranı ile gerçekleştirilen 2013 seçimlerinde %50,8 oy oranı ile Hasan Ruhani kabinesi bu filtreden geçebilen az sayıda reformiste siyaset yapma olanağı sağladı. Reformistlerin 2021 seçimlerini boykot etmesi sonucu katılım oranı ülke tarihinin en düşük seviyesinde, %48’de kaldı. Seçimlerde Reisi seçildi.

Ilımlı-Muhafazakar aday: Kalibaf

1961 Meşhed doğumlu Kalibaf, Tahran Üniversitesi Siyasi Coğrafya Bölümü’nden mezun oldu. İran-Irak Savaşı yıllarında Devrim Muhafızları Ordusu’na katılan Kalibaf, Hava Kuvvetleri Komutanı olduğu dönemde siyasi coğrafya alanında doktorasını tamamladı. Kalibaf, ülkede önemli ihale ve projeleri yürütmek için kurulan Hatemul Enbiya Yapı Karargahı komutanlığına 1994 yılında getirildi.

9 Temmuz 1999’da Tahran Üniversitesi’ndeki reformist öğrencilerin rejim aleyhine düzenledikleri protestoya sert tepki gösteren askerlerin, dönemin Cumhurbaşkanı reformist siyasetçi Muhammed Hatemi’ye tehdit içeren mektubuna imza attı. Bir dönem İran Emniyet Genel Müdürü olarak görev yaptı. 2005-2017 yıllarında Tahran Belediye Başkanlığı yaptı. Ülke lideri Ali Hamaney, Kalibaf’ı 2017 yılında Düzenin Maslahatını Teşhis Konseyi üyeliğine atadı. Aynı yıl düzenlenen cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olan Kalibaf, bir diğer muhafazakar aday İbrahim Reisi lehine adaylıktan çekildi.

Kalibaf, geçen dönem de Meclis Başkanı seçilmiş ve 4 yıl bu görevi sürdürmüştü.

Ultra-Muhafazakâr aday: Celili

Said Celili’nin seçilmesi durumunda Reisi’nin çizgisini devam ettirmesi bekleniyor. Celili, halihazırda İran lideri Ayetullah Ali Hamaney’in Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi’ndeki temsilcisi ve Meclis ile Anayasayı Koruyucular Konseyi arasındaki anlaşmazlıkları çözen anayasal bir kurum olan Düzenin Maslahatını Teşhis Konseyinin üyesi olarak görev yapıyor. Ahmedinejad döneminde 2007-2013 yıllarında Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreterliği görevinde bulunan Celili, aynı dönemde İran’ın nükleer görüşmelerinde Başmüzakereci görevini yürütmüştü.

İran’da her defasında daraltılan seçenekler ülkedeki “İslamî Demokrasi” sisteminin de halk nezdinde inandırıcılığını erozyona uğrattı. Reisi’nin seçildiği son seçimler bu sebeple %48 gibi çok düşük bir katılım oranıyla gerçekleşmişti.  Reisi iktidarında yaşanan Mahsa Amini protestolarına rejimin çok sert müdahale etmesi, rejimin seçimlerine katılım oranlarını daha da düşürebilir. Asıl siyasilerin ya ülke dışında ya da ev hapsinde olduğu, geriye kalanların da susturulduğu bir ortamda adı reformist de olsa rejime adapte olarak onay alabilen Pezişkiyan’ın kazanması bile artık bir anlam ifade etmiyor.

1

Onay verilmeyenler:

İran rejiminin seçimlerde adaylıklarına onay vermediği isimler onay verilenlerden daha fazla anlam ifade ediyor. Bu aday profillerinin başında gelecek vaadeden genç muhafazakarlar, reformistler, Sünniler ve kadınlar geliyor.

Örneğin Meclis Başkanı Ali Laricani muhafazakarların en genç ve gerçekçi ismiydi. Eski Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad da muhafazakarların reformistlere karşı sopa olarak kullandığı bir isimken sonrasında kızağa çekilen isimlerden.

Ahmedinejad’ın 2013’te görevden ayrılmasından bu yana cumhurbaşkanlığına dönmek için yaptığı iki girişim de başarısızlıkla sonuçlanmış, Anayasayı Koruyucular Konseyi sırasıyla 2017 ve 2021’deki başvurularını reddetmişti.

İranlı Eski Milletvekili Celal Celalzade, İran Anayasası’nın 115. maddesinin Sünnilerin Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinde aday olmalarını engellediğini, bu maddenin dini delillere ve  İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ne aykırı olduğunu, İran ve İslam kimliğinin savunulması adına 28 Haziran’da yapılacak Cumhurbaşkanlığı Seçimine aday olacağını açıkladı. Celalizade 17 milyon İranlı Sünni’nin Cumhurbaşkanlığı hakkının elinde alındığını vurguladı. Celalizade’nin protesto olarak yaptığı başvuru doğal olarak reddedildi.

İran Anayasası’nın 12. Maddesine göre Tahran rejiminin resmî mezhebini Caferî Şiilik olarak tanımlıyor. Madde değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek anayasa ilkelerinden.

Benzeri başka bir protesto da Tıp doktoru olan Zohre Elahiyan’dan geldi. Elahiyan, İran Meclisi’nin önceki döneminde Tahran, Rey, Şemiranat, İslamşehr ve Perdis seçim bölgelerinden milletvekili seçilmişti. Meclis’te İnsan Hakları Komisyonu Başkanı olarak görev yapan Elahiyan, Şubat 2023’te Avrupa Birliği (AB) tarafından yaptırım listesine alınmıştı. Elahiyan’ın başvurusu da kadın olduğu için reddedildi.

İran’da kadınlar, Sünniler ya da Müslüman olmayanlar Cumhurbaşkanlığına aday olamıyorlar.

- Advertisment -