Ana SayfaRÖPORTAJÖZEL RÖPORTAJ | Altan Tan: “Tüm insanlığa meydan okurcasına bir okula Esat...

ÖZEL RÖPORTAJ | Altan Tan: “Tüm insanlığa meydan okurcasına bir okula Esat Oktay Yıldıran isminin verilmesi müthiş bir cüret”

Babası Bedii Tan, 12 Eylül sonrası girdiği Diyarbakır Cezaevi’nde işkence sonucu öldürülen eski HDP Milletvekili Altan Serbestiyet’e anlattı: “Bu kişinin ismini olayların üzerinden 40 küsur sene geçtikten sonra pervasızca, adeta meydan okurcasına, tüm insanlığa meydan okurcasına bir okula isminin verilmesi müthiş bir cüret. Kim bunlar? Milli Eğitim Bakanlığı geri adım atarak bu ismin kaldırılacağını söyledi ama bu cürette bulunanlar kimler? Biz bu cürette bulunanları tanımak isteriz.“

Diyarbakır Cezaevi’ndeki işkenceleri ile tanınan Esat Oktay Yıldıran’ın ismi İzmir’de bir okula verildi. Ardından gelen tepkiler üzerine MEB bir açıklama yaptı ve ismin değiştirileceğini söyledi. Siz bu gelişmeler hakkında ne söylemek istersiniz?

Yüzbaşı Esat Oktay Yıldıran, 1980’deki darbeden sonra Kürt siyasal tutukluların işkencehanesi olan Diyarbakır 5 No’lu Askeri Cezaevi’nin İç Güvenlik Amiri idi. Rütbesi buydu. O cezaevinde ondan daha üst rütbeli subaylar olmasına rağmen, örneğin cezaevinin idari müdürü Binbaşı Birol Şen, Esat Oktay Yıldıran tek yetkili olarak görevlendirilmiştir. Kim tarafından görevlendirildiyse, nasıl olduysa artık… İç mekanizmasını bilmiyoruz ama tahmin ediyoruz. Öyle ki, Esat Oktay Yıldıran, Diyarbakır Sıkıyönetim Komutanı Korgeneral Kemal Yamak’ın bile ötesinde bir yetkiye sahipti o dönem.

O dönem Türkiye siyasi tarihi için, Kürt siyasi tarihi için, hatta insanlık tarihi için kara, kapkara bir sayfadır. Binlerce insana işkence yapıldı. Benim babam Bedii Tan’ın da içinde bulunduğu onlarca insan işkence sonucu öldürüldü. Kapkaranlık, rezil, pespaye, alçakça bir dönemdi.

Böyle bir dönemin baş aktörü olan bir insan Esat Oktay Yıldıran. Kimden emir aldı, kim onu görevlendirdi orası ayrı ama sonuçta bunların uygulayıcısı bu kişi. Bu kişinin ismini olayların üzerinden 40 küsur sene geçtikten sonra pervasızca, adeta meydan okurcasına, tüm insanlığa meydan okurcasına bir okula isminin verilmesi müthiş bir cüret.

Altan Tan ve babası Bedii Tan.

Kim bunlar? Milli Eğitim Bakanlığı geri adım atarak bu ismin kaldırılacağını söyledi ama bu cürette bulunanlar kimler? Biz bu cürette bulunanları tanımak isteriz. Esat Oktay Yıldıran gitti çünkü bu dünyadan, öbür dünyada artık Allah onun hükmünü verecek. Ama şu an onun zihniyetinde yaşayanlar ve pervasızca bu eylemde bulunanlar kimdir? Ben şahsen bunları tanımak isterim.

Söylenecek çok söz var ama zaten Esat Oktay Yıldıran’ın ne olduğu belli. Bugünküleri de tanırsak onlara da bir çift laf söyleriz.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın yaptığı açıklama hakkında ne düşünüyorsunuz?

Geri adım atmaları böyle bir hatadan elbette olumlu. Ama Milli Eğitim Bakanı’nın haberi olmadan, ona rağmen bu işler yapılabiliyor mu? Eğer yapılabiliyorsa, ki yapıldı, onlar hakkında Bakan ne yapacak? ‘Tamam ben dosyayı kapattım’ deyip geçiştirilebilecek bir şey değil bu. Bu yapıların, bu mekanizmaların ortaya çıkartılması lazım.

Siz de bu isim değişikliğinin Diyarbakır’da bir caddeye Şeyh Said’in adının verilmesi tartışmasının ardından gelmesinin kasıtlı bir karşı hamle olduğunu düşünüyor musunuz?

Kesinlikle kasıt var. Kendilerince bir karşı hamle yaptılar. Ama önce kimdir bunlar, onu bir görelim, ona göre konuşalım. Zihniyeti biliyoruz, mentaliteyi biliyoruz ama şahsen bunlar kimdir bir çıksınlar bakalım ortaya. Korkmadan, çekinmeden çıkıp ‘biz yaptık’ desinler. Bunu bir duyalım, bir görelim.

Bazıları Esat Oktay Yıldıran’ı savunmak için ‘Kesinleşmiş bir suçu yok, tüm bunlar iftira’ diyor… Bu konuda bir şey söylemek ister misiniz?

Savunanlar da çıksın, onları da görelim. Hangi mahkeme, hangi adalet? Mesela benim babam Bedii Tan’ın öldürülmesiyle ilgili o tarihte bir gardiyanın üzerine yıkıldı bu mevzu. Gardiyan 6 sene 8 ay ceza aldı. Milletvekili olduğum dönemde TBMM İnsan Hakları Komisyonu’nda da geldi ifade verdi o gardiyan.

Bu delikanlılar kimlerdir, bir görelim. Hatta bizi yan yana getirin bir televizyonda, konuşalım bakalım.

- Advertisment -