Ana SayfaRÖPORTAJRÖPORTAJ | Sinan Baykent: “Aşırı Sağ, Avrupa’daki yerli proletaryanın ekmek dâvâsını kültürel...

RÖPORTAJ | Sinan Baykent: “Aşırı Sağ, Avrupa’daki yerli proletaryanın ekmek dâvâsını kültürel bir temelde siyasallaştırmayı başardı”

Sağ hareketler üzerine çalışan siyaset bilimci Sinan Baykent: “Kitlesel göçün yarattığı bir takım sosyolojik kültürel rahatsızlıklar, Brüksel'in Avrupa uluslarının ulusal egemenlik pratiğini çiğnemesi, pandemi sonrası yükselen enflasyon, düşen alım gücü ve İklim Yasaları’nın Brüksel bürokrasisi eliyle dayatılması, Ukrayna savaşı çok ciddi rahatsızlıklar yarattı. Aşırı sağ Avrupa'daki yerli emekçi sınıfının ekmek davasını kültürel bir temelde siyasallaştırmayı başardı. Ulusalcılar Avrupa sosyolojisindeki orta sınıfın güvenlik kaygılarını ve yaşam tarzı kaygılarını kültürel bir düzlemde siyasallaştırdı. Bu iki dinamiğin harmanı olarak bugün gördüğümüz makro konsept ortaya çıktı.”

Belçika’nın Mons Üniversitesi’nde “sağ-hızlandırmacılık” başlığı üzerine doktora yapan siyaset bilimci Sinan Baykent ile AP seçimlerinin sonuçlarını konuştuk. Baykent sonuçların Balkanlarda Sırp milliyetçiliğini Ortadoğu’da ise İsrail’i cesaretlendireceğini söylüyor. Baykent’e göre aşırı sağın yükselişi Avrupa’da içe kapanma dönemi başlatabilir. Türkiye için yeni manevra alanları oluşturabilir. 

Söyleşiden notlar

“Seçim sonuçlarının sürpriz olduğunu düşünmüyorum. Aşırı sağın ciddi bir başarı edeceği belliydi. Şaşırtıcı olan bazı ülkelerde farkın çok açılması oldu. Fransa örneği çok çarpıcı: Ulusal Birlik en yakın rakibine 15 puanın üstünde fark attı. Belçika’da çok ciddi yankılanmalar oldu. En ağır yenilgiyi Almanya hükümeti aldı.

Aşırı sağın yükselişinin nedenleri

Birincisi yasa dışı ve kitlesel göçün yarattığı bir takım sosyolojik kültürel rahatsızlıklar.

İkincisi Brüksel’in Avrupa uluslarının ulusal egemenlik pratiğini çiğnemesi.

Üçüncüsü pandemi sonrası yükselen enflasyon, düşen alım gücü.

Dördüncüsü İklim Yasaları’nın Brüksel bürokrasisi eliyle dayatılması çok ciddi bir rahatsızlık yarattı. Yani bana sorarsanız en önemli etkenlerden birisi bu. Çünkü bunun tezahürlerini aynı zamanda Ocak ayında çiftçi eylemleriyle gördük. Bütün Avrupa’yı kasıp kavuran, traktörleriyle şehirlerin ana arterlerine ilerleyen, buraları işgal eden çiftçilerin talepleri ve bunların taleplerinin ulusalcılar tarafından doğru düzlemde siyasallaştırılması bir etken.

Diğer etkenler de Ukrayna Savaşı ve 7 Ekim sonrası yoğunlaşarak artan Siyonist propaganda.

Üç çeşit aşırı sağ var

Monoblok bir ulusalcılık yok Avrupa’da. Sağ popülistler, ulusal muhafazakarlar ve tarihsel milliyetçiler var. Sağ popülistler Rusya’nın Moskova tezlerine yakın duruyor. Almanya’da AFD, Fransa’da Le Pen Avusturya’da FPÖ, Özgürlük Partisi örnek verilebilir.

Ulusal muhafazakarlar ise daha gelenekçiler. Ulusal muhafazakarlara İtalya’da Meloni örnek verilebilir. Ulusal muhafazakarlar ABD ve NATO yanlısı bir çizgideler.

Yeni seçilen Avrupa Parlamentosu Avrupa’da 2028-2034 bütçesini de oylayacak olan parlamento. Küresel savaşa giden bir dünyada Avrupa halklarına kimin yönetiminde savaşa girmek istersiniz sorarsanız çok büyük bir çoğunluğu milliyetçilerle savaşa girmek isterim diyor.

Aşırı sağ öncelikle Avrupa’daki yerli proletaryanın yerli emekçi sınıfının ekmek davasını kültürel bir temelde siyasallaştırmayı başardı.

İkinci olarak ulusalcılar Avrupa sosyolojisindeki orta sınıfın güvenlik kaygılarını ve yaşam tarzı kaygılarını kültürel bir düzlemde siyasallaştırdı. Bu iki dinamiğin harmanı olarak bugün gördüğümüz makro konsept ortaya çıktı.

Seçim sonuçlarının bölgesel yansımaları: Sırp Şovenizmi ve Siyonistler güçlenecek

Batı Balkanlarda Sırp şovenizminin maalesef en büyük müttefikleri Avrupa ulusal sağıdır. Öyle ki kongrelerini, büyük toplantılarını Belgrad’da düzenliyorlar. Burada iki kaybeden var. Birincisi Arnavutlar, ikincisi de Boşnaklar.  Sırp aşırı sağı bilhassa Sırp Ortodoks Kilisesi’nin de manevralarıyla Hristiyan vs Müslüman antagonizmasını cisimleştirmek suretiyle Avrupa’daki ulusal sağ kamuoyuna kendi söylemini çok iyi pazarlıyor ve ciddi müttefikler devşiriyor.  Bu yükselişin Avrupa Birliği’nin genişleme politikasında ciddi tıkanmalara sebebiyet vereceği çok açık. Genişleme kavramı dahi tedavülden kalkabilir.

-Avrupa Birliği’nin Balkanlardaki etkisinin de facto olarak kırılması, Türkiye’ye de bir manevra alanı açabilir.

-Tarihsel milliyetçiler Avrupa Parlamentosunda çoğunlukta olsaydı bu durum Gazze lehine  olabilirdi. Fakat şimdi baskın çıkan damarlar ulusal muhafazakarlık ve sağ popülizm. İkisi de ciddi anlamda Siyonizm yanlısı.

-Avrupa ülkeleri önümüzdeki süreçte içe dönük bir kamusal tartışmaya da zorlanacaklar. Dolayısıyla içe dönüş hareketi yaşanabilir. Türkiye için manevra alanı anlamına geliyor.

-Demokrasiye Avrupa’da en çok zarar verenler, demokrasiyi en fazla hastalandıranlar son kertede demokratlar oldu.  Yakında demokrasi kavramı etrafında da neydi, ne oldu, ne olacak, ne olmalı gibi başlıklarda ciddi bir kamusal tartışma başlayabilir.”

Sinan Baykent kimdir?

1987 yılında İstanbul’da doğdu. Orta ve Lise öğrenimini Özel Fransız Pierre Loti Lisesi’nde gördü. 2005 yılında “Edebiyat” bölümünden bakaloryasını dereceyle aldı.

2005-2009 yılları arasında İsviçre’nin Cenevre Üniversitesi’nde Siyasal Bilimler lisans, 2009-2011 yılları arasında ise aynı üniversitenin Siyasal Psikoloji yüksek lisans programlarını tamamladı.  2015 yılından bu yana çeşitli ulusal ve uluslararası gazete, dergi ve internet platformlarında makaleler kaleme alıyor. Çalışmaları Avrupa milliyetçiliği ve sağ-popülist hareketler üzerine yoğunlaşıyor. Yayınlanmış iki kitabı bulunan Sinan Baykent, Fransızca, İngilizce ve İspanyolca bilmektedir.

- Advertisment -