MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Öcalan’ı meclise çağıran çıkışının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türk-Kürt kardeşliğini öne çıkaran mesajlar vermesi DEM Parti’deki katı MHP algısını kırmaya başladı. DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Koçyiğit yeni çözüm sürecine herkesin olumlu yaklaşmasını isterken “Erdoğan ile Bahçeli arasında bir rol paylaşımı olduğu görülüyor. Bu işin MHP’yle başlaması pozitif. Eğer bu tartışmalar yeni bir sürece evrilecekse tam da en uçta duranların harekete geçmesi gerekiyordu. Bahçeli’nin en uçtan çıkışları önümüzdeki süreçteki kötü tartışmaları atlayıp, hızla ilerlemek adına çok önemli” dedi.
Diyarbakır’da 8 yaşındaki Narin Güran cinayetiyle ilgili günlerce televizyon ve gazetelerde manşetlere çıkan yüzlerce iddia, 14 sayfalık iddianameye girmedi. Gazeteciler Yıldıray Oğur ile Onur Erkan, Narin iddianamesini ve soruşturma sürecinde yapılan yayınları Serbestiyet özel yayınında değerlendirdi.
Türkiye’de 2016’dan bu yana ikamet izniyle yaşayan Uygur Mahmut Anayeti’nin (37) geri gönderme merkezine gönderildiği ve hakkında geri gönderme prosedürü uygulandığı Serbestiyet’in haberiyle gündeme gelmiş ve sosyal medyada büyük tepki görmüştü. Göç İdaresi Başkanlığı, “gerçek dışı iddialar” başlıklı açıklama yayımladı. Serbestiyet, Mahmut Anayeti hakkında Göç İdaresi’nce verilen “sınır dışı” kararına ulaştı: “Gidebileceği güvenli üçüncü bir ülkeye sınır dışı edilmesine veya gönüllü olması halinde menşe ülkesine çıkışının sağlanmasına karar verilmiştir.” Av. Halim Yılmaz: “Uygur şahıs hakkında bir sınırdışı kararı olduğundan şüphe yok.”
Serbestiyet’in haberiyle ortaya çıkan, Silivri’de Uygur çocukların gittiği bir etüt merkezinin çalışanının, yaşları 4 ile 12 arasında değişen 7 Uygur kız çocuğuna cinsel istismarda bulunmasıyla ilgili davanın ilk duruşması görüldü. Çocuklara istismarla suçlanan sanık Ahmet Kader (57), olay tarihinde 8 yaşında olan mağdur kız çocuğu için “Komşumun kızı. Benim evimde porno izlerken gördüm” dedi. Mağdur çocuk babası Abdülhekim Gazi, etüt merkezinin bağlı olduğu vakfın yöneticileri olan Uygur toplumunda tanınan kişiler hakkında suç duyurusunda bulunduklarını söyledi: “Çocuğum olayı anlatınca, vakıf idarecileri Habibullah Küseni ve Abdurrahim Teşna, ‘Sanık hakkında şikayetçi olmayın’ dediler, sanığı kaçırdılar. Sanığı ben yakalayıp jandarmaya teslim ettim. Vakıf idarecileri tarafından tehdit edildik. Suç duyurusunda bulunduk.”
Ali Bayramoğlu ile Bugünler’de bu hafta: "Bu saldırının zamanlaması ve gerçekleştirildiği yer dikkate alındığında, iki temel ihtimal öne çıkıyor. İlk olarak, saldırının örgüt tarafından açılım sürecine doğrudan tepki olarak veya onu engelleme girişi olarak yapılmış olabilir. Bu kuvvetli bir ihtimal. Eğer bu doğruysa, örgüt burada açık bir mesaj veriyordur: 'Silah bırakmaktan söz etmeyin, Öcalan da söz etmesin.' Bu mesaj, örgüt içindeki farklı katmanlar ve karar vericiler arasında yaşanan bir iç gerilimi yansıtır ve tetikler."