Ankara Altındağ’da bir Suriyelinin işlediği cinayet sonrası 50 bin Suriyeli’nin evleri ve işyerlerine yönelik saldırılar üzerinde Twitter’dan yayın yapan Diaspora Türk sayfasının 1972 yılında Rotterdam’da Türk göçmenlere yönelik saldırılarla ilgili paylaşımı tekrar dolaşıma girdi.
Peki, 1972 yılında Rotterdam’da tam olarak ne olmuştu?
Hikayenin başlangıcında 1964 yılında Türkiye ile Hollanda hükümetleri arasında yapılan iş gücü anlaşması var.
1960’ların başında sadece 22 Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının yaşadığı Hollanda’da, bu anlaşmayla başlayan göç sonucunda 1972 yılında 65 bin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yaşıyordu.
1960’ların ortasından itibaren Hollanda’ya giden ilk Türk işçiler
Sekiz yılın sonunda entegrasyon sorunları artmış, Hollandalılar arasında yabancı düşmanlığı yükselmeye başlamıştı.
1972 Ağustos ayının hemen başında Rotterdam’ın yerel gazetesinde şehrin sosyal demokrat belediye başkanı Wim Thomassen’e bir açık mektup yayımlandı.
Mektupta, “gerçek Rotterdamlılar ile yabancı işçiler arasındaki tansiyonun yükseldiği” anlatıyordu:
“Türklerin burada mülk sahibi olarak zenginleşmelerinden rahatsızlık duyuyorum. Mahallemiz fakirlerken Türklerin zenginleşmesi canımı sıkıyor. Ayrıca bu insanlar yüzünden kadınlarımız akşam sokakta rahatça yürüyemiyor, taciz ediliyorlar. Yedi çocuk babası bir Türk adam sokaktan geçen Hollandalı kadına laf atıyor. Bu insanlarda ahlak yok.”
Rotterdam Belediye Başkanı Wim Thomassen
Artan gerilim kısa bir süre sonra yaşanan bir adi olayla patladı.
İddialara göre, 10 Ağustos 1972 akşamı Rotterdam’ın işçi mahallelerinden Afrikaanderwijk’te Türklerin yoğunlukta olduğu Ümit Sokağı üzerinde bir pansiyon işleten Mehmet G. adlı bir Türkiye göçmeni, pansiyonda kalan üç çocuk annesi Hollandalı bir kadının borçlarını ödememesini fırsat bilerek ona sevgili olmayı teklif etmişti.
Bir başka iddiaya göre ise önceki aylarda Mehmet G., kadının getirdiği kirayı birlikte olma teklifini kabul etmesi için reddetmişti.
Hollandalı kadın pansiyondan ayrılmak istemiş ama Mehmet G. kalması için ısrar etmiş, zorla alıkonan kadının yardım çağırmasıyla çıkan arbedede üç kişi bıçakla yaralanmıştı.
Taciz iddiasının duyulmasıyla kısa süre içinde Rotterdamlı gençler pansiyonun etrafını çevirerek binaya taş yağdırmaya başladılar.
Pansiyonun önünde toplanmış öfkeli Hollandalılar
Mehmet G.’nin arabası devrildi. Pansiyonun içine giren saldırganlar mobilya ve beyaz eşyaları dışarı çıkarıp ateşe verdiler. Bu sırada pansiyonun diğer müşterileri çatıya kaçmış kendilerini korumaya çalışıyorlardı.
Fotoğrafta pansiyon sahibi Mehmet G.’nin aracı ve çevresindeki öfkeli kalabalık görülüyor. (İlhan Karaçay arşivinden)
Hollanda polis pansiyonun önünde önlem alırken
Saldırganlar kısa sürede Türklerce işletilen başka iş yerlerine ve Türklerin oturduğu evlere yöneldi. Taşlı saldırılar sırasında pek çok bina hasar görürken, dışarıda yakalanan Türkler dövülüyordu.
Saldırıya uğrayan pansiyondan geriye kalan
Taşlanan Türk evlerinden biri…
Olaylar gece boyu devam etti. Onlarca insan yaralandı ve kundaklama girişimleri yaşandı.
(İlhan Karaçay arşivinden)
Ertesi gün saldırılar ülkenin farklı yerlerinden Rotterdam’a gelen Hollandalıların katılımıyla şiddetlenerek devam etti.
İkinci gün yalnızca Türkiye göçmenleri değil bölgede yaşayan başta Faslılar olmak üzere diğer etnik gruplar da hedef alınmaya başlandı.
Dükkanların üzerinde yer alan Türkçe tabelaların yerine “Burası Hollandalılarındır” yazılı pankartlar asıldı. Polisin güvenlik amacıyla boşalttığı, Türkiye göçmenlerinin oturduğu binalara “Yalnızca Hollandalılara kirala” yazılı notlar bırakıldı.
Türkiyeli göçmenlerin yaşadığı bir sokağın tabelasına “Hollandalılar Sokağı” yazısının yapıştırıldığı görülüyor. (İlhan Karaçay arşivinden)
Saldırılar bir hafta boyunca sürdü. Yüzlerce Türk’ün evi ve işyeri saldırıya uğradı, çok sayıda insan yaralandı ve pek çok bina hasar gördü.
Saldırılar, günlerce Türk ve Hollanda gazetesinde manşetlerden düşmedi.
(İlhan Karaçay arşivinden)
(İlhan Karaçay arşivinden)
(İlhan Karaçay arşivinden)
(İlhan Karaçay arşivinden)
Olaylar sırasında bazı yayın organları Almanya’dan Türklerin polisle çatışmak için Hollanda’ya geldiği yönünde manipülatif haberler yaparak gerginliği büyüttü.
Hollanda kamuoyu da ikiye bölünmüştü: Olayları göçmenlere yönelik ırkçı, anti-Türk saldırılar olarak değerlendirenler ve olayın etnik bir boyutunun olmadığını, adi olaylar olduğunu iddia edenler…
En tuhafı ilk başlarda Türk yetkililer de olayları büyütmemek için benzer açıklamalar yapmıştı.
Türkiye’nin Rotterdam Başkonsolosu Ali Namık Aykaç, Ankara’ya “Burada yaşananlar adi bir sokak kavgasıdır” diyen bir rapor sunmuş, Meclis’teki eleştirilere cevap veren Çalışma Bakanı Ali Rıza Uzuner de “Rotterdam’da yaşananlar adi bir sokak olayıdır. Medya abartıyor” demişti.
Çalışma Bakanı Uzuner’in “Olayın etnik yönü yok” açıklaması Hollanda basınında da yer almıştı. (İlhan Karaçay arşivinden)
Olayların durulmasından 10 gün sonra Çalışma Bakanı Ali Rıza Uzuner Rotterdam’a giderek, mağdur Türkiye vatandaşlarını ziyaret etti. Hollanda kamuoyu Türkiye Hükümeti ve medyasının olaylar karşısındaki aklıselim tavrını takdir eden yorumlar yapıldı.
Olaylarla ilgili 10’u Türk 60 kişi gözaltına alındı. Pek çok Türk aile ise mahalleden taşındı.
Olaylar üzerine mahalleden taşınan bir Türk aile. (Alamy arşiv)
Hollanda’nın ‘liberal, hoşgörülü, çok kültürlü’ ülke imajına zarar veren saldırılar için eski Hollanda Kraliçesi (2013 yılında tahtını oğluna devreden) o günlerde tahtın varisi Prenses Beatrix, eşiyle birlikte Rotterdam’da Türk ve Faslı işçilerin kaldığı bir pansiyonu ziyaret etti. Yaşananlar için “Utanç duyuyorum” dedi.
(İlhan Karaçay arşivinden)
Olayların yatışmasının ardından Hollanda makamları 45 Türkiye vatandaşını sınır dışı etme kararı aldı, 21 Türkiye vatandaşına ise 5 milyon lira tazminat ödedi.
(İlhan Karaçay arşivinden)
Benzer olayların bir daha tekrarlanmayacağı garanti edildi.
Ama dört yıl sonra 1976’da yine Rotterdam’ın yoksul semtlerinden Schiedam’da bir lunaparkta Hollandalı ve Türkler arasında çıkan kavgada, bir Türkün Hollandalı bir genci öldürmesinin ardından büyük olaylar çıktı.
İntikam için Hollandalı gençler, Türklerin evlerine ve işyerlerine saldırdı. Pek çok Türk aile olayların ardından Schiedam’dan taşındı.
Hollanda gazeteleri saldırılar için “Anti-Türk” saldırılar dedi
(İlhan Karaçay arşivinden)
1970’ler boyunca Hollandalılarla, yeni gelen Türkler arasındaki olaylar ve gerilim sürdü.
Ama zamanla herkes birbirine alıştı.
1972 yılında Rotterdam’ın Afrikaanderwijk mahallesinde çıkan olaylarda Türklerin evleri taşlanırken dört yaşında olan Sivaslı Nebahat Albayrak, hukuk okudu ve 1998’de İşçi Partisi’nden parlamentoya seçildi. Adalet Bakanlığı yardımcılığı ve Göç Bakanlığı yaptı.
1976 yılında Schiedam’da olayların yaşandığı yıl 15 yaşında ailesiyle birlikte Fas’tan Rotterdam’a taşınan Ahmed Ebu Talip ise 2008 yılında yine İşçi Partisi’nden Rotterdam Belediye Başkanlığı’na seçildi ve 13 yıldır bu görevi yürütüyor.
Kaynaklar: