6 Şubat’ta Çağlayan Adliyesi’ne yapılan, Dilfiraz Karataş adlı bir vatandaşın hayatını kaybettiği ve 3’ü polis 5 kişinin yaralandığı terör saldırısında öldürülen DHKP/C’li saldırganlardan Pınar Birkoç’un (26) 2019’da aldığı 19 yıl hapis cezasının Yargıtay 16. Ceza Dairesi tarafından bozulduğu ve Daire’nin kararı sonrası başlayan yeniden yargılamayla tahliye olduğu ortaya çıktı.
Pınar Birkoç, Aralık 2016’da İstanbul Okmeydanı’nda bulunan DHKP/C’ye yakınlığıyla bilinen Gençlik Federasyonu’na yapılan baskında gözaltına alındı ve on gün sonra da tutuklandı. 9 Mayıs 2017’de, “silahlı terör örgütüne üye olmak” ve “tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirmesi” suçlamalarından hakkında dava açıldı.
İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi, 8 Şubat 2019’da Pınar Birkoç hakkında patlayıcı madde bulundurma suçlamasından 10 yıl, örgüt üyeliği suçlamasından 9 yıl olmak üzere 19 yıl hapis cezası verdi.
Pınar Birkoç.
Yargıtay, 19 yıl hapis verilen kararı bozdu
Yargıtay, Birkoç hakkındaki cezayı 2021’de bozdu. Yargıtay kararının ardından İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlayan yeniden yargılamada Pınar Birkoç’un tutuklu kaldığı süre göz önünde bulundurularak 22 Şubat 2022 tarihinde tahliye edildi.
22 Mart 2022’de ise Birkoç hakkında, “silahlı terör örgütüne üye olma” ve “tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirmesi” suçlarından 11 yıl 8 ay hapis cezası ile 120 TL adli para cezasına çarptırılması kararı verildi. Birkoç’a adli kontrol tedbiri uygulandı ve yurt dışına çıkış yasağı getirildi.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Çağlayan’daki saldırının ardından yaptığı açıklamada, Birkoç’un ceza aldığı dosyanın Yargıtay aşamasında olduğunu açıklamıştı.
Birkoç hakkındaki cezayı bozma kararı, 2021 Temmuz ayında Yargıtay 3. Ceza Dairesi olarak değiştirilen Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nden çıktı.
Birkoç tahliye olmasının hemen ardından DHKP/C davalarından ceza alan başka mahkumlara destek eylemlerine katılmıştı.
AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunan Yargıtay Dairesi
Darbe girişimi ve örgüt üyeliği dosyalarının temyiz incelemelerini yapan Yargıtay 16. Ceza Dairesi Temmuz 2021’de Yargıtay 3. Ceza Dairesi olarak değiştirilmişti.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, 14 Mayıs’ta TİP milletvekili olarak seçilen ancak milletvekilliği düşürülen Can Atalay hakkında hak ihlali kararı veren Anayasa Mahkemesi (AYM) üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmuştu.
AYM’nin 2020’deki kararı gündeme gelmişti
Hükümete yakın medya, Çağlayan Adliyesi’ne düzenledikleri saldırıda öldürülen diğer DHKP/C’li saldırgan Emrah Yayla’nın duruşma salonunda savunma yapma hakkının ihlal edildiğiyle ilgili bir başvurusu için AYM’nin 2020’de verdiği hak ihlali kararını gündeme getirmişti.
Sabah, Yeni Akit, Bengütürk; AYM’nin Yayla’yla ilgili kararı için “skandal karar” manşeti attı. Sosyal medyada, “Emrah Yayla, AYM kararıyla tahliye edilmiş” diye tweetler atıldı.
Sağlığı için tahliye istedi, tahliye olunca açlık grevine katıldı
Yargılama sırasında “Okuluma devam edeyim. Gelecek kurma telaşı içerisine gireyim” diye savunmalar yapan Birkoç, ceza almasının ardından da sağlık sorunları nedeniyle tahliyesini talep eden mektuplarıyla kamuoyunda gündeme geldi. Ancak sağlık sorunları nedeniyle tahliye talep eden Birkoç’un tahliye olmasından hemen sonra açlık grevine başlamıştı.
Bahçeli: “Bay Zühtü senin ve bir kısım üye arkadaşının aklayıp hak ihlali kararıyla taltif ettiğiniz cani 6 Şubat’ta terör saldırısına teşebbüs etti”
MHP lideri Devlet Bahçeli de bugün (9 Şubat) partisinin kuruluşunun 55. yıl dönümü kutlama etkinliklerinde yaptığı konuşmasında AYM’ye yüklendi. Bahçeli, Yayla hakkında verilen AYM kararıyla ilgili şunları söyledi:
“Çağlayan Adliyesi’ne saldıran, polislerimizin zamanında müdahalesiyle ölü ele geçiren DHKP/C’li iki teröristin kimler tarafından savunulduğu, bu alçaklardan birisinin cezaevindeyken yazdığı mektubu Meclis’te okuyan CHP’linin kim olduğu deşifre olmuştur.
Daha da vahimi Adliye’nin önünde alnının çatından vurularak indirilen ve layığını bulan terörist lehine Anayasa Mahkemesi’nin 6 Şubat 2020 tarihinde açıkladığı hak ihlali kararıdır. AYM adalet ve hukuk ilkelerine savaş açmıştır. 6 Şubat 2020 tarihinde hak ihlali kararı ile ödüllendirilen DHKP/C’li terörist tam 4 yıl sonra hunhar bir terör saldırısı esnasında hamdolsun imha edilmiştir. Fakat AYM, haini haklı görmüş. Türk polisi de hak öyle değil böyle olur mesajıyla gereğini yapmıştır.
Bay Zühtü senin ve bir kısım üye arkadaşının aklayıp hak ihlali kararıyla taltif ettiğiniz cani 6 Şubat’ta terör saldırısına teşebbüs etti, polislerimizi yaraladı ve bir vatandaşımızın da hayatına mal oldu. Haberin oldu mu? Bu rezaleti duydun mu? Hak ihlali kararlarıyla Türk milletinin ve Türkiye Cumhuriyeti’nin egemenlik ve tarihsel haklarına ölümcül darbeler vurduğunuzu ne zaman anlayacaksınız? Be hey vicdansızlar teröristin hakkı mı olur? Teröre hak mı verilir?
Anayasanın 153. maddesinin bireysel hak ihlali kararlarını kapsamayacağına göre neyin dayatmasını yapıyorsunuz, nereye hizmet ediyorsunuz?
AYM artık milli güvenlik sorunudur. Mahkeme Başkanı ve mahut üyeler, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün, toplumsal huzur ve güvenliğin muarızı haline gelmişlerdir. Böyle gidemez. Böyle bir mahkeme yapısı Türkiye’de yüksek yargı organları içinde yer alamaz, almamalıdır. Verdiği skandal hak ihlali kararlarıyla iç huzur ve barış ortamını sarsan ve kaos üretim merkezi olduğunu teyit eden AYM ya kapatılmalı ya da yeni baştan yapılandırılmalıdır.”