spot_img
Ana SayfaÖZEL HABERÖZEL HABER | Silivri’de 7 Uygur çocuğa cinsel istismar davası… Sanık, 8...

ÖZEL HABER | Silivri’de 7 Uygur çocuğa cinsel istismar davası… Sanık, 8 yaşındaki kızı suçladı: “Evime gelip porno izledi”

Serbestiyet’in haberiyle ortaya çıkan, Silivri’de Uygur çocukların gittiği bir etüt merkezinin çalışanının, yaşları 4 ile 12 arasında değişen 7 Uygur kız çocuğuna cinsel istismarda bulunmasıyla ilgili davanın ilk duruşması görüldü. Çocuklara istismarla suçlanan sanık Ahmet Kader (57), olay tarihinde 8 yaşında olan mağdur kız çocuğu için “Komşumun kızı. Benim evimde porno izlerken gördüm” dedi. Mağdur çocuk babası Abdülhekim Gazi, etüt merkezinin bağlı olduğu vakfın yöneticileri olan Uygur toplumunda tanınan kişiler hakkında suç duyurusunda bulunduklarını söyledi: “Çocuğum olayı anlatınca, vakıf idarecileri Habibullah Küseni ve Abdurrahim Teşna, ‘Sanık hakkında şikayetçi olmayın’ dediler, sanığı kaçırdılar. Sanığı ben yakalayıp jandarmaya teslim ettim. Vakıf idarecileri tarafından tehdit edildik. Suç duyurusunda bulunduk.”

Silivri Selimpaşa’da Uygur çocukların gittiği bir etüt merkezi çalışanının, kuruma gelen 7 yaşında bir kız çocuğuna tecavüz ettiği, yaşları 4 ile 12 arasında değişen altı kız çocuğuna ise cinsel tacizde bulunduğu Serbestiyet’in geçen yıl Temmuz ayındaki haberiyle kamuoyu gündemine gelmişti.

Uygur İlim Marifet Vakfı’na bağlı Oku Uygur Bilig Yurdu adlı etüt merkezinde çalışan Ahmet Kader hakkında yakalama kararı çıkartılmış, yaklaşık bir hafta sonra 14 Temmuz günü de mağdur Uygur aileler tarafından yakalanarak jandarmaya teslim edilmiş ve tutuklanmıştı.

Vakıf yöneticileri hakkında suç duyurusu

Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianamede Ahmet Kader’in “Çocuğun Nitelikli Cinsel İstismarı”, “Çocuğun Cinsel İstismarı”, “Cebir Tehdit veya Hile Kullanarak Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma”, “Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma”, “Müstehcen Yayınların Üretiminde Çocukları Kullanmak” ve “Çocuğu Müstehcen Yayınları Okumaya ve Seyretmeye Teşvik” suçlamalarıyla cezalandırılması isteniyor.

Mağdur çocukların aileleri, etüt merkezinin bağlı olduğu Uygur İlim ve Marifet Vakfı’nın yöneticilerini de Ahmet Kader’in kaçmasına ve firari olduğu dönemde saklanmasına izin vermekle suçluyor. Aileler ayrıca vakıf yöneticilerinin, konuyla ilgili şikayetçi olmamaları için kendilerine baskı yaptığını söylüyor.

Vakıf yöneticileri Habibullah Küseni, Abdulgani Kutudi, Kurban Haci ve Abdulkadir Bulak ile vakfın eski yöneticisi Abdurrahim Teşna hakkında “suç delillerini yok etme, gizleme ve değiştirme” ile “tehdit” suçlamalarıyla aileler tarafından Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunuldu.

“Çocuklar evime giriyordu”

Ahmet Kader’in yargılandığı davanın ilk duruşması dün (24 Ekim) Silivri 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Tutuklu Ahmet Kader jandarma eşliğinde salona getirildi.

Duruşmaya mağdur çocukların aileleri ile avukatları, davaya müdahil olan Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’nün avukatı ile davaya İstanbul Barosu ile Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği (UCİM) adına katılma talebinde bulunan avukatlar katıldı.

Ahmet Kader, tercüman eşliğinde alınan ifadesinde suçlamaları reddetti. Mağdur çocukların aileleriyle aynı sitede oturduğunu ve çocukların gittiği etüt merkezinde çalıştığını belirten Ahmet Kader, şunları söyledi:

“Komşum olan ailelerin çocukları, sitede benim oturduğum daireye gelip sık sık girip televizyon seyrediyorlardı. Anahtarı, daire kapısının üzerinde bırakırdım. Ben evde yokken de girerlerdi. Ben çocukların gittiği medresede de tesisatçıyım.”

8 yaşındaki mağdur çocuğu suçladı: “Benim evimde kendisi porno izliyordu”

Mahkeme Başkanı’nın çocuklara pornografik içerik izletip izletmediği sorusuna Ahmet Kader, olay tarihinde 8 yaşında olan mağdur kız çocuklarından birinin pornografik film izlediğini iddia ederek şöyle cevap verdi:

“Bir gün eve geldiğimde …. televizyonda pornografik film izliyordu. Televizyonu kapattım. Ona kızdım ve bir daha yapmamasını söyledim.”

“Beni çıplak gördü”

Mahkeme Başkanı’nın soruları üzerine Ahmet Kader, kendisinden habersiz olarak daireye giren mağdur çocuklardan birinin, banyodan çıktığı esnada kendisini bir defa çıplak gördüğünü söyledi.

“Dudağından öptüm”

Ahmet Kader’e, savcılığa verdiği ifadesinde beyan ettiği şu ifadeleri soruldu:

“Bir kez ….’yı dudağından öptüm, dudağından öpmemin nedeni ise bizim geleneklerimizde çocuklar sevgi amaçlı dudaklarından öpülebilirdir ben de bu sebeple öptüm.

“Mağdurlardan … üzerimizde kıyafetlerimiz var iken bazen kucağıma sevgi göstergesi olarak oturuyordu.

“Ben mağdurların çıplak fotoğrafını çekmedim, normal şekilde fotoğraflarını ise …., …., …., çekiyordum. Kendilerine de çektiğim fotoğrafı gösterip güzel olup olmadıklarını soruyordum, güzel diyorlar ise kaydediyordum ama sonra siliyordum.”

Ahmet Kader, savcılıkta verdiği “Türkçe biliyorum, kendimi ifade edebiliyorum, tercüman talebim yoktur” diyerek başladığı ifadesi için Türkçe’yi yeterince bilmemesi nedeniyle hatalar yapmış olabileceğini iddia etti.

“Abdürrahim, kaçmamı söyledi”

Yakalanmasıyla ilgili de şunları söyledi:

“Çocukların hakkımda söylediklerini 17 Haziran günü komşum Abdurrahim Hacim’den duydum. Bana, ‘Çocukların beyanı esas alınır. Seni mahkum ederler’ dedi ve kaçmamı söyledi. Bunun üzerine Selimpaşa’daki evden ayrıldım ve çocuğumla birlikte Esenyurt’ta kendime ait eve gittim. Evde bulunabileceğim için geceleri camilerde geçirdim. Kaçak yollardan yurtdışına gidebileceğim bir yol buldum. Kişi başı 5 bin dolar istedi. O kişiler bana ‘gemi hazır’ diye haber gönderdi. Arabaya bindik ve Selimpaşa’ya getirdiler. Ertesi sabah jandarma gelip beni aldı.”

“O kişi vakıf idarecilerinden Abdürrahim Teşna”

Mağdur çocuklardan birinin babası Abdülhekim Gazi, müşteki sıfatıyla verdiği ifadesinde, Ahmet Kader’in Abdürrahim Hacim diye bahsettiği kişinin vakfın eski yöneticisi ve halen vakfı idare eden grubun önde gelenlerinden Abdürrahim Teşna olduğunu söyledi.

Abdülhekim Gazi de Uygurca tercüman eşliğinde verdiği ifadesinde şunları söyledi:

“Çocuğumun istismara uğradığını, onun annesine anlatması ve ardından eşimin de ben çalışırken beni araması üzerine öğrendik. Ben çalışıyordum, vakıf idarecileri Habibullah Küseni ile Abdürrahim Teşna’yı aradım. Onlar bana ‘Jandarmaya haber verme. Aramızda bu meseleye bir çözüm bulalım, şikayetçi olma’ dediler. Ben geldiğimde Habibullah Küseni ve Abdürrahim Teşna, sanığı kaçırmışlardı. Ben kendim Selimpaşa yolunda sanığı yakaladım ve jandarmaya teslim ettim.

Küseni ve Teşna hakkında da savcılığa şikayetçi olduk. Daha sonra bu kişiler tarafından tehdit edilmeye başladım. Oturduğumuz konut sitesini de onlar idare ediyor. Şikayetçi olduğumuz için evden atılmakla tehdit edildik.”

Mahkeme Başkanı’ndan “medrese” sorusuna: “Yargılamayla ilgisi yok”

Mağdur çocukların ve ailelerinin avukatı, sanık Ahmet Kader’in beyanları sırasında “medresede çalıştığını” söylediğini hatırlatarak, “Bu bahsettiği medrese nedir?” diye sordu. Mahkeme Başkanı, sanık avukatının medreseyle ilgili soruları üzerine “Bunun bu yargılamayla ilgisi yok. İstismar suçundan yargılama yapıyoruz” dedi.

Vakıf yöneticileri hakkındaki suç duyurusu soruşturmaya dönüşmedi

Vakıf yöneticileriyle ilgili Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusu yaptıklarını hatırlatan mağdur avukatı, şunları söyledi:

“Suç duyurumuz halen soruşturmaya dönüşmedi. Soruşturma numarası verilmedi. Duruşmadan sonra tekrar soracağız. Sanık, kendisine kaçmasını söyleyen kişinin kim olduğunu söyledi, bu konuyla ilgili suç ikrarı yaptı.”

Mahkeme vakıf yöneticileri hakkındaki suç duyurusu hakkında bilgi soracak

Mahkeme heyeti, açıkladığı ara kararda sanık Ahmet Kader’in tutukluluğuna devam edilmesine karar verdi.

Ayrıca Mahkeme, sanık Ahmet Kader’in, kendisine kaçmasını söyleyen kişiyle ilgili verdiği beyanın, vakıf yöneticileri hakkında verilen suç duyurusuyla ilgili olarak Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine ve Başsavcılık’a suç duyurusuyla ilgili bilgi talebi iletilmesine karar verdi.

Mahkeme, İstanbul Barosu ile UÇİM’in katılma taleplerini reddetti.

Mağdur aileler: “Fotoğraflarımızı çeken kişiyi vakıf yöneticileri yolladı”

Duruşmanın başlangıcında, mağdur ailelerin avukatı, duruşma salonunda izleyiciler arasında bulunan bir kişinin salondan çıkartılması talebinde bulundu.

Avukat, duruşma salonundan çıkartılması talebinde bulunduğu kişinin; davanın 19 Temmuz günü, Uygurca tercüman bulunmaması nedeniyle görülemeyen ilk celsesinde, kendisinin ve müşteki ailelerin fotoğraflarını çektiğini ve adliye polisi tarafından müdahale edilerek telefonundaki fotoğrafların silindiğini söyledi.

Mahkeme heyeti, talebi kabul etmedi. Mahkeme Başkanı, çıkartılması talebinde bulunulan kişiye “Sesini duymayacağım” dedi.

Uygur aileler, Serbestiyet’e, adının Mikail olduğunu belirttikleri kişinin, suç duyurusunda bulundukları vakıf yöneticileri tarafından gönderildiğini düşündüklerini söyledi.

- Advertisment -