Önce Avrupa’daki Kuvvet Komutanı Curtis Scaparotti, ardından Dışişleri Bakanı Tillerson Türkiye’ye geldi. Kulislerde, Amerika’nın iki ziyaret aracılığıyla Türkiye’ye şu öneride bulunduğu konuşuluyor:
“Ortadoğu’dan kaynaklanan sorunlar yüzünden birbirimize ihtiyacımız var. O yüzden Türkiye ile Amerika arasında kaybolan güven ikliminin yeniden kurulması gerekiyor.”
Nedir bu, Ortadoğu’da Türkiye ile Amerika’yı birbirine muhtaç durumda gösteren temel problem noktaları diye baktığımızda, şu iki konu başlığı ön plana çıkıyor:
(1) Suriye’de Rusya, İran ve Esad rejimi üçlüsünün dengelenmesi için, bozulan işbirliğinin yeniden canlandırılması. Siz bunu, bilinen muhalefet aparatlarının yanı sıra, dönüştürülecek IŞİD’in de Esad’a, İran’a ve Rusya’ya karşı yeniden desteklenmesi olarak okuyun.
(2) İran konusunda da (tıpkı Suriye’de olduğu gibi) işbirliğine gitmek. Şu net anlaşıldı: ABD, Türkiye’siz bir İran oyun planı kuramıyor.
Uzlaştırılamayan problem alanları
Amerika’nın Suriye önerisi, gerçekçi bir işbirliği zemini gibi durmuyor. Çünkü uzlaştırılması imkânsız problem alanları, uzlaştırılabilir problem alanlarından daha fazla.
Son MGK zirvesinin de gösterdiği üzere, Türkiye’nin Suriye’deki öncelikli tehdit algılaması PKK-PYD etrafında dönüyor. Türkiye, oradaki üç kantonun birleştirilerek bir bölgesel devlet yapılanması oluşturulmasının gerek içerdeki Kürt sosyolojisini, gerekse Türkiye’nin Ortadoğu’ya açılma kapasitesini olumsuz etkilemesinden endişe ediyor.
Amerika, Rojava’daki başat siyasi aktörü dönüştürme veya değiştirmeye yönelik bir strateji geliştirerek Türkiye’nin kaygılarını giderebilir mi? Rojava bölgesinde yedi askeri üs inşa eden ABD, kendisine kullanışlı ve güvenilir bir teritoryal bölge sunan aktörü neden değiştirsin veya elimine etsin? PYD’nin dönüştürülerek PKK etkisinden çıkartılması önerisini, Türkiye’nin olası tepkilerini yumuşatma ve geri dönüşü olmayan kazanımlar için zaman kazanma hamlesi olarak düşünsek daha iyi ederiz.
Gerçekler bu kadar acı iken, Türkiye’nin Suriye’de Amerika ile yakın işbirliğine yönelmesi ancak Türkiye’nin kaygılarının gözetilmesi ile mümkün olur. Ancak o kaygıların gözetilmesi de Amerika’nın (stratejik bir Kürt bölgesi kurmak gibi) çıkarlarına zarar veriyor.
İran hamlesi ve olası sonuçları
Türk-Amerikan ilişkilerinin daha sağlıklı bir rotaya kavuşturulması için Suriye paranteze alınıp İran konusunda işbirliği modelleri geliştirilemez mi?
Geliştirilebilir ama iki handikap var. İlk handicap, emperyal hizmetlere aracılık eden eski “kullanışlı aptal” Türkiye’ye geri dönülmüş olacak olması. O zaman şu soruyu sorma hakkımız doğar: Eğer başa dönülecekse bunca mücadele neden verildi, bunca acı neden çekildi?
İkinci handikap şu: Amerika’nın İran’a yönelik geliştireceği politikalara Türkiye’yi de dahil etmesinde bir ulusal yarar göremiyoruz. Eğer “işbirliği Amerika’nın Türkiye’ye ve Erdoğan’a vereceği zararı bitirir” şeklinde bir düşünce varsa, bu düşüncenin de reel bir karşılığı yok. ABD’nin İran’da amacına ulaştıktan sonra Türkiye’yi ve Erdoğan’ı (tıpkı Suriye’de olduğu gibi) yeniden hedef yapmayacağının garantisi nedir? Ayrıca zaten İran’a olası müdahale, Türkiye için telafisi imkansız sonuçlar doğuracak.
(1) Suriye’nin istikrarsızlaştırılması Suriye’de ne tür sonuçlar doğurduysa, İran’ın istikrarsızlaştırılması da bire bir aynı sonuçları doğurur. Ülke en az dört ayrı parçaya (Rojhilat, Azeristan, Belucistan, Parsistan) bölünür.
(2) Milyonlarca insan savaş, yıkım, açlık ve ölümden kaçmak için göç yollarına düşer. Türkiye bu göç yükünün altında ezilir, kaldırılması imkânsız bir kaos yaşar.
(3) İran’ın istikrarsızlaşması Türkiye’nin üniter yapısını geri dönüşü olmayacak şekilde tehlikeye sokar. İstikrarsız ve dörde bölünmüş bir İran’da, Rojhilat bölgesi PKK-PJAK denetimine geçer. Çünkü o bölgede daha örgütlü ve donanımlı olan güç PJAK. İran’a karşı askeri mücadele veren İran Kürdistan Demokrat Partisi (İKDP) ve Kürdistan Özgürlük Partisi (PAK) gibi diğer bileşenlerin, PJAK’a rağmen orada güç olabilmeleri, imkânsız değil ama çok zor.
Suriye’den sonra Rojhilat’ta da güç sahibi olan PKK, Barzani rejimini etkilemek, düşürmek ve dönüştürmek için çok güçlü bir psikolojik ve sosyolojik zemin kazanır. Barzani çizgisinin, milliyetçilik rüzgarını arkasına alan PKK’ye karşı etkili bir siyasi güç olarak ayakta durması zorlaşır.
Türkiye’yi etkilemek için strateji düşünen güç odakları da, üç parçanın PKK güdümü ve etkisine girmesini Türkiye için daha etkili bir dönüştürücü kart olarak değerlendirir.
Eğer Türkiye ile Amerika ilişkileri kazan-kazan şeklinde yapılandırılarak düzeltilecekse, yeni ilişki şekline evet! Ama post-kolonyal şekilde yapılandırılacaksa, yeni ilişki şekline hayır!