Ana SayfaYazarlarAhde vefa denilen şey

Ahde vefa denilen şey

Bütün stadyumlara Atatürk adı verilmişti.  Bu onu yüceltmiyordu kuşkusuz. Şimdi farklı stadyum isimleri var gündemde. Arena en çok kullanılanı oldu. Belki sizin de dikkatinizi çekmiştir. Futbol kendi alanına ‘erkekçe vuruştuklarını savlayan o savaş alanına’ geri mi dönüyor ne…

 

Şehir içi stadyumların maç günlerinde trafiği ‘felç’ ettiğine dair fikrin doğrudan bir öngörü hatta önyargı olduğunu yakında göreceğiz. Çok değil özellikle İstanbul’da Ali Sami Yen Stadyumu yerine konuşlandırılan dev yaraasaa AVM’nin açılışı bi gerçekleşsin hele. Hemen karşısındaki Mecidiyeköy Katlı Otopark’ına ve AVM’nin anlı şanlı bodrum parkına güvenenler biraz daha beklesinler; burası İstanbul! Bir futbol mabedinin yıkılmasını bu kadar iştahla istemenin başka nedenleri olmalıydı.

 

İzmir’in Alsancak’ı da aynı anlayışla beline kazmayı yedi. İzmir’in Bayraklı’dan başlayan ve yenik düşer bir gün. Damlacık’a kadar uzanan hinderlandına sahip olmak isteyen zevat futbolun 'öyküsel tapınağını’ da yıktı geçti. Dilerim kazanç hırsınız radyodan maç dinleyerek büyümüş neslin duygularına yenik düşer. Var yok dinlemez bir çocuk isteği benimkisi. Naifliği açısından ama sadece, aksiliğimden değil. Biliyorum dünyada nice stadyum yıkılıp yenilendi yeniden kurgulandı ama bizimkiler gibi ve kadar değil. Milletin yıkılan duvarlardan taş, stadyumlardan bir koltuk parçası, ağaçlardan bir yaprak kuruttuklarını gördüğümde ağlayan biriyim ben. Eşyaların ruhu olmaz ama orada o mahalde, o yerde, o yörede, stadyumda, yazlık sinemada, o ağacın altında, o sokakta biriktirdiklerimiz var. Anı demek zayıf kılar hissiyatımı.

 

Dönelim başa; Atatürk adının her sokak ve meydana verilmesine de karşıyım. İlle de kurucunun değerini göstermek/yaşatmak mı istiyorsunuz Kurtuluş Savaşı’nın sembol kentinde bir tek stadyuma verin adını orası evet kutsalımız olsun. Asıl yücelticilik budur. Asıl değer vermek/bilmek budur. Başka hiçbir coğrafyayı, alanı, meydanı, sokağı örnek vermiyorum. El tarağıyla gelin başı tarayanlardan değilim. Memleket topraklarında ki ahde vefa duygusunu önemsiyorum. 'Kurucunun' adını çoğaltarak değerini artırdıklarını düşünenler büyük yanılgı içindeler.

 

Stadyumların adı ne olsun peki? Dediğinizi duyar gibiyim. Kentlerin Kurtuluş Günleri geliyor aklıma. ’19 Mayıs’ ’18 Mart’ 29 Ekim’ gibi… Peki kent isimleri? E tabii ki. Atatürk Olimpiyat Stadı kimin severek ve ulvi duygularla hatırlayacağı bir isim olabilir ki? Ve ama Vodafon Arena da değil… Ülker Fenerbahçe Arena da değil. Ve ama Karşıyaka Arena da değil. Ne savaş meraklısı milletmişiz. İstanbul Stadyumu. İzmir Stadyumu… Nasıl güzel değil mi? Sponsorların adı ahde vefanın önüne geçti. Kim ne derse desin. Kurucuların adı sponsorlardan sonra geliyor stadyumlarda. Ali Sami Yen de kenardır artık Dolmabahçe de öyle ve Alsancak da… İslam Çupi; bizden Cağaloğlu’ndaki gazeteciliği bekleyenler ölümlerini beklesinler!!’ demişti. Her şey elbette ki değişecekti.

 

Memleket bir silikon vadisine dönmemişken-tv ler ve cep telefonları topu gırtlağımıza kadar sokmamışken- stadyum kapılarına dayanmış bir milletin ahvadıyım ben. Elektrik direklerine tırmanarak da maç izledim, iki adam boyu tel örgülerden hoplayıp zıplayıp atlarken yanımı yöremi kanatarak da…

 

Kanım akmış olabilir, yaralanmış berelenmiş de olabilirim. İsim takıntım yok ama bu kadar müşteri muamelesi görmek içimi kanatıyor şimdilerde.

 

- Advertisment -
Önceki İçerik
Sonraki İçerik