Ana SayfaYazarlar‘Ahlaksız’ ahlakçılar…

‘Ahlaksız’ ahlakçılar…

İki dakika süren bir yolculuktu. Ayrılıkçeşmesi’nden bindiğim metroyla Kadıköy’e gidiyordum. En arkadaki vagondaydım. “Sizin babanız yaşındayım, utanmıyor musunuz ?” diye bir ses duyunca herkes gibi o yöne baktım. İki metre önümde orta yaşlı bir adam, önünde oturan üç genç kıza fırça atıyordu. Kızlardan biri özü dileyerek adama yer vermek istedi, adam gösterilen yere oturma yerine sesini daha da yükselterek gençlere fırça atmaya devam etti: “Oturmanıza dikkat etmiyorsunuz, ayak ayak  üstüne atılarak oturulmaz. Saygısızsınız. Şimdiki gençler hep böyle… Sizde değil size terbiye veren ailenizde kabahat…” deyince, o ana kadar herkes gibi tartışmayı sessizce izleyen ben, dayanamayıp patladım. “ Sana ne! Sen mi vereceksin onların terbiyesini” diye bağırdım. Adamın gençlere hakaretini dinleyen vagondakiler dolmuş olacaklar ki, “ Sana ne, yaptığın çok ayıp” diye adama yüklenmeye başladılar.  Adam gösterilen tepki üzerine eveleyip gevelemeye başladı. Yüksek perdeden hakaret eden adam gitti bir anda… İnsanların tepkisi üzerine gençlerden biri , “ Hiçbir şey yapmadığımız halde, bize hakaret ettin. Yaşına hürmeten sustuk, güvenliği çağırıp senden şikayetçi olacağız…” dedi.  Tartışmalar devam ederken yürüdüm gittim…

 

Son dönemde toplum içinde yaşama ahlakından ve becerisinden yoksun ‘ahlakçılar’ türedi. Belki de bu ‘ahlakçılar’ hep vardı, teknoloji sayesinde her insan aynı zamanda bir haber kaynağı olduğu için daha görünür oldular. Pendik’te, minibüste şort giydiği için üniversite öğrencisini önce sözle taciz eden sonra da tokatlayan Ercan Kızılateş ahlak zabıtalığına soyundu. Delikanlı ya; yarı cüssesine sahip birini tokatla terbiye ederek ne kadar ahlaklı olduğunu cümle aleme gösterdi!

 

Toplu taşıma aracında ‘Ramazan’ günü şortla binen genç kızı, tokatla terbiye etmeye kalkan Ercan’ın babası da oğluyla gurur duymuş olacak ki suçu üniversite öğrencisine attı. Oğlunun ne kadar ‘ahlaklı’ olduğunu gururla anlatan babaya göre şort giyen kızın annesi ve babası kızına terbiye vermemiş. “Nasıl izin veriyorlar öyle giyinmesine” diyor baba Halil Kızılateş. Hem oğlu oruçluymuş o gün… Oruç tutmanın sadece aç ve susuz kalmak olmadığını, nefsi terbiye etmek olduğunu öğretmemiş belli ki. Öğretmediği gibi, şort giyen kızın ailesine de ahlak dersi vermeye kalkıyor!

 

Vergi kaçırmak suçundan 3 yıl 9 ay kesinleşmiş hapis cezası alan ve bunun dışında dolandırıcılık gibi birçok suçtan poliste kaydı olan ‘ahlaklı’ bir evlat yetiştiren baba oğluyla ne kadar gurur duysa azdır. Öyle ya literatürde, “Devletin malı deniz, yemeyen domuz” gibi sözümüz bile var. Oğlu da ‘domuz’ olmamak için vergi kaçırmış çok mu? Bunun karşılığında minibüse şort giyip binen kıza, dayak atarak ‘sosyal ahlakçılık’ görevini yerine getiriyor. Fena mı?

 

Dikkat ettim bu ‘ahlakçıların’ ortak özelliği çok çabuk tahrik oluyorlar. Kadın kot giydi, kısa giydi, uzun giydi, bol giydi, tahrik oluyorlar. Sürekli bir tahrik olma hali var. Aslına bakacak olursak kadının ne giydiğinin pek bir önemi yok, kadın olmaları başlıca tahrik nedeni. Beyin sadece bu şekilde çalışıyor belli ki…  

 

Haziran ayı başında YeniŞafak Gazetesi Yazarı Fatma Barbarosoğlu, ‘Toplumsal çürümeyi başlatan ahlaksızlar değil ahlakçılardır!’ başlıklı bir yazı kaleme aldı. Düşüncelerine ve yazılarına çok kıymet verdiğim yazarlardan olan Fatma Hanım yazısının bir bölümünde şöyle diyor; “Çürümeyi hızlandıran süreç, kişinin bütün iyilikleri kendisi için pay edip başkalarının başına gelen belaya sevinmesi ile başlar. Çürüme, “kötü" olanı seyredip/seyirci kalıp “Aman da ne kötü şeyler oluyor cemiyette" şikayetini diline dolamak ile başlar.”  Kadıköy-Kartal minibüsünde tanık olduğu bir konuşmadan yola çıkarak yazdığı yazı tekrar tekrar okunmalı. Hatta bana göre okullarda ders olarak  verilmeli.

 http://www.yenisafak.com/yazarlar/fatmabarbarosoglu/toplumsal-curumeyi-baslatan-ahlaksizlar-degil-ahlakcilardir-2038267

 

Hep düşünmüşümdür; bir insan neden kendisine yönelik nezaketsizlik ve terbiyesizlik olmadığı halde  başkalarını terbiye etmeye kalkar ve karşısındakini ‘ahlaki’ değerleriyle yargılar. Bunu, toplumda yüksek perdeden dile getirir. Bu içinde yaşadığı ahlaksızlıktan kaynaklanan çürümüşlükten olmasın.

 

Bu arada iftardı, sahurdu derken Ramazan da gelip geçti. İki gün sonra bayram… Sosyal sorumluluk duyarlılığımızla olmayan aklımızdan biraz verelim. Bayılırız ya; akıl vermeye. Otoyollarda hızdan, tepside yapılmış ev baklavalarından uzak duralım. Duramıyorsanız, fazla baklavaları bana gönderin. Kendimle birlikte yakın çevremi de feda ederim yeme konusunda. Bilinsin istedim… İyi bayramlar, sevgiyle kucaklaşmalar.   

 

- Advertisment -