Ana SayfaYazarlarAlmanya’nın Karavana Sam’i: AfD

Almanya’nın Karavana Sam’i: AfD

 

Almanya İçin Alternatif Partisi (AfD) 5. Parti Kurultayını hafta sonu Stuttgart’ta gerçekleştirdi. Delegelerin oylamasıyla kabul edilen parti programı karşıtlıklar üzerine kurulu. Parti Alman Anayasasıyla uyumsuz olarak gördüğü İslam’a karşı. Parti Başkanı Frauke Petry minarelerin yasaklanmasını istiyor. Ezan, burka, helal kesim, mülteciler, göç ve Euro da AfD’nin karşıtlığından nasibini almış durumda.

 

Bu karşıtlıkların da gösterdiği gibi partinin “öteki”ne yaklaşımı psikoz bir tutum üzerine kurulu. Her gün okulda, sokakta, iş yerinde Müslümanlarla o ya da bu şekilde karşılaşıp İslam’ın Almanya’da yeri olmadığını söylemek ya da Hollanda’da oturup Almanya’ya çalışmaya gidenlerin bulunduğu bir çağda sınırların kapatılmasını istemek bu hastalıklı takıntının göstergelerinden.

 

Öte yandan İslam karşıtlığı artık AfD’nin parti programında. Parti delegeleri kurultayda “İslam’da mevcut aydınlanma çabalarını (?) desteklememe” konusunda bile uzlaştı. AfD’nin Sachsen-Anhalt eyalet milletvekili Hans-Thomas Tillschneider’in “Eğer Batı’nın İslamlaşmasına karşıysak, İslam’ın Batılılaşmasına da taraf olamayız.” şeklindeki sözleri delegelerden alkış topladı. Kurultayda “Almanya’da bir bütün olarak İslam’a değil, sadece siyasi İslam’a yer olmadığı” önerisi yuhalamalar eşliğinde reddedildi. Bu yönüyle AfD, Almanya’daki merkez sağın Müslümanları asimile etme ve İslam’ı reforme etme gibi anlamsız çabalarını bir adım ileriye taşıyarak Müslümanlara yönelik bütün yaklaşımını nefret, inkâr ve yok sayma üzerinden kurgulamış oldu.

 

Merkez sağın iktidarda yumuşamak zorunda kalan dilinden ya da iyi polis/kötü polis oyunlarından farklı olarak AfD İslam düşmanlığını açıkça dile getiriyor ve –daha da korkuncu- bu dilin karşılık bulduğu insan sayısı artıyor. AfD başarısını, İslam karşıtı Pegida hareketini relative eden siyasilerle senelerdir Müslüman karşıtı ırkçılığı satır aralarında besleyen medya kuruluşlarına borçlu.

 

AfD neden Türkiye’nin (de) sorunu

 

Emnid Araştırma Enstitüsüne göre AfD’nin oy oranı kurultay haftasında yüzde 13’e yükseldi. Bu durumda AfD Almanya’da CDU/CSU ve SPD’nin ardından en fazla seçmene sahip üçüncü parti.

 

Almanya mülteci krizinin de etkisiyle sağa kayarken Türkiye kamuoyunun Almanya’da yükselen aşırı sağa karşı ilgisizliğini anlamak güç. Haber ajansları konuya ilgisiz, Türkiye’deki köşe yazarları aşırı sağı bahse değer bulmuyorlar. “Aşırı sağ” fenomenine yönelik var olan az sayıdaki değerlendirme ise Türkiye’deki “Batı eleştirisi” trendine kurban gidiyor. Böylece Avrupa’da yükselen aşırı sağ, medeniyetler çatışması tezinin Türkiye’deki fanları tarafından “ırkçı Avrupa” genellemeleri için argüman sunmaktan ileriye gidemiyor.

 

Oysa Almanya’da yükselen sağın Türkiye’nin AB üyelik sürecine etkisi büyük. Avrupa’daki diğer sağ popülist partiler gibi AfD de Türkiye’nin AB üyelik müzakerelerinin sona erdirilmesi gerektiğini, “AB’nin coğrafi, kültürel ve tarihsel sınırları içerisinde” Türkiye’ye yer olmadığını savunuyor. Avrupa kamuoyunda sağ eğilimlere teveccühün artması demek Türkiye’nin AB üyeliği önündeki engellerin de çoğalması demek. 

 

Sağ popülistler “göçmenler-Müslümanlar-Türkler” gibi homojen saydıkları grupların ötesine geçip bir devlet olarak Türkiye’yi de düşman listesine ekliyorlar. Türkiye’deki devlet adamlarıyla görüşen Türkiye kökenli siyasetçilere yönelik kullanılan linç dili, Türkiye kökenlilerin derneklerinin kriminalize edilmesi, Türkiye’nin Avrupa değerlerine bir kontrast olarak görülmesi bu tutumun en bariz örnekleri arasında.

 

Bütün bunların yanında Almanya’da sağ popülizmin geleceği sadece ülkedeki azınlıkları değil, aynı zamanda Türkiye’yi de endişelendirmeli. Zira AfD’nin “Asimile olmuş Müslümanlarla bir derdimiz yok” demesi ve böylece azınlıkları asimile olması gereken varlıklar olarak görmesi Almanya’da 2 milyon vatandaşı bulunan Türkiye açısından ciddi bir sorun. Türkiye, imamları, İslam din dersleri, camileri ve başörtüleri siyasi propogandalara yem olurken kültürel kimliklerini koruma mücadelesi veren vatandaşlarını aşırı sağın pençesinden korumak zorunda.

 

AfD Almanya’nın siyasi sahnesine Karavana Sam olarak hızlı bir giriş yaptı. Akılsız çıkışları, agresif hareketleri ve uzlaşmadan yoksun tutumuyla kimse Sam’den korkmuyor. Ama Sam’in beceriksiz olması, namlusundan rastgele çıkacak kurşunların birilerine zarar vermeyeceği anlamına da gelmiyor. 

- Advertisment -