7 Haziran'da tek parti hükümeti çıkmayınca, erken seçime karşı olanlar veya karşı görünmek isteyenler "birkaç ayda seçmenin kanaati neden değişsin" diyorlardı.
Seçmenin kanaatinin, parti tercihinin değil beş ayda, çok daha kısa sürelerde değiştiğinin örnekleri bizde de dünyada da bayağı çoktur.
Yine erken seçime karşı çıkılırken, "seçmen koalisyon istedi onun talebini yerine getirmemiz gerekir" diye bir varsayım daha tekrarlandı bol miktarda.
Seçmenin neden koalisyon istediğinin açıklamak mümkün değil. Böyle bir "talimat" ancak, her hanede seçmenlerin yarısı bir partiye diğer yarısı da diğer partiye oy verirlerse ortaya çıkar. Böyle bir durum olmadığına göre de seçmenin koalisyon talebi ancak kafalarda var olan bir varsayımdan ibarettir.
Yine erken seçime karşı kanıt getirmeye çalışanlar bir de "Üst üste seçimlerden halk yoruldu" dediler yine defalarca.
Oy kullanmak yorucu bir işlem değil, ama seçim kampanyası süresince halkı yormak da siyasilerin bir sorunu.
Seçimden bu yana, yani iki ayda çok şey değişti ve bu değişikliklerin hepsi seçmenin oy vercihini gözden geçirmesine yol açabilecek değişiklikler.
Birincisi, bütün siyasi partiler ülkeyi koalisyon hükümetiyle yönetmeye hiç istekli olmadıklarını ayan beyan gösterdiler. Bunun seçmen açısından bir karşılığının olmaması mümkün değil.
Çözüm sericinde bir kurulup bir kalkan masanın bu kez yine kaldırılmış görünmesinin de halkın tercihlerinde fazlasıyla etki yapacak bir durumdur.
Muhafazakar seçmen savaşı yürüten Ak Parti'ye destek sağlamak için oy tercihini değiştirebilir, ama başka bir seçmen kesimi de bundan hoşlanmadığını ortaya koyacaktır.
Seçmen eğilimlerinin yönleri ve ağırlıkları üzerine düşünürken de erken bir sonuca varmak mümkün görünüyor. Kasım ayında yapılacak bir erken seçimde, oylarında anlamlı değişiklik olması ihtimali olan iki parti vardır, Ak Parti ve HDP.
Ağustosun ilk haftasında, erken seçim üzerine yapılabilecek analizler bu kadar ama bu kadarı da hiç az değil.