11 Şubat bu temalı, uluslararası bir gün. Üç gün sonra gelecek olan sevgililer günüyle aşık atamayacak olsa da, aşki anma ve sevgiliye harcamaya on basan bir gün.Toplumsal cinsiyet eşitliğinin önemi büyük, elbet anlayana …
Kadınların, kız çocuklarının bilim yeteneğinin erken farkedilip, önlerine dünyanın serilmesinin önemi, daha da büyük…
Hedefe ulaşılması, bilimsel hayallerin gerçekleşmesi açısından her ikisinin önemi, birbirinden çok. 14 Ülkenin araştırmasına göre, kız çocukların bilim dalında lisans ve lisans üstü, doktora diploması alma olasılığı (sırayla) % 18, 8 ve 2 …Erkek öğrencilerde oran % 37, 18 ve 6…Sayılar yalan söylemez..Görüldüğü gibi eşitlik şimdilik hayal…
BM Genel kurulu 2015’te aldığı kararla: 11 Şubat’ı Bilimde Kadınlar ve Kız Çocukları Uluslararası Günü ilan etti. Amaç, kadınların, kızların bilim dünyasına erkeklerle eşit koşullarda ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin güçlenmesi amacıyla, bütün güçleriyle/tam zamanlı, kısıtlanmasız katılımının sağlanmasıydı.
BM.in bu önemli günü 2018 değerlendirme teması, Barış ve Kalkınma için Bilimde Eşitlik .Ülkemizde kadınların ve kız çocuklarının bilimde daha fazla yer alması yönünde proje gündemde.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, LİMAK Vakfı ve UNDP Türkiye tarafından uygulanan ve Türkiye’de kadınların mühendislik alanına yönelimin özendirilip arttırılması, daha çok kadın mühendisin yönetimde yer alması amacıyla “Türkiye’nin Mühendis Kızları” projesi 2016’da üniversitelerde uygulanmaya başladı.
Bu proje kapsamında, geçtiğimiz yıl “Türkiye’nin Mühendis Kızları Lise Programı” pilot uygulaması Hatay’da başlatıldı.Toplumsal cinsiyet eşitliğinin meslekler cinsiyetsiz kılınarak/öyle ele alınarak sağlanması için, okulların, öğrencilerle ailelerin konu hakkında bilinçlendirilmesi, toplumsal cinsiyet yönündeki donmuş/eskimiş/ çağla uyumsuz kalıpların kırılmasının hedeflendiği programın zamana yayılarak, konumunun güçlendirilip korunması ana hedef. Önyargıların silinmesi de…
Bu önemli/anlamlı uluslararası günün üçüncüsü değerlendirilir/gündemde öne çıkarılarak kutlanırken, BM Genel kurulunda genç bilimcimiz Canan Dağdeviren konuştu.
Kendi bilim serüveninde/yolculuğunda en büyük destek ve ışığın Atatürk olduğunun altını çizdi, onun ‘bir gün sözlerim bilime ters düşecek olursa, siz bilimi yeğleyin’ demesini hayatının vazgeçilmez kılavuzu, öğüdü edindiğini söyledi.Gençlerle çocuklara bilimi sevdirmek için ülkesine her fırsatta geldiğini, sosyal medya aracılığıyla onlarla ilişkisini diri tuttuğunu anlattı.
Dağdeviren yüzakımız olsa da, diğer kadınlar ve kız çocuklarının bilim yolculuğu düşünüldüğünde, ülkemiz kadın ve kız çocuklarının bilimde hakedilen, özlenen, olması gereken yere gelemediklerini biliyoruz.
Peki dünya pek mi farklı? Nobel’e bakalım…570 erkeğin yanında Nobel tarihinde yalnız 17 kadının adı var.İlk akla gelen Marie Curie, erkek dünyasındaki ve Nobel’deki çekisini biliyoruz. Son veriler araştırmacı dünya kadınlarının, araştırmacı bütün bilim insanları arasındaki payının 1/3’inden az olduğu yönünde.
Çağımızda kadınlar üniversite eğitimi alıyor almasına, sayıları her gün artarak ve kararlı biçimde bilim yolunda olsalar da, hatta üniversite bitiren öğrenci sayısında yarıdan çok sayıya ulaşmış olsalar da, bilim, mühendislik, matematik, teknoloji eğitimi olan STEM özelinde gerçek değişiyor, STEM alanlarında kızların varlığı üçte birlerde…
Lisans, yüksek lisans, doktora, araştırmacılığı kesintisiz sürdürebilmek dendiğinde, dünya araştırmacılarının sayısının 1/3 ine bile ulaşamadığı görülüyormuş, kadınların, kızların. Elbet bu gerçek ülkelere, kıt’alara, çağlara, gelişmişlik ve kültür düzeyine göre değişebilir.
Sayın H.Karahan (Y.Şafak’taki köşe yazısında) “ yüksek oranda araştırmacı kadın bulunan Güneydoğu Avrupa ve Orta Asya dünyaya fark atarken, Asya’nın güney kesimleri genel itibarıyla her konuda dökülüyor” derken, haksız mı?
Yine aynı yazıda “fen bilimleri, teknoloji, tıp’ta, kadın araştırmacıların ağırlıkta olduğu ülkelerden Kazakistan, Azerbaycan, Romanya, Ukrayna, Brezilya göz doldururken, ülkemiz ve Ab, nispeten orta düzeyde, Suudi Arabistan, Japonya, Kore, Senegal gibi çok sayıda ülke ise daha düşük oranlarda geziniyor’ derken, bir gerçeğin altını çizerken, haksız mı?
Nedenler çok…Erkek kadın arasındaki büyük uçurum dünden bugüne oluşmadı.Ekonomik gelişim/gerilik, ayrımcılıklar, kızlara kadınlara karşı önyargılı olmaktan tutun, kültürel bakışa yahut bakmayışa kadar, farklı neden sözkonusu…
Dünyamızın yanlışlardan arınıp, kadın bilimcilerin hakkını değerlendirmesi, teslim etmesi, genç yetenekleri özendirerek, onları güçlendirmesi, kendine çekmesi gerek. Bu gün, sayısalıyla, düzeltilemeyeniyle, gerçekleri, gereksinimleri yüksek sesle dünyanın yüzüne karşı dile getirmek, kadınları , kız öğrencileri bilim dünyasına özendirmek, çekmek için her yıl kutlanan bir gün, güçlü nüfus, güçlü kadınlar kızlar, güçlü yarınlar ve yıkılmaz bir ekonomi demek. Bu da doğru yönlendirme, dört başı mamur eğitimle, etkin kamuoyu ve bilinçli aileler, öğrenciler, eğitmenlerle sözkonusu olabilir.
Geleceğimizin ve kadınlarla kızlarımızın bilimde ağırlıklı yer almaları, onların güçlenerek, ziyan edilmeyerek, STEM’in tüm dallarına özendirilerek, önlerine, hem ülke hem dünya bazında bütün olanakların serilmesiyle mümkün…