Ana SayfaGÜNÜN YAZILARIBrüksel’in büyük derdi: Doğuda-batıda otoriter-muhafazakâr kardeşliği

Brüksel’in büyük derdi: Doğuda-batıda otoriter-muhafazakâr kardeşliği

Batı Avrupa’da yaygınlaşan göçmen karşıtı, kadın hakları karşıtı, LGBT karşıtı sağ partiler, Doğu Avrupa’daki otoriter rejimlerle kader ortaklığını güçlendiriyor. Doğuda güçlenen otoriterleşmeyle, batıda kendini hissettiren göçmen düşmanı milliyetçi-sağcı dalganın ittifakı... Brüksel’in bu yeni durumla nasıl baş edeceği merak konusu.

Türkiye’nin Yunanistan sınırını açmasıyla birlikte, büyük bir kriz yaşanmıştı. Şu günlerde de Almanya-Polonya sınırında, binlerce mülteci, sıfır dereceye yaklaşan hava koşullarında, hayatta kalma mücadelesi veriyor. Bu kez mültecileri harekete geçiren, Belarus lideri Lukaşenko.

Mültecilerin içinde Irak Kürtleri, Yemenliler, Suriyeliler ve değişik ülkelerden çocuklu aileler var. Doğu Avrupa’dan, Belarus-Polonya rotası üzerinden Almanya’ya girip iltica başvurusunda bulunan kişilerin sayısı, yılın başından bu yana, 3800’e ulaşmış durumda. Tabii  şu an sınırda çaresiz ve geleceği belirsiz durumda olan insan kitlesi, bundan çok daha kalabalık.

İngiltere, Polonya-Belarus sınırına askeri personel gönderdi - 12.11.2021,  Sputnik Türkiye

Nato sınırda

Avrupa ve NATO, Polonya-Belarus sınırını izliyor. Bu sınıra (AB’den yeni ayrılmış olan) İngiltere bile asker göndermiş durumda. Son olarak, AB, mültecileri bir şantaj unsuru olarak kullanan Belarus’a yönelik yaptırımları şiddetlendirme kararı aldı. Örneğin Belarus Havayolları’nın uçuş rotaları sınırlandırılıyor. AB’nin parçası olmayan Norveç de yaptırımlara katılacağını açıkladı.

İngiltere faktörü

Polonya Savunma Bakanı Mariusz Blaszczak, Polonya ile İngiltere arasındaki bağların güçlenmesinden hoşnut.  Almanya İçişleri Bakanı Seehofer ise yaşanan krizin merkezinin Rusya olduğunu düşünüyor. Polonya’daki siyasetçiler de  Putin’in desteklediği Belarus lideri Lukaşenko’yu suçluyorlar.

Polonya, 82 yıl sonra, yeniden Almanya ile Rusya’nın markajında. Milliyetçi bağımsızlıkçılar ile AB taraftarları arasında sıkışan ve aşırı göçmen akınıyla yüz yüze gelen Polonya’da ilginç gösteriler gerçekleşiyor.

İç siyaset polemikleri

Barbara Kurdej–Szatan wyzywa w sieci funkcjonariuszy Straży Granicznej od  "morderców" - tvp.info
Barbara Kurdej-Szatan

Polonya’nın iç siyaset gerilimleri de dikkat çekici boyutlarda: İktidar medyası, muhalefeti Belarus lideri Lukaşenko’yla işbirliği yapmakla ve mültecilerin tarafını tutmakla suçluyor. Politik bir kişiliği olmayan ve daha çok eğlence programlarından tanınan genç aktris ve sunucu Barbara Kurdej-Szatan, sınır polislerini eleştirdiği için, okların hedefinde.

Arada sıkışan Polonya

Polonya milliyetçileri şu günlerde hem Almanya’dan hem de Rusya’dan rahatsız bir ruh hali içindeler. Başbakan yardımcısı Kaczynski, Polonya’nın Avrupa Birliği’nde hiyerarşinin alt basamaklarına yerleştirilmek istendiğinden yakınıyor. AB ise Polonya’da iktidarda olan Hukuk ve Adalet Partisi’ni (yani Kaczynski’nin partisini) yargıyı siyasallaştırmakla suçluyor.

Biraz geçmişe gidelim: II. Dünya Savaşı, 1939 yılında, Almanya’nın Polonya’yı işgaliyle başlamıştı. Savaş bittiğinde, Polonya Rus hegemonyası altına girmişti.  Kader, Polonya’yı mülteci krizinde yeniden Almanya ve Rusya arasında sıkıştırdı. Alman tarihinin en büyük utanç sayfası olan Auschwitz’in şu an Polonya topraklarında olması da tarihin ayrı bir ironisi. Şimdi, 82 yıl sonra, tam olarak aynı coğrafyada, Polonya’nın hem batı hem doğu sınırında askeri birlikler görüyoruz. Bu kez askeri birliklerin varlık nedeni mülteciler.

Sovyet geçmişi

Daha yakın geçmişe bakarsak: Sovyetler’in dağılmasıyla, Avrupa Birliği üyesi olan Doğu Avrupa ülkelerinin büyük kısmı hızlı bir liberalleşmenin ardından adım adım sağ liderler sultasına girdiler. Doğu Avrupa (özellikle de Polonya) altyapı, binalar, şehirler, yeme-içme kültürü, turizm gibi konularda Batı Avrupa’ya giderek daha fazla benzemekle birlikte, ideolojik olarak, AB’nin ana akım değerlerinden uzaklaşıyor. Polonya’nın bir diğer çelişkisi de, kilisenin ve dinin gündelik yaşamdaki ağırlığı bir miktar zayıflarken, Hıristiyanlığın ideolojik açıdan tam tersine güç kazanıyor olması. Brüksel ile Doğu Avrupalı liderler arasındaki sürtüşmeler bitmiyor. Polonya hükümeti, Avrupa’daki sağcı ve milliyetçi partilerle dayanışma yaratmak amacıyla harekete geçmiş durumda.

AB içinde sağcı cephe

Avrupa siyasetinde korkutan yakınlaşma: Türkiye de gündemlerinde

Polonya başbakan yardımcısı Kaczynski; birkaç gün önce, Kuzey İtalyalı sağcı lider Salvini, Macaristan Başbakanı Orban ve AB’deki diğer sağcı liderleri Polonya’ya davet etti. Polonya, “AB’nin sınırlarını koruma” amacıyla bu siyasetçilerle işbirliği yapmak istediğini söylüyor. Polonya’nın, Almanya, Fransa gibi AB’nin ana omurgasını oluşturan iki ülkeden çok İtalya, Macaristan gibi ülkelerden destek beklemesi, bir ideolojik tercihi ortaya koyuyor. İtalyan Lega Partili Salvini, Macaristan Başbakanı Orban, aşırı sağcı İspanyol Vox Partisi’nin başkanı Abascal ve ayrıca “İtalya’nın Kardeşleri” hareketinden Giorgia Meloni de Polonya’da bir araya gelecekler. Twitter’da, İspanyol Vox hareketi, Polonya’yı, “Avrupa’nın sınırlarını organize mülteci akınına karşı koruyarak Avrupa’ya büyük bir ders verdiği” için tebrik etti.

Polonya’nın girişimleri, alternatif bir Avrupa arayışı, Avrupa içinde bir “sağ kanat”, bir “alternatif kanat” oluşturma çabası olarak görülebilir. Brüksel’de şu an baskın olan küreselci eğilime karşı, alternatif bir arayış bu… Bu girişim ilk olarak 2021 Temmuz’unda toplanmış, 15 Avrupalı sağ kanat parti temsilcisi ortak bir bildiri imzalamıştı. Bildiri, “Avrupa  Birliği’nde reform yapma” iddiasındaydı. Bunu takiben, Polonya başbakanı ile Le Pen buluşmuştu.

Avrupa için yeni dönem

Tabii yaşanan ayrışmanın LGBT, kürtaj, kadın hakları gibi boyutları da var. Sağ kanat, “biz AB’nin içindeyiz, ancak AB’nin kriterlerini ve kültürünü değiştirmek istiyoruz” gibi bir tavır içinde… Bu, Avrupa açısından yeni bir durum. AB’yi, siyasi ve kültürel standartlarıyla dünyada ileri demokrasiyi temsil etme iddiası olan bir topluluk olarak düşünmeye alışkındık. Ancak artık farklı bir dönemdeyiz. Polonya devlet televizyonunda kürtaj yanlılarını hedef gösteren fantastik teoriler üretilebiliyor.

Batı Avrupa’da yaygınlaşan göçmen karşıtı, kadın hakları karşıtı, LGBT karşıtı sağ partiler, giderek Doğu Avrupa’daki otoriter rejimlerle kader ortaklığı yapıyorlar. Doğuda güçlenen otoriterleşmeyle, batıda kendini hissettiren göçmen düşmanı milliyetçi-sağcı dalganın ittifakı… Brüksel’in bu yeni durumla nasıl baş edebileceği merak konusu.

Rusya ve otoriter rejimler

Bu yeni dalganın başını çeken Polonya, Macaristan gibi ülkeler, daha önce, Sovyet hegemonyası altındaydı. Bu nedenle geçmişten gelen bir Rusya karşıtlığından da söz etmek mümkün. Avrupa’nın sağ kanadını oluşturan Doğu Avrupalı siyasetçilerin önemli kısmının Rusya konusunda rezervleri var. Özellikle Polonya’daki iktidar partisinde, Rusya karşıtı eğilim belirgin. Zaten çok uzun süreden beri Polonya’nın dış politikasının Rusya’ya güvensizlik temelinde geliştiği ve bunun Polonya’yı ABD’ye yaklaştırdığı sır değil.

Avusturya’daki kısıtlamalar

Şimdi Polonya’dan güneye inelim:  Avusturya’da aşısızlar için getirilen sokağa çıkma kısıtlamaları, başka bağlamda bir otoriterleşme tartışmasına neden oluyor. Avusturya’da büyük bir kafa karışıklığı var. Aşısızların hangi mekânlara girip hangi mekânlara giremeyeceklerine, neyi ne zaman yapabileceklerine dair uzun bir liste söz konusu.

İsviçre’nin Cenevre şehrindeki bir seks kulübüyse, farklı bir yaklaşım ortaya koyarak, son 3 gün içinde aşı olduğunu belgeyenlere ücretsiz oral seks hizmeti verileceğini açıkladı. Hollanda’da ise muhafazakâr partinin sokağa çıkma kısıtlamalarına karşı bir tavır sergilediğine dikkat çekiliyor.

Güneyde şarap krizi

Hırvat mutfağı: ulusal yemekler, yiyecek fiyatları 2018 > Seyahat

Avusturya ve İsviçre’den daha güneye inersek: İtalya ile Hırvatistan arasında, son günlerde, şarap krizi patlak vermiş durumda. Hırvatistan, Prošek diye bir köpüklü şarap çıkarttı. İtalyanlar, Hırvatların İtalyan Prosecco markasını taklit ettiğini iddia ederek, Prošek markasını iptal ettirmeye çalışıyorlar. Avrupa’nın kuzeydoğusunda mülteciler ölüm-kalım kavgası verirken, Güney Avrupa da köpüklü şarap kavgasında.

- Advertisment -