“Erken seçim olmayacak, seçimlerin tarihi Haziran 2023” diyen iktidar; bu ekonomik ortamda uygun koşulları bulmadan seçime gitmez… Bir seçim durumunda aday da belli… Muhalefetin kimi aday göstereceği meselesi, iyice öne çıkmış durumda. Ortalıkta aday olma ihtimali bulunan üç isim şimdilik söz konusu. Kılıçdaroğlu, İmamoğlu ve Yavaş. CHP lideri Kılıçdaroğlu, iki belediye başkanının da görevleri başında kalacaklarını söyleyerek, onların adaylığından yana olmadığını ifade etti. Buna karşın, İYİ Parti’den gelen mesajlar, “İmamoğlu olsun” şeklinde yorumlanıyor. Belirsizliklerin egemen olduğu bir dönemden geçiyoruz. Kaotik ve nasıl sonuçlanacağını kestiremediğimiz bir zaman aralığındayız.
Riskler ve fırsatlar
Böyle durumlarda sakin olmak, paniğe kapılmamak ve en önemlisi de seçmen kitlesinin çoğunluğunun doğru tercihler yapabileceği gerçeğine güvenmek önemlidir. Muhalefet üzerine yapılan bazı yorumları anlamakta zorlanıyorum. Mesela şöyle yorumlar yapılıyor: “Muhalefet şöyle şöyle yapmazsa seçimi kazansalar bile ‘devlet’ onları ele geçirir ve bir şey değişmez…” Çok farklı siyasi geleneklerden gelen partilerden söz ediyoruz.
Bu partilerin çoğu zaten merkezi devlet çizgisinin içinde veya çeperinde olan partiler. Devlet, değişik güçlerin bileşkesinden oluşan, toplumsal birikime bağlı olarak demokrasiye yaklaşan ya da uzaklaşan bir yapıdır. Dolayısıyla bu partiler de devlete yabancı değiller. Muhalefet partilerinin hepsinin görünen önceliği demokrasi, adalet ve parlamenter sisteme dönüş.
Aslında bu hedeflerin hepsi devleti değiştirmeye ve demokratikleşmeye yönelik. Devlet sabit bir yapı değil. Sürekli gelişmelerden etkilenen bir yapı. Eskiden devletin omurgası orduydu. Siyasi partiler, yargı, bürokrasi geçmişte iktidarı orduyla paylaşırdı. Ordu hâlâ da önemli bir devlet gücü.
Muhalefetin çok parçalı yapısı birçok zorluğa sebep olsa da bu yapının olumlu tarafları da var. Parlamenter rejimi demokratik ayaklar üzerine kurabilirler. Taraflar birbirlerinin varlığını kabul temelinde hareket etmek gerektiğini görüyor. Birbirlerinin duyarlıklarını dikkate alarak ilerliyorlar. İktidara da ancak bu yolla gelebilirler. ‘Devlet’, onları ne kadar değiştirebilir, onlar ‘devlet’i ne kadar düzene sokabilir?