doğarken, her birimiz,
hakikatin küçük bir parçasını
yanımızda getiririz dünyaya,
giderken, hakikatin tamamı
bizi alır götürür
ya da çeker alır yanına.
hakikatin tamamını görmeye
ne bir insanın,
ne bir kuşağın,
ne bir ulusun ömrü yeter.
ne bilgi, ne zeka,
ne de sanat kuşatabilir onu.
sadece aşk, diyor, eskiler,
sadece aşk dokunabilir ona
diz dize, yanak yanağa,
dudak dudağa!
Ölümü aşmak
ustasının öldüğüne ilk anda
inanamayan çömez,
tutarken nabzını onun
avucundaki kâğıdı gördü
ve son dersini okudu orada:
“ölümü aşmak için
hayatı aşmak gerekir;
hayatın kapısını kırmak,
surlarını yıkmak
onu sanata katmak gerekir.”