Ana SayfaYazarlarİç savaş için dinlenme molası: Ateşkes!

İç savaş için dinlenme molası: Ateşkes!

7 Haziran sonrası çözümü bitirerek yeniden silaha sarılan PKK, aradan üç ay geçmeden yeniden tek taraflı ateşkes ilan ettiğini açıkladı. Birkaç ay önce "devrimci halk savaşı" ilan eden örgütün, yeniden ateşkes ilan etmesi haliyle kuşkuyla karşılanıyor. PKK'nın "ateşkes" kararı almasında örgüte yönelik askeri operasyonların etkili olduğu bir gerçek; ama Kandil'in, 1 Kasım seçimlerinde HDP'yi zor durumda bırakmak istemediği de açıkça görülüyor. Ateşkes kararı seçime endeksli olduğu için çok sürmez; PKK seçimlerin ardından, kendisince uygun bir zamanda yeniden silaha sarılacaktır.

 

Yakın tarihteki deneyimler de bunu gösteriyor. Bunu görmek için PKK'nın çözüm süreci ve ateşkesten ne anladığına bakmak yeterli. Kandil için çözüm süreci ve ateşkesin iki anlamı vardı: Örgütün meşruiyetini artırmak ve daha büyük bir savaş için hazırlık yapmak.

* * *

Çözüm sürecinin yumuşak ikliminde Kürt hareketinin siyasal sistemin merkezine yerleştiği ve Türk siyasal sisteminin vazgeçilmez aktörü haline geldiğini görüyoruz. Dikkat edilecek olursa PKK, meşruiyetinin zirvesine ulaştığı bir anda silaha sarıldı, daha öncesinde değil. Çatışmalar başladığında görüldü ki, örgüt çözüm sürecini tamamen bölgeye silah ve bomba yığınağı yapmak için bir ara dönem olarak kullanmış. Kandil'in bu konudaki savunması, Ankara'ya olan "güvensizlik" üzerine oturuyor. Ne var ki, böyle kabul edilse bile yine de kimse, müzakere masasında olan bir örgütün, iç savaş çıkaracak büyüklükte bir çatışma hazırlığını Ankara'ya duyulan güvensizlikle açıklayamaz. Bu gerçekçi olmaz. Güneydoğu'yu tümden havaya uçuracak kadar bomba yığınağı yapılmasının devlete duyulan güvensizliğin ötesinde bir boyutu var. Türkiye çözüm süreciyle barış hayalleri kurarken Kandil, iç savaş çıkarabilecek planlı bir hazırlığın içine girmiş. Gerçek olan bu.

* * *

Devlet için çözüm süreci, 1984'ten beri devam eden kanlı parantezin kapatılması anlamına geliyordu; PKK içinse egemenlik paylaşımı ve Güneydoğu'da tek başına otorite sahibi olmayı. Devletin süreci "demokratik çözüm"ün sınırları içinde tutma ısrarı, PKK'nın ise görüşmeleri egemenlik ve otorite paylaşımına dönüştürme hırsı çözüm sürecinin sonunu getirdi. Ancak örgütün büyük bir iç savaş çıkarmaya girişmesi ise burada hayatın olağan gidişatıyla örtüşmüyor. "Askeri barajlar" gerekçesi, çözüm sürecini bozmayı gerektirmediği gibi büyük bir iç savaşa girişmeyi de izah etmiyor. Geriye kalan tek mantıklı açıklama "dış" güçler. Türkiye'yi iç savaşa sürüklemek isteyen güçlerin desteği olmadan örgütün, Güneydoğu'ya bu kadar bomba ve silah yığınağı yapması mümkün değildi. 7 Haziran'dan sonra PKK'nın vekalet savaşı yürüttüğünü görüyoruz aslında. PKK'nın ateşkes ilan etmesini bir dinlenme ve hazırlık molası olarak görmek gerekiyor; ilk fırsatta, bundan önce yaptıkları gibi Türkiye'ye karşı daha büyük saldırılar düzenlemeye girişeceklerdir. Devletin yapacağı şey, güvenliği maksimum seviyeye çıkarmak, askeri tedbirleri artırmak ve PKK'yı silah bırakmaya zorlamak.

- Advertisment -