Başkan ve eşi, bir ‘şiir gecesi’ için
Amerikan şairlerini çağırdılar Beyaz Saray’a…
Bir gazete haberi
Beyaz Saray’da, bahçede düzenlenen
Kan rengi bir şiir gecesinde
Saray şairleri, görgülü generaller,
Hasidik haçlılar, püriten ferisiler
Ve açık alâmetleriyle
‘Tarihin sonu’nu haber veren
Harvard’ın kuyruklu kahinleri arasında
Yaşlı bir kabare yıldızı kılığında dolaşan,
Ama gerçekte, derisi Holywood’un
Koşer kasapları tarafından yüzülmüş,
Eti kemiğinden, ruhu bedeninden
Vahşice sıyırılmış
21.yüzyıl Amerikan Şiiri’ne
Amerikan siyasetinin
Alçak gönüllülüğünü,
Bedayişinaslığını göstermek için
Kur yapmak istiyor Bay Başkan,
Ve kibarca elini öpmek,
Kulağına övgüler fısıldamak, onun…
Gelgelelim, onca düşkünlüğüne,
Kendini bırakmışlığına rağmen,
Bu frak giydirilmiş mickey mouse ağızlarına
Karnı fazlasıyla tok olan Lady Şiir,
Kestirmeden işe girişip,
Cummings’in
Kedi gibi kıvrak üslubunu andıran
Bir kanat vuruşu, bir dil çabukluğuyla
Başkanı kuyruğunun ucundan yakalıyor
Ve gözlerinin hizasına kaldırıverip onu
Şunları fısıldıyor kulağına:
“Seni ku-klux-klan prensi seni,
Benimle yatmak mı istiyorsun?
Sen önce ‘fuckin’ gözlerini aç da
Gözlerimin içine iyice bak bakalım,
O göz var mı hiç bende?
Gözlerimin içine bak, gözlerimin içine ve
Orada cehennemî dumanlar arasında
Dünyanın her yerinde
Çarmıhtan çarmıha koşturtup
İsa’nın etini kemirttiğin şu sırtlanları
Görüyor musun, söyle bakalım bana,
Görüyor musun,
Tanrının ve şiirin etini kemiren
Eli tüfekli şu açgözlü ifritleri?
Bunlar Amerikalı analarının karınlarından
Sırtlan postlarıyla çıkmamışlardı;
Doğduklarında ne çenelerinde kazma dişleri,
Ne kanlı pençeleri, sivri tırnakları,
Ne de kuyrukları vardı, cehennem satirleri gibi…
Sen ve adamların
Ruhlarını öldürdünüz bu çocukların;
Bağdatlı, Felluceli,
Necefli çocuklardan önce
Brad Pitt endamlı, Meg Ryan salınışlı
Amerikanın insan güzeli kendi kızlarını,
Kendi oğullarını öldürdünüz,
Onların ruhlarını çalmak ve bedenlerini
Petrol kuyularının başında,
Yüzlerinde nefretin sivri kukuletaları,
Ağızlarında açgözlülüğün vantuzlarıyla,
Dünyanın bağırsaklarını emip,
Amerikanın kursağına boşaltan
Sırtlanlar biçiminde hortlatmak için
Siz gönderdiniz…
Yaklaş ve bak bakalım,
Aynı çürük elmanın kurtlarıymış gibi,
Şimdi nasıl da benziyor hepsi
Makinayla çoğaltılmış şeytana!
Yaklaş ve gör,
Bir çağın çürüyen ve kokuşan şiirinin
Boynuzlu kurtlarıymış gibi,
Şimdi nasıl benziyorlar
Sharon’a, Blair’e, Saddam’a, Esat’a ve sana,
Birlikte kudurttuğunuz Amerika’ya,
Birlikte dirilttiğiniz gamalı, haçlı deccala,
Kırk karınlı, kırk kuyruklu leviathan’a.
Benimle yatmak istiyorsun, öyle mi?
Seni aptal ölü sevici seni!
Bak bakalım, o göz var mı hiç bende?
Sen git, kendi kuduz hortlaklarınla oynaş!
Sen git, Pentagon’un kıçına ‘iliştirilmiş’
Kalemşorlarınla yat!
Sen git, dişi rambolarınla seviş
Ebu Ğurayb’da!
Onların tüylerini okşa,
Onların tırnaklarının altında kuruyan
Kanı takdis et!
Sonra git istersen, mezarından çıkar Adolf’u,
Mezarından çıkar Stalin’i,
Neron’u, Nemrut’u, Firavun’u
Mezarlarından çıkar hepsini!
Ve cehennemin şehveti seni bulana,
Seni ve ‘partner’lerini kurutuncaya kadar
Ölülerle seviş, mumyalarla yat!
Seni aptal ölü sevici seni!
Seni hınzır mezarlık faresi seni!
Bak bakalım, o göz var mı hiç bende?”
Güz 2003