“Eğer hesap tutar da, girebilirsem cennete,
Sınırsız doyum ve ebedi işsizlik yüzünden
Canı sıkılan, aklı tozlanan
Okumuş cennetliler arasında
Tayfa toplayıp gönüllü
Bir çete kurarım belki,
Koşulsuz merhamet&muhabbet çetesi,
Bir tür ‘yeşiller’ yani…”
Diye, yüksekten atıyor rol arkadaşlarına
Oyun kişilerinden biri
Ve şunları ekliyor hemen:
“Bu şanlı çetenin işi,
Cennetle cehennem arasında
Gizli bir geçit, bir tünel kazıp,
Her gün şafak sökerken
Cehennemdeki harlı ateşten
Günahkâr kaçırmak olacak cennete
Ve derken, bir mülteci köyü,
Belki küçük bir şiir krallığı kurmak
Cennetle cehennem arasında
Ve sınırında, hesaba doymayan akılla
Yaratmaya doymayan imgelemin.
Eminim, cennetin sahibi de
Merhametle göz yumacaktır buna
Ve gizli bir hoşnutluk duyacaktır
Bu cesur ve erdemli girişimden,
‘Görmeyin, görmeyin!’ diyecektir belki
Nöbetçi meleklere, gümrükçülere,
‘Görmeyin, duymayın,
Dokunmayın bu kozmik mültecilere!’
Ve el altından haber gönderecektir,
Tamim gönderecektir
Cehennemdeki iyi huylu zebanilere,
Lafa tutup oyalasınlar,
Şarapla, sohbetle falan
Dağıtsınlar diye dikkatlerini
İşgüzar meleklerin.
Bakın, bu benim dediklerim,
Bu, benim aklımdan geçirdiklerim
Hiç de şaka değil, rüya değil,
Fantezi değil, değil, inanın,
Çünkü, aslına bakarsananız, ben biraz da
Bunun için bu kadar çok istiyorum cenneti,
Bunun için bu kadar anlamlı buluyorum
Gök bakışlı, yer nakışlı ebediyeti,
Bunun için kılıyorum, tutuyorum
Böyle tehirsiz, kazasız, bütün tanımlı görevleri
Ve bunun için dağıtıyorum yollarda böyle
Ne kaldıysa elimde avucumda,
Aklımda, dilimde, şiir dağarcığımda
Çürümeyen, küflenmeyen ne varsa.”
10 Mayıs 2010
‘Dağın Öteki Yüzü’ Kitabı