yine nasıl karıştı şu dâr-ı dünyave nasıl daraldı yüreğimiz!artık ne dünyayı, böyle karnı burnundasığdırabiliyoruz içimize,ne de – soruları, sancıları,erken doğumlarıyla, aklımızı dünyaya. başımızı alıp biz en iyisi,a ruhum a kuzum a beyaz fare,yitik çobanlığımıza dönelim yine,güzel sözlerin peşinde ve güzel düşlerin,dağın öteki yüzüne,kızoğlankız yanağına şiirin… ve orada, önce kavalımızın dudağında,sonra yüreğimizin tellerindeyepyeni ve yağmur gibi de yalınmakamlar icad edelimkaderin bu kargacık burgacıkşarkı sözlerine. yüksek yerlere çıkalım, kuzum,yüksek yerlere, yüksek seslere, yüksek düşüncelere,taa tepelerine aklın da, imanın da, sanatın da…bir gemi yapalım kendimize oralardasüslü mü süslü bir gemive bağ bostan Tanrı’nın güzel isimlerinden. suların çekilmesini bekleyelim ya damağrada üç yüz yıl.ve rüyalarımızı çizerek duvarlara,- “bakın bu orman, bu avcı, bu bizon,bu da avcının yufka yüreği!” dedirtelimyüreği daralan insanlığa. 28 Şubat 2014‘Yoksullar ve Yalnızlar İçin Tezler’ Kitabı
- Advertisment -
Önceki İçerik
Sonraki İçerik