Ana SayfaYazarlarDayatmaya devam mı, tamam mı?

Dayatmaya devam mı, tamam mı?

 

Bağımsızlıkçı Katalan yönetimine karşı İspanyol anayasasının 155. maddesinin uygulanması konusunda geçen yazımda ana hatlarıyla aktardığım yol haritası belli. 266 üyeli Senato’da geniş bir çoğunluğa (212) sahip olan iktidar partisi PP, Sosyalist İşçi Partisi PSOE ve Katalan liberal Ciutadans’ın onayıyla Cuma günü yürürlüğe girecek. Parlament (özerk parlamento) 6 ay içinde erken seçimlere gitmek üzere feshedilecek ve Generalitat (özerk hükümet) Başkanı Carles Puigdemont ve 12 bakanı (consellers) görevden alınacak. Özerk hükümetin görevi bu süre içinde merkezi hükümet tarafından üstlenilecek.

 

Katalan krizinin bu yol haritasına göre anayasal çerçevede çözümlenecek olması, bağımsızlık cephesinin olası tepkileri nedeniyle siyasi belirsizliği henüz ortadan kaldırmış değil. Tek yanlı bağımsızlık ilanı, konuşulan senaryoların en kaygı verici olanı. Ama bu aşamaya geçilmeden önce iç hukuk yollarının tüketilmesi de söz konusu. Generalitat sözcüsü Jordi Turull önceki gün 155. maddeye hukuki tepki gösterilmesinin ve uluslararası mahkemelere başvurulmadan önce iç hukuk yollarının tüketilmesinin önemli olduğunu vurguladı. El Mundo’nun analizine göre, bağımsızlıkçılar yol haritasındaki önlemlerin yasal sınırları aştığı gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvuru hazırlığı içinde. Başvurunun, sonucu aleyhte olsa bile, yol haritasında yer alan önlemlerin uygulanmasının bir süre askıya alınmasını sağlayacağı ümit ediliyor.

 

Bu bağlamda altı çizilmesi gereken bir başka gelişme daha oldu. O da Senato’nun 155. madde uygulaması çerçevesinde savunma hakkını kullanmak üzere Carles Puigdemont’a yapmış olduğu davetti. Generalitat Başkanı’nın bu davete icabet edeceği, Senato’nun ilgili komisyonu veya Genel Kurul salonunda konuşma yaparak bağımsızlık kararını savunacağı söyleniyordu.  Ancak Puigdemont Çarşamba akşamı Senato’ya gitmekten vazgeçtiğini açıkladı.           

 

Aslında bağımsızlıkçı cephede kafaların karışık olduğunu söylemek mümkün. La Razón’da Toni Bolaño imzasıyla önceki gün yayımlanan haber analize göre, bağımsızlık cephesinde tek yanlı bağımsızlık ilanı konusunda görüş birliği yok. ABC’den Salvador Sostres de bu görüşte. Bağımsızlık ilanına ve güvenlik güçlerine karşı sivil direnişin başarılı olacağına inanan tek partinin radikal Sol’da konumlanan ve Türkçe karşılığı “Halk Birliği Adaylığı” (Candidatura de Unidad Popular) olan CUP olduğuna dikkat çekiliyor. Parlament’te 10 sandalyeye sahip bulunan CUP, “Evet Cephesi” (Junts pel Sí) olarak bilinen Puigdemont’un partisi PdeCat ve Cumhuriyetçi Sol ERC ortaklığını salt çoğunluğa taşıyan siyasi güç.

 

Sostres’e göre, bağımsızlık cephesinde konuşulan üç senaryo var. Bunlardan biri CUP’ın tek yanlı bağımsızlık ilanı, sonuna kadar direniş ve erken seçime gitmeden bağımsızlığın bütün aşamalarını yerine getirmek. Bu, yukarıda işaret ettiğim gibi en kaygı verici senaryo. Ancak bu senaryonun gerçekleşme olasılığı yüksek değil. Sostres toplam 61/135 sandalyeye sahip PdeCat (eski Convergència) ve ERC’in bağımsızlık ilan etmeden erken seçimlere gitmekten yana olduğunu öne sürüyor. Sostres’e göre üçüncü olasılık ise, seçmenlerini tatmin etmek için hukuki sonuçları olmasa da retorik bir bağımsızlık ilanı ve “kurucu Meclis” (Constituyente) adı altında erken Parlament seçimleri. Bu son olasılığın eski Generalitat Başkanı Artur Mas’ın formülü olduğu belirtiliyor. (www.abc.es/espana/abci-pdecat-amenaza-puigdemont-no-votar-independencia-unilateral

 

Bu seçeneklerden ikincisi konusunda Anayasa Cephesinde görüş ayrılığı var. PSOE, Katalan bağımsızlıkçılar bağımsızlık ilanına gitmeden anayasal çerçevede erken özerk parlamento seçimleri yapma kararı alırlarsa 155. maddenin uygulanmasından vazgeçilmesini savunuyor. Rajoy hükümeti ve PP ise yol haritasının uygulamaya geçirilmesinin önüne geçilmesinin tek yolunun Puigdemont’un geri adım atarak Anayasa Mahkemesi’nin iptal ettiği tüm yasaların geçersizliğini açıklaması gerektiği görüşünde. Ayrıca erken seçimi kısa adı “LOREG” olan Genel Seçimler Rejimi Organik Yasası uyarınca yapması gerektiğini vurguluyor. Başka bir deyişle bu seçimleri “Kurucu Meclis seçimleri” ya da “plebisit” olarak adlandırmaması şart. PP çevrelerinde Puigdemont’un ayrıca İspanya’nın genel çıkarlarına verdiği tüm zararlardan ötürü kamuoyu önünde özür dilemesi gerektiğini savunanlar da var.   (http://www.elmundo.es/espana/2017/10/24/59ef330ce5fdea245e8b45d6.html)

 

Aslında PSOE’nin erken seçimle ilgili olarak söylediğiyle PP’nin duruşu arasında büyük bir fark yok. Junts pel Sí’yi oluşturan çevresel milliyetçi partilerin kafasında -eğer bu formülü benimserlerse- erken seçimden bağımsızlık yanlısı daha büyük bir çoğunluk çıkarmak, bunun için de seçim kampanyalarını bu yönde bir propaganda üzerine kurmak olacağı son derece açık. Bu nedenle PSOE’nin belirttiği gibi anayasal çerçevede bir erken seçim yapmayı kabul edecek olsalar bile gereğini yerine getireceklerine inanmak saflık olur. Anayasa ve Estatut’u (Katalan özerklik statüsü) çiğnemekte sorun görmeyen ve bu politikalarında hâlâ direnen bu iki partiden sözlerini tutmamalarını beklemek ne derece rasyonel bir tutum, soru işareti. O bakımdan PP’nin 155. maddenin yol haritasından vazgeçmek için öne sürdüğü koşullar çok daha akla yatkın görünüyor.

 

İspanyol medyası bu günlerde bağımsızlıkçıların “Help Catalonia” sloganıyla çoğu Avrupa’da olmak üzere kurmuş olduğu büyükelçilikler ağından ve bağımsızlık propagandası için her yıl harcadıkları 40 milyon avrodan söz ediyor. Generalitat’ın web sayfasında yer alan bilgilere göre, Katalunya’nın AB, Fransa, İtalya, Portekiz, Almanya, Avusturya, Danimarka, Polonya, Hırvatistan, İsviçre ve Birleşik Krallık-İrlanda ile ABD-Meksika-Kanada olmak üzere toplam 80 kişinin çalıştığı 12 büyükelçiliği bulunuyor. Hükümetin yol haritasında bu misyonların kapatılması ya da o ülkelerdeki İspanya büyükelçiliklerinin kontrolü altına alınması söz konusu. Katalunya’nın bağımsızlığı amacıyla yurt dışında bu kadar yatırım yapmış olan bir siyasi ekibin bu sevdadan kolay, kolay vazgeçmeyeceği ve geri adım atıyor gibi görünse bile önünde sonunda sokaklara da taşacak bir çatışmanın kaçınılmaz olduğu açık.

 

Nitekim Nació Digital’te yayımlanan haberlere bakacak olursak Junts pel Sí, 155. maddeye karşı savunma stratejisi olarak benimsediği bağımsızlık ilanından vazgeçmiş değil. Bugün (27 Ekim) Senato’dan yol haritasına onay çıkarsa bağımsızlık yanlılarının sokaklarda direnmeye davet edileceğini yazan dijital gazete, Evet Cephesi’nin “155. maddenin engellenmesi ve aynı zamanda bağımsızlık ilanının geçerli kılınması için halkın direnişine ihtiyaç duyulduğunu” vurgulayan bir strateji belgesini yayımladı. Katalan Ulusal Meclisi ANC (Asamblea Nacional Catalana) adını taşıyan bağımsızlık yanlısı derneğe ait olan bu belgede, “bağımsızlık sadece adil değil, bugün artık bir gereksinim de oldu” deniliyor ve halk “bağımsızlık sana bağlı, hepimize bağlı” denilerek sokağa çağrılıyor. Sanki sokaklarda gösteri yapmak suretiyle bir bölgenin bağımsızlığı mümkün olurmuş gibi…

 

Sonuç olarak, Katalunya’da nelerin olup, nelerin olmayacağı bu hafta sonu biraz daha açıklık kazanacak. Gelişmelerin hangi yönde olacağına bağlı olarak sokaklarda gösteri, hatta çatışma olasılığı da bulunuyor ne yazık ki.      

- Advertisment -