Muhalefet “sıkıysa referandum yap” diye bir karşı-söyleme sarıldı. “Yaparsan, halk Suriyelilerin yurttaşlığı aleyhinde oy kullanır, görürsün gününü” mesajı veriliyor. Amaç, “Suriyeli düşmanlığı”, “yabancı düşmanlığı” üzerinden, iktidarı sıkıştırmak.
Bu çok bilindik tabloya, Selahattin Demirtaş da, katılmakta gecikmedi. “Referandum” diyen koroya dahil oldu.
“Öteki” sayıldığını söyleyen bir siyasi akımın sözcüsünün, Suriyelileri ötekileştirmesi, paradoksal bir durum. HDP Eşbaşkanı, yaptığı gafı fark etti, ya da birileri onu uyardı. Hatasını düzeltti: “Referanduma götürelim diyerek bu insanlara haksızlık yaptım.
Referandum, temel hak ve özgürlüklerde olmaz.” Demirtaş, Suriyelilere öncelikle mülteci statüsü verilmesi gerektiğini söylüyor. Doğru yapıyor.
Hatayı anlamak önemli.
Milliyetçi önyargılar
Suriyelilere sahip çıkmak, onların dertlerine ortak olmak; bir insani durum olduğu kadar, demokrat ve özgürlükçü bir duruş için de ölçü. Demirtaş, uzun yıllar, İnsan Hakları Derneği başkanlığı yaptı.
Kürt sorunu, bir kimlik sorunu olduğu oranda, aynı zamanda bir insan hakları sorunu. Kürt meselesinin, çoğu zaman gelip çarptığı nokta, toplumun geniş kesimlerindeki milliyetçi önyargılar oluyor.
Selahattin Demirtaş’ın, Suriyeliler konusunda, tam olarak bu bağlamda, kendiyle çelişkiye düştüğünü görüyoruz.