Ana SayfaYazarlarDenizler Altında 20 Bin Fersahtan Milli ve Yerliliğe

Denizler Altında 20 Bin Fersahtan Milli ve Yerliliğe

 

Mahallede günün  konusuydu; “adamlar uçmuş bak neler söylüyorlar” diyordu, emekliliğin tadını çıkaran mühendis bir abi.  “ Bu Milli ve Yerlilik dayatmasında giderek bilimden kopacağız, dünyan da, daha neler duyacağız” minvalinde konuşurken etrafında toplanan kalabalık gibi bende kulak kabartmıştım. Gece izlediği TRT1’de yayınlanan ‘Pelin Çift’le Gündem Ötesi’  programına katılan bir bilim insanının Kur’ana dayanarak Nuh’un oğluyla cep telefonuyla konuşarak onu mahsur kaldığını yerden kurtardığını anlatmasını hayretler içinde kalarak izlediğini anlatıyordu yanındakilere…

 

Bunu söyleyen bir bilim insanıydı ve bu görüşlerini Kur’an üzerinden tefsir yaparak ileri sürüyordu…Programı izlememiştim, ilk tepkim: “Bu kadar da saçmalık olmaz, sküler iftira nerelere kadar geldi” diyerek, olay mahallinden uzaklaşmak oldu.Televizyon programını izlememiştim. Bunu anlatan mühendis abiyi güvenilir bulsam da  “o da başkasından duymuş eklemeler yaparak anlatıyor” diye geçirdim içimden… Öyle ya; Oğuz Aral’ın Gırgır Dergisindeki Zihni Sinir Procesi’nden de sinir, hiçbir tabanı olmayan bir düşünceyi ortaya koymuştu bu bilim insanı arkadaş!

 

Sonra araştırdım gerçekten de olmuştu. Hem de devletin televizyonunda. Hani her vatandaşın en az bir kez bir şekilde söylediği “Benim vergilerimle yapılan televizyonda neler yapıyorlar" dediği kendini oranın doğal sahibi sandığı TRT de… 

 

Deniz Bilimleri üzerine eğitim alan ve Doktorasını yapan bu yerli ve milli dâhimiz Yavuz Örnek, Kur’anın  tefsirinden yola çıkarak Hz. Nuh’un oğluyla cep telefonuyla konuştuğunu, mahsur kalan oğlunun yerini tespit etmek  için Heron gönderdiğini ve böylece onu kurtardığını anlattı durdu. Bunu yaparken de “ Batı bilimi de ne ki, biz çok daha ileri medeniyetteyiz, Kur’an da bunlar var siz bilmiyorsunuz” mağrurlanmasını ihmal etmeden.  Bu abuk duruma müdahale etmek isteyen, Dinler Tarihi alanındaki duayen hocalardan biri olan Prof. Dr. Ömer Faruk Harman’ı ise  kıraathane jargonuyla, “Kardeşim, bak…” diyerek susturmaya çalıştı. Ki, bunda da haklıydı Örnek… Milli ve Yerli olmanın birinci kuralı bir konuda haklı ya da haksız olmak değil, sesinin diğerini bastırmasıydı.Sesin, karşındakini ne kadar bastırırsa o kadar milli ve yerli oluyordun. Burada ortaya atılan düşüncenin hiç mi hiç önemi yoktu…

 

Bir Küçük Prens kadar olmasa da Jules Verne’nin 1850’li yıllarda yazdığı Denizler Altında 20 Bin Fersah kitabı hayal gücümü en çok çok etkileyen kitaplardan biridir. Kaptan Nemo ve arkadaşlarının maceralarının peşinden sürüklenirdi düşlerim. Uzun kış gecelerinde ise kuzina başında Nuh’un nasıl insanlığı ve dünyadaki canlıları kurtardığını büyüklerim anlatırdı. Heyecan vericiydi o anlatılar. Başımı yastığa koyduğumda o gemide olduğumu düşlediğim çok maceralarım olmuştur. Jules Verne’nin bu kitabı yazarken Nuh tufanından etkilenip etkilenmediği bilinmez ama kanatsız uzayın derinliklerine gitmeyi başaran doktorumuz Yavuz Örnek’in milli ve yerli olmaktan etkilendiği kesin.

 

Ne yazık ki bu dahi bilim insanımız, talihsiz bir şekilde Amerika’da değil Türkiye’de yaşıyor. Sinema eleştirmenleri tarafından tüm zamanların en iyi filmlerinden biri olarak gösterilen Yurttaş Kane’nin yönetmeni Orson Welles ilk ününü 17 yaşındayken bir radyo programında almıştı. Sunuculuk yaptığı programda “Şu anda uzaylılar Amerika’yı işgal ediyor” deyince yer yerinden oynamıştı.  Her şeyi fırsata ve paraya çevirmeye mahir Amerikalılar o gün bugündür uzaylılar tarafından istila ediliyor. Her yıl uzaylıların Amerika’yı istila ettiği birkaç Hollywood filmi dünyanın izlemesine sunuluyor. ‘Amerika dünyadır’ alt metni beyinlere kazınarak. Bu arkadaşın ise böyle bir şansı yok tabii, yine de yerli ve milli bilim dünyamıza sağladığı katkılardan dolayı kendisine madalya verilebilir.

 

Birçok kurumun içi boşaltılıyor. Bir işin ehli olan insanlar yerine, ‘Bizim adamımız ya da bizden denilerek’ insanlar getiriliyor. Üniversitelerden FETÖ ilgisi olsun olmasın binlerce akademisyen atıldı. Aralarında kendi alanlarında yaptıkları çalışmalarla üniversitelere ve bilme önemli katkılar sunmuş değerli bilim insanları var. Türkiye’deki üniversitelerde eğitim ve çalışma yapamadıkları için birçoğu yurt dışındaki üniversitelerde ders veriyor. Bizlere de kala kala insan zekasıyla alay etmesi yetmezmiş gibi bunu bir de Kur’ana dayandıran milli ve yerli bilim insanları kalıyor!

 

İşte bu milli ve yerlinin tavan yaptığı günlerde, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Boğaziçi Üniversitesi’ne gidip parmak sallayarak üniversiteyi milli ve yerli olmamakla suçladı. Ülkenin dünyada tanınan ve dünya üniversiteler sıralamasında ilk 200 üniversite arasında bulunan Boğaziçi Üniversitesi’nin geleneksel eğitim sistemini eleştirdi Erdoğan… Bu ülkede her üniversite çağına gelmiş öğrencinin okuma hayalini kurduğu her anne babanın çocuğunu okutmak istediği bir okulu yerin dibine sokmak, azarlamak pozitif bilime bir katkı sağlamaz belki, ama Yavuz Örnek gibi kanatsız uçmayı başaran yerli ve milli bilim insanlarını görünür kılmaya yarar. Birçok alanda yetersiz ve yeteneksiz insanların görünür kılındığı gibi…  

- Advertisment -