Sürekli ve aralıksız saldırılar, giderek, aynı şekilde sürekli ve otomatikleşmiş bir savunma mekanizması yaratır. Herşey zıddyla belirlenir ve yine zıddını belirler; bu kesintisiz bir etkileşimdir.
Bir olguya aralıksız ve her fırsatta saldırdığınızda, onu belki yenemezsiniz ama kesinlikle dönüştürürsünüz.
Sürekli ve kesintisiz saldırı altındaki hedefin, giderek saldırıya sebep olan asli amacını yitirmesi veya en azından o amacın hafızasında silikleşmesi, öncelikler sırasının baskı altında değişmesiyle mümkün olur.
Güncel olan; refleksif, otomatik çalışan savunma baskınlaşır ve giderek bir yol haline gelir. Ancak o yolun artık başlangıçtaki amaca varıp varmayacağı kesin değildir.
Doğal olarak bu durum sorgulanır ve genellikle de ilk tepki, sorgulamanın bir enerji ve zaman kaybı olduğu üzerinden gelir.
“Bu yol doğru yol mu? Amaçtan sapmıyor muyuz?” soruları, giderek, savunmayı zayıflatma amaçlı ihanet girişimleri olarak alınır. Ki bunlar sapmanın ipuçlarıdır.
Asli amaçları ve ilkeleri savunmanın yolu bazen onlardan uzaklaşmayı getirebilir — ama bu geri dönüşsüz bir yol değildir, olmamalıdır.
Hatâlardan dönülür, mağduriyetler giderilir, yıkılanlar tekrar yapılır veya onarılır. Ama kökeni hatırlatanların, ilkeleri savunanların, “araç amaçtır ve zafere giden her yol mübah değildir” diyenlerin tasfiyesi, bastırılması, susturulması ve itibarsızlaştırılmalarından geri dönmek çok daha zordur.
Bu neredeyse geri dönüşsüz duruma geliş, bazen bir grup tarafından istenebilir ve hazırlanabilir. Çünkü her hareketin içinde asıl amacı sadece iktidar olanlar vardır ve iktidara gayrimeşru yollardan, hızlıca ulaşmanın da faydalanılabilir, çekici koşulları ortada durmaktadır.
Eğer topluluğun zirvesinde bir grup varsa, grubun içinden birileriyle yer değiştirmek isteyenlerin bireysel çabalarına şahit olunur.
Ancak zirve yeri sarsılmaz bir lider tarafından işgal ediliyorsa durum değişir. Bu sefer strateji liderin en yakınında gruplaşmak, ortak çıkarlarda ittifakla etkiyi birlikte oluşturmak haline gelir.
Öncelikle işgal edilecek iktidarı diğer paydaşları, lidere eskiden beri yakın olanlar, onunla arasındaki seviye daha az olanlar hedef alınır.
Gizli vaat, eskilerin yerine gelecek olanların lidere göre eskilerden daha aşağıda duracaklarıdır.
Lider böyle cezbedilmeye çalışılır, çünkü bu durum ona eskisinden daha rahat hareket etme özgürlüğü ve kararlarında da hız getirecektir.
Hızlı karar vermek önemlidir, çünkü saldırı vardır ve lider özellikle bu avantajla cezbedilir.
Eskiler ise çok konuşmakta, çok sorgulamakta, çok itiraz etmektedirler ve bu, liderin hareketlerini kısıtlayan, onu zaman zaman sıkan, boğan bir faktördür.
Arkadaşlarınca anlaşılmadığını, engellendiğini, kendisine güvenilmediğini düşünmeye başlayan lidere, en önemli şeyin tüm topluluğun bekası olduğu, şaşmaz doğruluktaki kararlarını daha özgürce, ve daha hızlı vermesinin hayatiyeti, saldırının mahiyetinin abartılarak yansıtılması eşliğinde empoze edilir.
Düşman sanıldığından çok daha güçlü ve sinsi, ittifakları belirsiz ve gizlidir. Herkesten ve herşeyden kuşkulanmak gerekir; kuşkulanılmayacak tek kişi ise liderin kendisidir.
Böylece lidere seviye olarak yakın ve güçlü eskiler üzerinde bir kuşku bulutu oluşturmaya başlanır. İtinayla planlanmış iftiralar, dolaylı suçlamalar, imalar, şaibeler, dedikodular yaratılır ve dolaşıma sokulur. Artık liderin kararlarıyla ilgili her sorgulama, her itiraz, her farklı fikir, yanında bir şüpheyi de birlikte getirecektir.
Özellikle karanlık, sisli, belirsiz bir atmosfer yaratılır. Lidere onun kararlarına sorgulamadan itaat edecek bir başka alt grubun, eski ve lideri frenleyebilen alt gruba göre çok daha işlevsel, doğru ve mantıklı olduğu fikri aşılanır.
Böylece lider hem yalnızlaştırılacak hem de ona kesin biat içindekiler pratik çekicilikleriyle öne çıkarılarak çevresine yerleştirilecektir.
Bu yolla yavaş yavaş iktidar — daha doğrusu, iktidar piramidinde en üstteki liderin hemen altını oluşturan kademe — değiştirilecektir.
Görünüşte lider yerinde eskisinden de güçlü durmakta; ama bütün eski yoldaşları giderek uzaklaşmakta ve yerlerini yeni grubun üyeleri almaktadır.
Artık istişare yoktur, zıt fikirler yoktur, eleştiri-özeleştiri mekanizmaları çalışmaz. Bütün bunların yerini kesin bir biat, görünüşte şaşmaz bir itaat almaktadır.
Ancak bu itaat sahtedir.
Lider ona doğruları söyleyen; analizleri ve uyarılarıyla katkı sağlayan; tartıştığı, bazen kavga ettiği, ama ortak amaçlarla ilerlediği eski grubuna alışıktır.Şimdi ise, kanıksadığı düzenin yeni insanlarla da aynı şekilde sürdüğü, sadece bu yenilerin onu eskiler kadar engellemedikleri şeklinde bir rehavet içindedir.
Oysa “işlenmekte”dir.
Eski yoldaşlarının muhtemel ihanetleriyle, belirsiz ve güçlü düşmanlarla, bütün herşeyi açıklıyormuş gibi görünen ama aslında uydurma projeksiyonlarla dolu bir “yeni dünya” tarifi yapılmakta ve buna karşı tepkisi beklenmektedir.
Şüphelerinin izin verdiği ölçüde bu yeni algısını deneyimlemeye başladığında, bu yolda teşvik edilir.
Kendisine empoze edilen bu algı doğrultusunda, tüm söyledikleri bire bin katılarak ve ona dayatılmaya çalışılanı destekleyecek biçimde çarpıtılıp abartılarak kamuya yansıtılır.
Lider giderek, kendini aslında söylemediği veya genele yayılan haliyle anlaşılmasını istemediği sözleri söylemiş bulur.
Artık söylemediği sözlerinin, kesinlik oluşturmaktan uzak bahislerinin büyük gerçeklere ve kapsayıcı iddialara dönüştüğü bir yolda ilerlemekte; kendi sözleriyle bağlanmaktadır.
Çok geçmeden esaretinin kesinleşeceği bir noktaya ulaşır ki, bu nokta zaten etrafında kurulmakta olan tezgahın apotheosis’idir ve herşey bunun için zamanlanmıştır.
Lider bir krizi çözmek için önceden asla kullanmayacağı bir yönteme tevessül eder — ama başlangıçta bunun farkına varmaz, çünkü kurgu onu hissettirmeden içine katacak biçimde planlanmıştır.
Yanlış bir şey yaptığını fark ettiğinde, hem bu yanlışını küçümsediği, önemsemediği bir aşamadadır ve hem de kriz çözülmüştür.
Geri dönemez.
Uyarılar yapılmış ama ona ulaşmamaları sağlanmış ve farketmemiştir.
Yaptığını tam anlamıyla farkettiğinde ise artık geri dönmek için çok geçtir.
Ortak olduğu bu fiille içine çekildiği yerde, aklındaki kuşkular, sorular, yeniden değerlendirmeler ise yeni ve öncekilerden çok daha güçlü, çok daha somut bir saldırıyla birden gereksizleşir.
Mücadelenin bu yeni aşaması, bu yeni ve güçlü saldırı, zaten girdiği bu yalnızlık (ama yetkilerini ve gücünü hiç olmadığı kadar arttırma) yolunun doğruluğundan, dolayısıyla da yoldaşlarının yerini alan dalkavukların yararı ve haklılığından kesin olarak emin olmasını sağlar.
Bu, sapmanın kesinleştiği yerdir.
Bu, yeni iktidarın kuruluşu ve yıkıma giden yolun da başlangıcıdır.
Artık savunma, neyin savunulduğundan bağımsızlaşmış ve başlı başına bir amaç haline gelmiştir.
Köken unutulmuş veya silikleşmiştir.
İlkeler gevşer, yozlaşır, yeni yöntemlere gerektikçe zorlanarak uydurulur. Bunun için de deforme edilmelerinden çekinilmez.
Çiğnenen ilkeler, tutulmayan sözler, keyfi tasfiyelerle kadrolar altüst olmuş; liyakatin yerini sadakat almış ve yanlışlarda birleşen yeni bir üst kademe kurulmuştur.
AK Parti de bu aşamada ve önümüzde sunusu, savunusu, sonraki muhtemel uygulamalarıyla sakat bir anayasa değişikliği teklifi duruyor.