pencerenin önünde oturalım seninle,
ben sana, buraya gelirken
teptiğim yolları, kaldığım hanları,
gördüğüm rüyaları anlatayım,
sen de buraya gelmeden önce,
yaktığın gönülleri,
yıktığın ocakları,
döktürdüğün gözyaşlarını anlat,
ama yanağına düşen
o bir tutam saça dokunma,
o hep o ay parçası mektepli kızın
yanağında kalsın!
‘Eski Dostlar’ Sokağı
sokaktan düğün alayı geçiyor;
bağrışıp çığrışıyor düğüne katılanlar,
el çırpıyor, klakson çalıyorlar…
dün de bu saatlerde
omuzlarda tabut,
cenaze alayı geçmişti.
her gün her şey geçebilir, her şey,
her şey geçip gider sokaktan,
düğün de, ölüm de,
bir tek sokak kalır,
bir tek bu Eski Dostlar Sokağı
kalır hep bu kalender haliyle,
gelenler gelebilsin diye,
gidenler gidebilsin diye,
oyun uzayıp gitsin diye böyle.
7 Temmuz 2008
‘Yaşlılık Sanatı,
Yalnızlık Sanatı’ Kitabı