ne yazarsan yaz, genç dostum,
yeter ki şiirinin tavanı yüksek olsun
tapınak kubbesi gibi.
rüzgârları kendinden desenli olsun
ve rahminde gizli, saklı bölmeler,
dört duvarı aynalı odalar olsun.
ne yazarsan yaz – sokağın çocukları
onun bahçe duvarını aşarak
meyve toplayabilsinler ağaçlardan;
gece girdiklerinde, en azılı hırsızlar,
kendi evlerinde, kendi içlerinde,
kendi çocukluklarında bulsunlar kendilerini.
alçacık olsun ve küçük, pencereler
ve içerden ney sesi gelsin,
saksafon sesi, ud sesi, tambur sesi,
o kadar ki, herşeyi göze alıp
şakaklarına tutarak ellerini,
içeri bakma isteği duysun gelip geçen.
cumbasında kumrular kuğurdasın,
sâzendeler ince, yanık saz çalsın,
dumansız köz gibi hem yansın,
hem yaksın hânendeler,
ve bunlarla, bunlarla açılsın
gözümüzde, gönlümüzde perdeler.
26 Eylül 2013