Torunum Mehmet Eren’e bayram şiiri
bazı dedelerin bisikleti,
bazı dedelerin atı,
bazılarının tayyaresi,
bazılarının da yatı varsa, mehmet eren,
senin dedenin de, göğe tırmanan
bir ırmağı olduğunu söylesen,
kim inanır?
hele de, at gibi kişneyen
ve ardında şiir formunda böyle
nal izleri bırakan
cins bir ırmaksa bu!
bazen at gibi kişneyen
bazen rüzgâr gibi uluyan
bazen de sizin orada, San Fransisko,
bizim burada, İstanbul kadar
büyük bir şehrin
akşam uğultusu gibi,
burnunu yukarı dikip
göğe tırmanan bir ırmaksa bu!
hepsinden tuhafı, onu evde bırakıp
biraz oyun oynamak için
dışarı çıkacak olsan,
beyaz farelerden bozma
bir tarlakuşu sürüsü gibi gökte
arkandan gelip, cik cik cik,
senin gündüz düşlerini gagalayan,
yanaklarını öpmeye doymayan
açgözlü bir ırmaksa bu…
kimse inanmaz mehmet eren
kimse inanmaz, hayır,
torunlarının Amerika’dan
geleceğini duyunca
içinde yüzen balıklarıyla,
üstünde uyurgezer gibi dolaşan
kağıttan kayıklarıyla
kanatlarını kaldırıp göğe tırmanan
bir ırmağı olduğuna senin dedenin,
kimse inanmaz.
dert değil, inanmasınlar, canları isterse.
inanmıyorlar diye
bir damla eksilmez ırmağın suyu,
yeter ki, sen inan ona, mehmet eren,
yeter ki, seni, anneni, babanı, kardeşini,
o ırmağın, içindeki balıkları
sevdiği kadar seven dedene inan!
ve kardeşin arif emreye de
dedene inanmasını öğret,
dedene ve dedeni sularıyla
torunlarının rüyalarında
gezdirip gezdirip getiren cesur ırmağa…
bu yeter bana,
bu yeter de artar
bana da, ırmağa da.
1 Temmuz 2016