11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde yaşanan 367 krizi neticesinde düzenlenen 2007 anayasa referandumunda cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesi yaklaşık yüzde 69 destek oyu ile kabul edildi. Cumhurbaşkanının Meclis tarafından seçilme uygulaması böylece geride bırakıldı. Halk tarafından seçilen ilk cumhurbaşkanı ise Recep Tayyip Erdoğan oldu (2014).
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi de halk tarafından seçilen ve 1982 anayasasına göre oldukça geniş yetkilere sahip olan bir cumhurbaşkanı makamı öngören bir sistem olarak karşımıza çıkmaktadır.
Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem önerilerinde partiler cumhurbaşkanının seçim usulü konusunda çoğunlukla sessiz kalmaktadır.
İYİ Parti ve DEVA Partisi, önerilerinde cumhurbaşkanının halk tarafından mı, yoksa meclis tarafından mı seçileceğine dair somut bir değerlendirmede bulunmamakta, seçim usulü konusunda sessiz kalmaktadır. Bu tutumun sebebi, partilerin, %70 katılımın olduğu bir referandumda %69 ile kabul edilen bir seçim usulünü değiştirmek veya halka verilen bir seçim yetkisini tekrar meclise vermek hususunda taşıdığı endişeler olabilir.
Gelecek Partisi ise net bir şekilde cumhurbaşkanının meclis tarafından seçilmesi gerektiğini belirtmektedir. Halk tarafından seçilen cumhurbaşkanı ve yine halk tarafından seçilen başbakan ikilisinin çift başlılık yaratacağını ve bu durumun parlamenter sistemin doğasına uygun olmayacağını vurgulayan Gelecek Partisi, cumhurbaşkanının mecliste toplam üye sayısının yarıdan bir fazla oyla seçilmesini önermektedir. Bu öneriye göre, cumhurbaşkanlığı seçimi 4 turda yapılacak ve ilk iki turda üye tamsayısının 2/3’ü aranacak. İlk iki turda bu çoğunluğa ulaşılamazsa üçüncü turda üye tamsayısının basit çoğunluğu, dördüncü turda üçüncü turda en çok oyu alan iki adaydan üye tamsayısının çoğunluğunun desteğini alan aday cumhurbaşkanı seçilecektir. Üç gün ara ile yapılan her bir tur sonucunda cumhurbaşkanı seçilemezse, meclis seçimleri yenilenecektir.
Görev süresi
Gelecek Partisi ve DEVA Partisi, cumhurbaşkanının görev süresinin 7 yıl, İYİ Parti ise 6 yıl olması gerektiğini belirtmektedir. Her üç parti de cumhurbaşkanının sadece bir dönem seçilebileceğini vurgulamakta ve böylece bu makama gelen kişinin bir daha seçilme gayesiyle hareket etmemesini garanti altına alarak uzun vadeli düşünen ve hareket eden bir cumhurbaşkanı profili ortaya koymaktadır.
İYİ Parti ise görevi boyunca siyasi geleceğini düşünerek hareket eden bir cumhurbaşkanını engellemek için diğer partilerden farklı olarak görev süresi biten cumhurbaşkanına aktif siyasete dönme yasağı öngörmektedir.
Cumhurbaşkanının tarafsızlığı
Her üç parti de net bir şekilde cumhurbaşkanının tarafsız olması ve partisiyle ilişiğinin kesilmesi gerektiğini belirtmektedir.
Cumhurbaşkanının yetkileri
Bütün partilerin çalışmalarında yetkileri hem Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi hem de 1982 anayasasının öngördüğü parlamenter sisteme göre daraltılmış, sembolik bir cumhurbaşkanı öngörülmektedir.
Veto yetkisi
Mevcut Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde cumhurbaşkanı meclis tarafından kabul edilen bir yasayı meclise geri gönderdiği zaman, meclisin yasayı aynen kabul edip cumhurbaşkanına geri yollaması için üye tamsayısının çoğunluğu aranmaktadır.
DEVA Partisi ve Gelecek Partisi, fiili veto yetkisine dönüştüğünü belirtikleri bu durumun değişmesi için meclisin, cumhurbaşkanının geri gönderdiği yasayı basit çoğunluk ile aynen kabul edeceğini öngörmektedir.
Atama yetkileri
İYİ Parti, cumhurbaşkanının Genelkurmay Başkanı, MİT Başkanı, Diyanet İşleri Başkanı, büyükelçi ve vali atamalarında üçlü kararname yoluyla yetkili olması gerektiğini savunmaktadır. İYİ Parti ayrıca, cumhurbaşkanının HSK ve Anayasa Mahkemesi’ne üçer üye atama yetkisine sahip olması gerektiğini belirtmektedir.
DEVA Partisi ise, cumhurbaşkanının sembolik yetkilere sahip olması gerektiğini vurgulamaktadır. DEVA Partisi ayrıca, Anayasa Mahkemesi ve HSK’nın ikiye ayrılmasıyla oluşacak olan Hakimler Yüksek Kurulu ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun yarısının meclisin nitelikli çoğunluğuyla atanacağını belirtmektedir, fakat diğer yarısında nasıl bir seçim usulünün izleneceğini belirtmemektedir. DEVA Partisi, AYM ve yüksek kurulların aksine Sayıştay üyelerinin tamamının meclis tarafından seçileceğini de ayrıca dile getirmektedir.
Gelecek Partisi ise cumhurbaşkanının tamamen sembolik ve törensel yetkilere sahip olacağını belirtmektedir.
Özellikle mevcut sistemdeki HSK ve Anayasa Mahkemesi üye seçiminde cumhurbaşkanının gücünün korunup korunmayacağı, mevcut sistemdeki gibi atama süreçlerinde söz sahibi olup olmayacağı partilerin aynı ve ortak şekilde dile getirdiği bir unsur olarak karşımıza çıkmamaktadır.
Özellikle İYİ Parti’nin cumhurbaşkanının başbakan ve ilgili bakanlar ile birlikte üst düzey bürokrat atama süreçlerinde etkin olacağını belirtmesi, sadece sembolik ve törensel yetkilere sahip bir cumhurbaşkanının öngörülmediğini ortaya koymaktadır.
Cumhurbaşkanının sorumluluğu
Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’de karşı imza kuralı geri geleceği ve geniş yetkilere sahip olmayan bir cumhurbaşkanı öngörüleceği için cumhurbaşkanının vatana ihanet dışında cezai bir sorumluluğu olmaması doğal bir durum olacaktır. Gelecek Partisi bu durumu önerisinde açıkça dile getirmekte ve vatana ihanet nedeniyle Yüce Divan’a sevk edilen cumhurbaşkanının görevinin sevk kararı ile otomatik olarak sona ereceğini belirtmektedir.
Partilerin uzlaşma süreci
BBC Türkçe’den Ayşe Sayın’ın haberine göre, mecliste bir araya gelen CHP, Demokrat Parti, DEVA Partisi, Gelecek Partisi, İYİ Parti ve Saadet Partisi Cumhurbaşkanının tarafsız olması; 7 yıllığına sadece bir dönem için seçilmes; icrai yetkilerine son verilmesi; imzaladığı kararlara başbakan ve ilgili bakanın da imzasını içerme zorunluluğu getiren karşı-imza kuralının geri gelmesi; sadece kendi teşkilatıyla ilgili tek başına atama yetkisini kullanabilmesi ve meclisin kabul ettiği yasaları tekrar görüşülmesi için meclise geri yollaması durumunda meclisin basit çoğunluk ile ilgili yasayı aynen kabul edebilmesi konusunda uzlaştı.
Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi savunan muhalefet partilerinin özellikle farklılık yaşadıkları veya henüz görüş bildirmedikleri seçim usulü veya yetki konularında nasıl bir uzlaşma sağlayacaklarını ise ilerleyen günlerde hep beraber göreceğiz.