Ana SayfaYazarlarGüçlü kızlar, güçlü yarınlar

Güçlü kızlar, güçlü yarınlar

 

İki gün önce Dünya Kız Çocukları Günü idi. Türkiye, Kanada ve Peru'nun girişimleriyle, kız çocuklara karşı ayrımcılığın önlenmesi, insan haklarından tam ve etkin şekilde yararlanmaları için BM Genel Kurulu 11 Ekim'i üç yıldır dünyanın tüm kız çocukları için değerlendiriyor.

 

Aydın Doğan Vakfı da bu yıl Unicef, UN Women, Unfpa işbirliğiyle: Güçlü kızlar, güçlü yarınlar, kapsayıcı ve kaliteli eğitim ile, çocuk yaşta evliliğe son' başlığıyla bir etkinlik düzenleyerek bu güne dikkat çekti, kız çocuklarının güçlenmesi konusunda farkındalığı artırarak çocuk yaştaki evliliklerin sonlandırılması, eğitimde cinsiyet eşitliği hedefine ulaşma önündeki temel engelleri ele aldı.

 

Unıcef'in konuyla ilgili raporunda cinsiyetçilik ve eşit olmayan görev dağılımının çok erken yaşlarda başladığına ve kızların çocukluklarından mahrum büyüdüklerine dikkat çekiliyor.

 

Buna, çocukluk kavramını bilmeden de diyebiliriz…

 

Unıcef'e göre, 5-14 yaş aralığındaki kız çocukları, aynı yaş erkek çocuklara oranla dünya genelinde günde 160 milyon saat daha çok ev işi yapıyor .Ev işi denen de, ücretsiz su ve odun sağlamak… Kızların yapmak zorunda kaldığı işler hem önemsiz, hem bedelsiz…Yetişkinlere düşen işler de kızlara ihale ediliyor üstelik.

 

Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine Ulaşmak İçin Kız Çocuklarını Güçlendirmek Gerekiyor.

 

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 2012 yılından itibaren her 11 Ekim gününün "Dünya Kız Çocukları Günü" olarak kabul edilmesine karar vermiştir.

 

Kararda Kız çocuklarının, çocuk haklarından eşit olarak yararlanması ve bu haklarını kullanabilmeleri için; öncelikle kız çocuklarının desteklenmesi, eğitim yolu ile güçlendirilmesi ve onlara yatırım yapılmasının önemi vurgulanmıştır.

 

Kız çocuklarına verilecek her destek, ayrımcılık ve şiddetin önlenmesine yardımcı olacak ve bu sayede kız çocukları, insan haklarından tam ve etkili bir şekilde yararlanabilecek, toplumun güçlenmesine katkısı olacaktır.

 

Kız Çocukları Günü için her yıl bir ana konu belirlenmekte, dünya çapında bu soruna dikkat çekilmekte ve çözüm yolları aranmaktadır.

 

İlk yıl olan 2012'de ana tema "Çocuk Gelinler" olarak kabul edilmişti. 2013 yılında ana tema "Kız Çocuklarının Eğitiminde Yenilikçi Yaklaşımlar" olmuş, 2014 yılında "Şiddet Döngüsünü Kırmak İçin Kız Çocuklarının Güçlendirilmesi" konuları seçilmişti.

 

Aydın Doğan Vakfı konferansının açış konuşmasını yapan Hanzade D.Boyner:' Temel insan hakkı olan eğitim hakkı elinden alınan çocuklar şiddete maruz kalıyor.Buna 'Dur!' demek için B.M.ile 'Güçlü Kızlar, Güçlü Yarınlar' söylemiyle bütün dünyayı harekete geçmeye çağırıyoruz' dedi. 'Medya, akademisyenler, sivil toplum örgütleri olarak elele verelim, kızlarımıza, çocuklarımıza iyi bir gelecek için sahip çıkalım.Sadece cinsiyeti yüzünden nüfusunun yarısını eğitimsiz bırakan, şiddet görmelerine izin veren toplumlar karanlıkta kalmaya mahkumdur.Şu anda savaş olan ülkeler kadınlarına önem vermeyen toplumlar.Öncelikli konumuz kızlarımızın eğitimidir, elimizin uzandığı her kız çocuğuna yardımı sürdüreceğiz.'

 

BM.Türkiye Mukim Koordinatörü ve UNDP Türkiye Mukim temsilcisi Kamal Malholtra, 'kız çocukların eğitimlerini sürdürdükçe kazancı yükseliyor, eğitim düzeyi arttıkça yoksulluk azalıyor' derken, 'dünyada 18 yaş altı 1.1 milyar kız çocuğuolduğu ve bunların erkeklerle eşit haklara sahip olmadıklarını' vurguladı.'Onlara eşit eğitim verebilirsek, gelecek hepimiz için güzel olacak' dedi.

 

Unıcef Türkiye temsilcisi Philippe Duamelle, dünyadaki 750 milyon çocuğun, 18'ine gelmeden evlendirildiğini, vurgularken, 'eğer 2030 yılına kadar önlem alınmazsa, bu rakamın 900 milyona çıkacağını' hatırlattı. Kızların iş hayatına girseler de emeklerini erkekler kadar alamadığını, onlara oranla ücret bile almadan % 40 daha çok çalıştıklarını, ev temizliği, çocuk bakımı, alışverişle de yükümlü olduklarını dile getirdi.

 

Vakıf yürütme kurul başkanı Candan Fetvacı, kadın istihdamına odaklanarak, 'Eğitimli kızlar, ailenin ve ekonominin gelişmesine, mutlu aileler kurulmasına, barışa giden yolun oluşmasına temel sağlar.Ancak ne yazık ki Türkiye'de kadınların neredeyse yarısı iş hayatından uzak.Öğrenme gelişmeye en açık oldukları dönemi verimsiz geçiriyorlar' dedi.

 

Sayılar herşeyi söylüyor zaten;

 

* Gelişmekte olan ülkelerde 18 yaşına gelmeden evlenme oranı yüzde 38.

 

* Annenin okulda geçirdiği her bir yıl bebek ölümlerini yüzde 10 azaltıyor.

 

* 15-19 yaş kızların ölüm nedenlerinde ilk sırada gebelik ya da doğum sırasında oluşan sorunlar yer alıyor.

 

* Her yıl 15 milyon genç kız 15 yaşına gelmeden evlenmiş oluyor.

 

* Türkiye’de çalışabilir durumdaki 15 yaş üstü her 4 kadından 3’ü çalışamıyor.

 

* Türkiye’de 15-29 yaş aralığındaki genç kadınların yüzde 43’ü ne okula gidiyor ne de işe.

 

* Türkiye kadın eğitiminde 2014’te 142 ülke arasında 125’inci iken, 2015’te 145 ülke arasından 130’uncu sıraya geriledi.

 

* Türkiye’de okuma-yazma bilmeyenlerin yüzde 83’ü kadın. Okuma-yazma bilen ancak bir okul bitirmeyenlerin yüzde 58’i de kadın.

 

Sen kadın ol, dünyayı sırtla, doğur, doku, donat, yönet, sev, vefalı ol, bütün bunları karşılıksız yap, sonra durum bu olsun…

 

Dünyaya derman ol, hayatın kurucusu, sürdürücüsü, destekçisi ol, ödüllendirileceğine ,dünyanın tasası ol.

Kendi baban, ağan, kocan, hocan, her zaman devlet baban sumsuklasın, bir derdini bin etsin…

 

Sonra hiçbir işe yaramayan, ama, her konuda verecek fetvası, dağıtacak aklı olanlar hem sana hem devlete, hem dünyaya akıl versin. Kendini alkışlasın, küfürü bassın, bilgisiz ilgisiz çözümler önersin…

 

Ölmüşsün, ağlayanın yok…Düştüğünde tutup kaldıranın yok…İşin çok ama, bir adın yok, kazanç desen o hiç yok, çocukluk araya gitmiş, gençlik rüzgara verilmiş…

 

Kız çocuk cephesinde açılan gedik, sonraki cepheleri de zayıflatıyor, bilmiyoruz, bilmezden geliyoruz.

 

O yüzden bu binaya taş taşıyan herkese büyük iş düşüyor, gagasında zerre çamur getiren Kırlangıç kuşuna bile…

 

Küçük kızlar, kanadı kırık kuşlarımız bizim, ömrüm derdinizin tasanızın, çaresizliğinizin öyküsünü dinlemekle, tanık olmakla geçti. Çare olamadık, ancak avuttuk, ama, artık dünya başka bir dünya. Savaşlardan aralandığımızda dünyanın başına tac edileceğiniz günlerin umuduyla bekliyoruz.

 

Zerrece emek edenin önünde eğiliyoruz.

 

İster mahalle arası kadın analar, ister okuldaki/ halk eğitim merkezindeki öğretmenler, ister kadın meclislerinin akıldaneleri, ister yazan, çizen, söyleyen, isyan eden, koruyan yahut bağıranlar, kim ki küçük kızlara arka çıkıyor, çözüm gösteriyor, onlara el veriyor, onu sayıp seviyoruz. Misal, eski bakan, şimdinin Antep belediye başkanı Fatma Şahin…Soluksuz çalışan, ufku geniş, bilgili bu hanımefendi hem gözbebeğinin ışığı hem gözyaşı hem bütün çocuklara, en çok kız çocuklarına nasıl emek ediyor, varolsun…

 

Kim ki kızları budayıp indirir, ateşe ve savaşa sürer, çalışma hayatında mağdur, hayattan ve çocukluktan mahrum eder, onlar kahrolsun…Ettiğini bulsun.

 

Kızlar, küçük kızlar, umarım babadan, ağadan, kocadan, devletten yüzünüz güler…Bunlar nasıl olursa olsun, eğitimle gününüz güzel, geleceğiniz umutlu, yüzünüz güleç, umudunuz, gür güveniniz kavi olsun…BM falan da hikaye, seçilmiş günlerin öznesi olmak belki önemli, ama, hayatın öznesi, mutluluk ve ekmeğini kazanacak, dünyanın farkına varılacak eğitim sahibi olmak, hepsinden önemli…

 

- Advertisment -