Huyssen’in “hafıza saplantısı”, Torpey’in ise “hafıza girişimcileri” olarak tanımladığı hafıza patlaması kuşkusuz Türkiye’de tam anlamıyla gerçekleşmemiştir. Ancak elimizde günahlarıyla ve sevaplarıyla birlikte oldukça popüler ve genel izleyici kitleri olan bir televizyon kanalı için hazırlanan bir dizi bulunmaktadır.
Geçmişle hesaplaşmanın her zaman sorunlu olduğu bir ülkede, Hatırla Sevgili’nin yapımcıları/yazarları/danışmanları geçmişle uzlaşmaya zemin hazırladıkları ve bu zeminin daha fazla genişlemesi adına yol açtıkları için takdir edilmeli mi, yoksa siyasi olanı popülerleştirdikleri, sarsıntı ve hafızayı metalaştırdıkları için sert bir şekilde suçlanmalı mı?
Eğer görüştüğümüz kimseler arasında ortak bir nokta varsa, bu da Hatırla Sevgili’nin kuşku götürmez bir biçimde Türkiye’nin yakın tarihinin geniş bir bölümüne dikkatleri çekmeyi başarmış olmasıdır.
Gerek o günlerin siyasi hareketlerinde aktif katılımcılar olarak rol almış olan 1968 kuşağı olsun, gerek dönemin olaylarından habersiz olarak yaşamış olanlar olsun, gerekse siyasi ya da apolitik olan genç nesil olsun, herkes bugünlerde bu ülkenin ‘hiç de masum olmayan’ yakın tarihiyle en azından biraz daha fazla ilgileniyormuş gibi görünmektedir.
Dönemin olaylarıyla ilgilenmeyenler ya da hatırlayamayacak kadar genç olanlar o zamanların “politik ruhu” hakkında bir kavrayışa sahip olmuş mudur? O yılları görüp geçirmiş olanlar anılarının temsil edilişinden memnun mudur? Daha da önemlisi, dizi geçmişin alternatif temsilleri için ne türden bir siyasi itici güç oluşturmuştur? Hatıraların “sahipleri” söz konusu olduğunda, genel olarak dizinin o günlerin siyasi atmosferini anlatmada yetersiz kaldığı düşüncesi ağır basmaktadır.
Akademik bir çalışmadan beklenen gerçekleri detaylı bir biçimde temsil etme yaklaşımının televizyon için zorluk yaratacağı olgusu kabul edilse de, neredeyse görüşme yaptığımız herkes o zamanların siyasi mücadelelerinin o insanlar sanki geçmiş dönemlere ait kahramanlarmış gibi, nostaljik bir şekilde temsil edilmesinden derin bir üzüntü duyduklarını ifade etmiştir. İzleyiciler olarak, bizler onların siyasi mücadelelerinin ne için verdiğini kavrayamıyoruz, bu yüzden de içerik siyasi unsurdan tamamen temizlenmiştir.
Dahası görüşleri alınan bazı kişiler tarafından da vurgulandığı gibi Hatırla Sevgili 1968 kuşağından görüştüğümüz kimselere göre neyi temsil edeceğine dair yaptığı seçimlerle var olan klişelere meydan okuyan alternatif bir bakış açısı sunmak yerine zaten şimdiye dek fazlaca ve sıklıkla duymuş olduğumuz ‘resmi söylemi’ onaylamaktadır. Bu bakımdan, yaygın olarak ifade edilen bir hayal kırıklığı vardır.
1968 kuşağından görüştüklerimiz arasında, aynı zamanda ilk kez fark edilme ve tanınma hissi bulunmaktadır. Tüm eksiklikleriyle birlikte, görünüşe göre dizi o günlerin sarsıntılarına maruz kalmış kurbanların uzun zamandır peşinde koştukları acılarının kabulü arzusunu yerine getirmiştir. Kimilerinin görüşü ise, bunun şimdiye kadar elde edilemeyen sosyal barış ve uzlaşma için küçük bir adım olabileceği yönündedir.
Yeni nesil söz konusu olduğunda, Hatırla Sevgili dikkatlerini ülkenin yakın tarihine çekmiş ve onları sorgulamaya, konu hakkında okuyarak ve tartışarak daha fazla bilgi edinmeye teşvik etmiş gibi görünmektedir. Kapsamlı bir bakış açısı sunuyor olmasa bile, Hatırla Sevgili geniş bir tarihi dönemi bir seyirci kitlesi için gözler önüne sererek düşünceyi harekete geçirmektedir. Elbette ki, konu hakkında daha fazla araştırma yapmayanlara kendilerinin son söz olarak kabul edeceği belli bir tarih görüşünün sunulması tehlikesi de varlığını sürdürmektedir.
Görüşmeler sırasında diziye tartışmalı olarak en sert eleştiriyi getiren bir kişi uzun bir konuşmanın sonunda şöyle demiştir: “Tamam, o dönemin aydınları olarak bizler, o zamanlarda geçen olayları genç nesillere taşıma sorumluluğumuzu yerine getirmedik. Biz başarısızlığa uğradık. Bu yüzden eğer şimdi Hatırla Sevgili’nin bizi temsil etme şeklini bu kadar çok eleştiriyorsak, sorumluluğu üzerimize almalı ve bunu daha iyi, daha eleştirel ve alternatif bir şey ortaya koymak için elimize geçen bir fırsat olarak görmeliyiz.”
Muhtemelen tüm eksikliklerine rağmen Hatırla Sevgili’nin asıl değeri tam olarak bu noktada ortaya çıkmaktadır: Dizi hem popüler medya hem de başka araçlarla geçmişimizi öğrenmek, tartışmak, hatırlamak ve sorgulamak adına üretilen çabaların yolunu açmıştır. Bu noktada herhangi bir hafıza saplantısından uzak olduğumuz için, hafıza üzerine yapılacak daha sonraki çalışmalar da sorun yaratmayacaktır.