Ana SayfaYazarlarHDP neden dışarıda bırakıldı?

HDP neden dışarıda bırakıldı?

 

Tüm partiler, HDP’yi cumhurbaşkanlığı seçimi için oluşturdukları ittifakın dışında bıraktı.

 

Bu tabloya bakan bazı yorumcular, “Çok açık bir siyasi dışlanma realitesi ile karşı karşıyayız. Seçimlerde Kürt seçmenin davranışlarına yön verecek temel motivasyon, işte bu dışlanma olacak” itirazını seslendiriyor.

 

Ben bu itirazı ileri süremeyeceğimiz kanaatindeyim. Çünkü bu şekilde düşünürsek hikâyenin tamamını, tüm örüntülerini ortaya sermekte eksik davranmış oluruz.

 

Şunu demek istiyorum: HDP’nin cumhurbaşkanlığı için oluşturulan birlikteliklerde dışarıda bırakıldığı doğru, ancak dışlandığı doğru değil. HDP’ye takınılan tutum dışlanma değil “siyasal mesafe”dir.

 

                                                                    *          *          *

 

Kendisini Kürtlerin iradesi olarak lanse eden bir siyasi hareket, Türkiye siyasetinin merkezî işbirliklerinde yer bulamıyorsa, bunun nedenlerini merkezî kodlarda değil Kürt siyasi hareketinin davranış kodlarında aramak daha doğru olur. Bu yargı ile, kesinlikle başkasına benzeşerek veya kendi karakteristiğinden vazgeçerek kendisi olmaktan uzaklaşmayı değil, çatışmaların yönetilmesi ve çözülmesinde olmazsa olmaz bir ilke olan normalleşmeyi kastediyorum.

 

HDP şiddet özeleştirisi vermeden, şiddeti Türkiye’nin gündeminden çıkartacak vaatler manzumesi oluşturmadan Türkiye’nin merkezine eklemlendirilseydi, merkez şiddeti daha da motive eden bir konuma düşerdi.

 

Kaldı ki HDP, şiddetle arasına mesafe koyabildi, çözüm sürecinin bozulmasına yüksek perdeden itiraz edebildi, yeniden silahların konuşmasını engelleyecek alternatifler oluşturabildi mi ki, Türkiye’nin siyasal merkezini şekillendiren bir aktör olabilsin?

 

Bu açıdan bakıldığında, siyasal merkezin “şiddetin arka bahçesi olan hal ve davranışlarınızla siyasetin merkezinde kendinize ittifak bulamazsınız; siyasi müzakere alanı ilkesiz, kuralsız bir alan değildir; bu alanın ahlâkî yaptırımları, yazılı olmayan normları var” demesinde haklılık payı yok mu?

 

Eğer HDP’nin bir barış manifestosu olmuş olsaydı, merkezî işbirliklerine dahil olmasının savunulur bir tarafı olurdu, olacaktı.

 

Öbür taraftan HDP dışarıda bırakılıyor bırakılmasına; ama tamamen de dışlanmıyor. Dışlanmış olsaydı seçimlere girişi topyekûn yasaklanırdı. Meclisteki varlığı tamamen bitirilirdi. Bugün üyeleri, yöneticileri, vekilleri, belediye başkanları tutuklu itirazı yapılıyorsa (ki son olarak İstanbul İl Eşbaşkanı Cengiz Çiçek’in tutuklanmasında görüldüğü gibi haksız tutuklamalar olduğu, yeterince haklı-haksız ayrıştırılması yapılmadığı kanaati bende de var)  o zaman güvenlik bürokrasisinin karşımıza çıkarttığı şu sorgulamanın muhasebesini hep birlikte yapalım: Neden HDP operasyonlarla kuşatılınca PKK’nin şiddet kapasitesi de çok bariz bir şekilde sınırlanmış oluyor? Neden HDP’nin örgütsel faaliyetlerinin zayıflatılması şiddetin zayıflatılması ile orantılılık arz ediyor? Bu durumu nasıl ve hangi varsayımlarla izah edeceğiz?

 

                                                               *          *          *

 

Şimdi daha can alıcı sorgulamaya gelelim. HDP’nin dışarıda tutularak siyasal mesafeye maruz bırakılması Kürt sokağı ve seçim iradesine nasıl yansır? Negatif yansımaz mı?

 

Kendinizi anlatma becerinize bağlı. Bu beceri sizde yoksa; Kürtler adına siyasi irade sahibi kıldığınız milletvekili adaylarınız (iktidardan söz ediyorum) her lâfa “Kürtler MHP ile ittifaka rağmen Cumhur İttifakına oy verir” diye başlarsa, evet, negatif olarak yansır.

 

Akşam ekranlara Kürt siyasi aktörlerini dahi tanımayan kişileri, söylem üretme becerisi olan kanaat önderi diye dâvet eder, sadece “Türkün Türke propagandası” ile yol alır, Kürt mahallesini etkileyecek bir retorik oluşturamazsanız, evet, Kürtler HDP’nin dışarıda bırakılmasının faturasını diğer partilere keser. Ama çıkar, ak ile karayı ayırır, meseleyi anlaşılır kılarsanız sonuçlar farklı olur.

 

HDP’nin dışarıda bırakılması ile Kürtler dışlanmıyor; sadece şiddet ve şiddeti üreten siyasal kültür izole ediliyor. Benim gördüğüm, Türkiye’nin merkezinin izah edemediği realite bu.

 

- Advertisment -