Ana SayfaYazarlarHikâyesi olanlar ve olmayanlar

Hikâyesi olanlar ve olmayanlar

 

Haziran seçimleri her üç muhalefet partisinin de AKP’ye yüklenmesine sahne oldu. İktidar çok partili dönemin en uzun süreli yönetimini oluşturmuş, bütün seçimleri uzak ara farkla kazanmıştı. Diğer taraftan son iki yıl içinde bazı alanlarda yönetim zaafı göstermiş ve uluslararası meşruiyet temelini zedelemişti. AKP’ye ‘vurmanın’ hem toplumda bir karşılığı vardı, hem de bizzat AKP seçmenin bir bölümü kendi partisini irrasyonel bir tutum içinde görmekteydi. Dolayısıyla seçim döneminde her üç muhalefet partisinin birbirine yakın davrandığına, benzer eleştiriler yaptığına tanık olduk. Bu partilerin kendi ideolojilerini öne çıkaran söylemleri ise kamuoyunda ilgi çekmedi. Kısa sürede seçim AKP’ye yönelik bir referandum gibi algılanmaya başlandı. Laik medya ve laik/sol aydınlar bu algıyı beslemek üzere çok gayret gösterdiler ve sonuçta kendilerini AKP karşısında bir ‘blok’ yaratılmış olduğuna inandırdılar…

 

Ne var ki böyle bir bloğun gerçekçi ve işlevsel zemini yoktu: Hep gözlemlenen ikiye birlik muhafazakâr/laik kimlik ayrışması halen değişmiş değil… MHP tabanının AKP’ye yönelik ontolojik bir itirazı yok… Buna karşılık HDP’ye yönelik bir ‘kan uyuşmazlığı’ var. Eğer MHP böyle bir blokta yer alsaydı belki de bir sonraki seçimde barajı geçemeyecekti. Çünkü tarihsel karşıtlık içinde olduğu ‘laik devletçiliği’ iktidar yapmakla kalmayıp, ‘Kürt ayrılıkçılığına ve terörüne’ de iktidar kapılarını açmış olacaktı. Nitekim rasyonel davranan MHP intiharı değil, büyümesini imkan dahiline sokacak olan stratejiyi seçti. 

 

Buraya kadarı AKP karşıtı bloğun siyasi ve ideolojik açıdan niye olanaksız olduğuyla ilgiliydi… Ancak böyle bir bloğun oluşmamasının tarihsel ve sosyolojik bir başka nedeni daha var. Türkiye gözlerini geleceğe dikmiş durumda ve o geleceği feda etmemek uğruna geçmişi unutmaya hazır bir toplumsal dinamizme sahip. Dolayısıyla ona geleceği anlatan ve bu geleceği temsil edebilen partilerin peşinden gitme arzusu çok yüksek. Kısacası Türkiye toplumu yeni bir hikâye duymak istiyor ve hikâyesi olan siyasi hareketlere eğilim gösteriyor.

 

Siyaset yelpazesine baktığımızda ise hikâyesi olan iki parti görüyoruz: AKP ve HDP. Eğer HDP Stalinist silahlı örgütsel kimliğini terk edebilseydi, AKP’nin son on yılda açtığı değişim çizgisi sayesinde belki de bugün yüzde 20’nin üzerinde oy alıyor olurdu. Aynı mantıkla silahlardan kurtulmuş bir HDP ile AKP’nin aynı hikâyede buluşmaları halinde, CHP ve MHP’nin bir seçim dönemi içinde baraj sorunu ile karşılaşmaları çok şaşırtıcı olmaz.

 

Bu tablo CHP içinde sadece bazıları, ama MHP’de daha geniş bir kesim tarafından görülüyor. AKP karşısında blok kurmak, hikâyesi olmayan iki partinin hikâyesi olan bir parti ile yan yana gelmesini ifade edecekti. Böyle bir işbirliğinin sonucu CHP ve MHP’nin HDP hikâyesinin parçası olmalarıdır. Hemen her konuda daha reformist ve özgürlükçü teklifler HDP’den gelecek, koalisyonun bütün beceriksizliği ve yanlışları iki merkez partiden bilinecekti. MHP bu bloğun parçası olamayacağını daha baştan biliyordu, çünkü onlar CHP gibi faydacı bir noktadan değil, ideolojik açıdan bakıyorlar. MHP’liler hem HDP’nin hikâyesine özünden karşılar, hem de kendilerinin bitmekte olan bir başka hikâyenin uzantısı olduğunu hissediyorlar. İnsanlar MHP’ye sadece ‘öteki’ hikâyeden korktukları için oy veriyorlar ve aradıkları hikâyeyi de aslında AKP’de buluyorlar. Dolayısıyla blok arayışı siyasetten hâlâ pek anlamayan bazı CHP’lilerin ve laik/sol kesimin boş hayaliydi ve önümüzdeki seçimde de aynısı olacak…

 

- Advertisment -