Ana SayfaManşetH&M ve Nike kadar yerli ve milli olamamak...

H&M ve Nike kadar yerli ve milli olamamak…

Geçen hafta, çoğu Batılı olan dünyanın en büyük markaları, Uygurlara karşı yürütülen baskı politikalarına karşı 2 milyar tüketicili bir pazarı kaybetme pahasına Çin’e karşı kararlar aldı. O esnada Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, ziyaret ettiği, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu altı Müslüman ülkenin başkentinde bağırlara basılıyordu.

Alibaba, Pinduoduo, JD gibi online satış mağazalardan malları indiriliyor, arama motorlarından adı siliniyor, web siteleri yasaklanıyor, hatta navigasyonların 550 mağazasının adresini göstermesi bile engelleniyor.

İsveçli hazır giyim markası H&M, son bir haftadır Çin’den kelimenin tam anlamıyla siliniyor.

Fiziki mağazaları henüz açık ama alışveriş merkezleri de yavaş yavaş H&M mağazalarıyla kira kontratlarını iptal etmeye başladı. Dört şehirde bir kaç gün içinde 6 mağaza kapandı.

Bu öfkeli boykotun sebebi H&M’in, Çin’in çalışma kamplarında tuttuğu Uygurları, pamuk tarlalarında ve iplik fabrikalarında zorla çalıştırdığının ortaya çıkması üzerine Sincan bölgesinden pamuk tedarikini durdurma kararı.

Aslında bu yeni bir açıklama da değil.

Dünya pamuğunun beşte birinin üretildiği Sincan bölgesinde, Çin’in  resmi adı ‘politik eğitim kampları’nda tuttuğu bir milyon Uygurluyu zorla çalıştırdığını geçen yıl BBC ortaya çıkarmıştı.

Ama H&M’i bir açıklama yapmaya zorlayan geçen yıl Mart ayında Avustralya Stratejik Politika Enstitüsü’nün yayınladığı bir raporda Çin’in 2017-2019 yıllarında 80 binden fazla Uygur Türkü’nü pamuk tarlaları ve fabrikalarında zorla çalıştırdığını ortaya koyması oldu. H&M’in boyalı iplik üreticisi Çinli Huafu Fashion firması da bu ürünleri kullanmaktaydı.

H&M önce bir tweet atarak hassasiyetini bildirdi, 2020 eylülünde de Huafu Fashion ile sözleşmelerini iptal ettiğini, artık ürünlerinde Sincan pamuğu kullanmayacağını duyurdu.

İşte bu açıklamanın capsi geçen hafta Çin Komünist Partisi’nin gençlik kolları tarafından 25 milyon takipçilerinin olduğu Çin’in yerli ve milli Twitter’ı Weibo’da yeniden dolaşışıma sokuldu;  “Hem Çin’den kar edip hem de Sincan pamuğunu boykot etmek, ne güzel fikir!” denerek ve bir karşı boykot çağrısı eşliğinde.

“Sincan pamuğunu destekliyorum” mesajı Weibo’da hemen TT oldu, H&M’in Çin’deki yüzleri olan aktör Huang Xuan ve K-Pop starı Victoria Song bir açıklama yaparak şirketle olan sözleşmelerini feshettiklerini “Ülkemizin çıkarları her şeyin üstündedir” gibi milli heyecanları yüksek sözlerle duyurdular.

Ama boykotun hedefindeki tek marka H&M de değildi.

H&M, İyi Pamuk İnisiyatifi (Better Cotton Initiative) adlı 2009’da kurulmuş dünyadaki 4500 tekstil markasının içinde olduğu, amacı tekstil üretiminde insan haklarına riayet, çocuk işçiliğinin önlenmesi, çevreye zarar vermemek gibi standartları korumak olan, markaları da bu standartlara uyduğuna dair denetleyen prestijli bir oluşumun bir üyesi olarak bu hassasiyeti göstermişti.

İnisiyatif geçen ekim ayında üyelerini Sincan pamuğu kullanımındaki riskler yüzünden uyarmıştı.

İnisiyatifin 400’den fazla Çinli üyesi de olduğu için daha sonra bu açıklama silindi ama diğer büyük markalar da peşpeşe bu konularda hassas olan müşterilerine benzer kararlarını açıklamaya başladılar.

Bu yüzden benzer açıklamalar yapan Nike, Adidas, New Balance, Burberry, Puma, Tommy Hilfiger, Uniqlo Çin’deki boykot listesinde ön sıralarda yer alıyor. 

Çinli ünlüler ve şirketler bu markalarla yaptıkları anlaşmaları iptal ettiklerini açıklıyorlar.

Çin’deki boykotta H&M ile birlikte en büyük tepkiyi Sincan’da üretilen pamukları ürünlerinde kullanmadığını sitesinden açıklayan ünlü Amerikan markası Nike alıyor.

Nike, sitesine koyduğu açıklamada şöyle demişti:

“Nike, etik ve sorumlu üretime bağlıdır ve uluslararası çalışma standartlarını gözetir. Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde (XUAR) zorunlu çalıştırma raporları konusunda endişeliyiz. Nike, XUAR’dan ürün tedarik etmemektedir ve sözleşmeli tedarikçilerimizin de  bölgeden tekstil veya iplik kullanmadıklarını teyit ettik.”

https://purpose.nike.com/statement-on-xinjiang

Baskılara rağmen Nike açıklamasını henüz geri çekmedi.

Bir şirket için büyük risk, milyarlarca müşteriyi kaybetmek demek bu.

Çin piyasasına hakim olan Nike’la sponsorluk sözleşmesi bulunan 50’den fazla Çinli müzisyen ve sporcu sözleşmelerini fesh ettiklerini açıkladılar. Bunlar arasında Çinli futbolcular, basketçiler, Futbol ve Basketbol federasyonları da var.

2022 Kış olimpiyatlarında da başta Nike olmak üzere Adidas, New Balance, Puma gibi spor malzemeleri üreten markaların adlarını göremeyeceğiz.

Çinli ünlüler ve şirketler bu markaları bize çok tanıdık gelecek, “ucuz kahramanlıkla”, “insan hakları şampiyonluğu”yla, “Batılı devletlerin oyuncağı” olmakla ve içinde bolca emperyalizm, kapitalizm geçen açıklamalarla kınıyor.

Ama geçen hafta, çoğu Batılı olan dünyanın en büyük markaları, Uygurlara karşı yürütülen baskı politikaları için 2 milyar insanın yaşadığı bir ülkedeki pazarlarını kaybetme pahasına bu kararları alırken, altı Müslüman ülkenin başkentinde Çin Dışişleri Bakanı ağırlandı.

Türkiye, İran, Suudi Arabistan, BAE, Bahreyn ve Umman’ı ziyaret eden Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, gittiği her başkentte bağırlara basıldı.

“Şeytan Amerika”ya karşı olan İslam cumhuriyeti İran’da, Çin-İran ilişkilerinin 25. Yılı münasebetiyle petrol karşılığı 400 milyar dolarlık yatırım anlaşması imzalanırken Uyguların adı bile geçmedi.

Kendisi de Batı’nın insan hakları ‘saldırıları’na hedef olan  Muhammed Bin Selman, Çin’e olan desteğini açıklarken Müslüman Uygurlar aklından bile geçmedi.

Diğer Körfez başkentlerinde de Çin’in Ortadoğu barışında üstlenmek istediği yeni inisiyatife destek verilip, bol bol yeni anlaşma imzalandı.

Çin’in Daily Sabah gazetesi olan Global Times’da çıkan geziyle ilgili haberde şöyle deniyor:

“ABD yönetimi, insan hakları bayrağı altında bazı Batılı ülkelerle Çin karşıtı ittifak kurmaya çalışsa da uzmanlar, Suudi Arabistan da dahil olmak üzere İslam ülkelerinden gelen destek, Batılı ülkelerin Çin’in Sincan Uygur’u konusundaki sözde endişelerinin Çin’i siyasi olarak bastırmak amacıyla ikiyüzlü olduğunu ve insan hakları veya din ile hiçbir ilgisi olmadığını ispatladı.”

Peki, Çin Dışişleri Bakanı’nın Ankara temasları için ne diyor bu Çin gazeteleri?

Diğer beş İslam ülkesinden farklı olarak Uygurlarla Türkiye’nin sadece din bağı yok aynı zamanda Türklük bağı da var.

Üstelik iktidarda Türk-İslam sentezinin cisimleşmiş hali olan bir ittifak bulunuyor.

Ama Çin Dışişleri Bakanı’nın Ankara’dan bile duyup duyabildiği Mevlüt Çavuşoğlu’nun Twitter’dan açıkladığı şu cümle oldu:

“Uygur Türklerine ilişkin hassasiyetimizi ve düşüncelerimizi ilettik”

Ama bu hassasiyet ve düşünce, Çinli bakanı çok rahatsız etmemiş olacak ki kameralara önce Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’la samimi pozlar verdi.

Ama bu samimi pozu Çavuşoğlu sadece İngilizce tweetinde kullandı, daha önce kamuflaj giyip “Fıtrat değişse de kan yine o kandır” mesajları verdiği iç kamuoyuna yönelik Türkçe tweetinde ise mesafesini korudu.

Yine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Çinli bakanla bir nevi çak yaptığı pozunu da ancak Çin Dışişleri Bakanlığı açıklayınca görebildik. İçeriye uygun bulunup servis edilen fotoğraflarda da mesafe iç kamuoyuna karşı korunmuştu.

Peki, Türkiye Dışişleri resmi açıklamasında görüşmede Uygurlar konusunda “hassasiyetimizi ve düşüncemizi ilettik” derken Çinliler aynı görüşmeyle ilgili ne dedi?

Yine Çin devletin resmi İngilizce gazetelerinden China Daily’den okuyalım:

“Çavuşoğlu, Çin’in Türkiye ile aşı işbirliğini överek, Türkiye’nin bu işbirliğini derinleştirmeyi beklediğini, Türkiye’nin aşının siyasallaşmasını reddettiğini ve herkes için küresel bir sağlık topluluğu inşasını ortaklaşa ilerletmek için Çin ile çalışmaya istekli olduğunu söyledi. 

Wang, her iki ülkenin liderlerinin rehberliğinde Çin-Türkiye stratejik işbirliği ilişkilerinde kaydedilen büyük ilerlemeyi selamladı. Sincan ile ilgili sorunların özünün terörizm ve ayrılıkçılıkla mücadele olduğunu vurguladı.  Çin’in, kendi ulusal koşullarına uygun sosyal sistemi, ekonomik kalkınma modelini ve kalkınma yolunu seçme hakkı da dahil olmak üzere Türkiye’nin bağımsızlığını ve egemenliğini desteklediğini ve Çin’in de hayati çıkarları ve önemli endişeleri konusunda Türkiye’den sürekli destek beklediğini söyledi. Çin-Türkiye işbirliğinin çok boyutlu olduğunu kaydeden Wang, iki tarafın kazan kazan işbirliği için Türkiye’nin kaliteli ürünlerinin Çin’e ihracatını artırmak yolunda her türlü işbirliği mekanizmasını, döviz swaplarını, büyük projeleri ve insanlar arası alışverişi önerdiklerini iletti.

Çavuşoğlu ise, Türkiye’nin her zaman tek Çin ilkesine bağlı kaldığını ve Türkiye-Çin stratejik işbirliğini ilerletmeye kararlı olduğunu söyledi.  Ülkesinin, Çin’e karşı kendi topraklarında terörist faaliyetlere izin vermezken, Çin’e düşmanca olan hiçbir eylemin de içinde olmayacağını da taahhüt etti.

Türk diplomat, Türkiye’nin Çin ile büyük projelerin uygulanmasında işbirliğini güçlendirme, kendilerinin Merkez Koridor planıyla Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi ile sinerjisini derinleştirme, Çin’e ihracatı artırma ve insanlar arası alışverişi genişletme umudunu dile getirdi.  Çavuşoğlu, Orta Doğu’da barış ve istikrar için Çin’in girişimine övgüde bulundu ve Türkiye’nin bölgesel konularda Çin ile iletişimini ve koordinasyonunu geliştirme sözü verdi.  Ayrıca, Türkiye’nin spor etkinliklerinin siyasallaştırılmasına her zaman karşı çıktığını ve Türk sporcuları 2022 Pekin Kış Olimpiyat Oyunları’na aktif olarak katılmaya teşvik edeceğini söyledi.”

Bu arada İyi Pamuk İnisiyatifi’nin içinde olan Türkiye’de faaliyet gösteren 181 tekstil firmasından da hiçbiri de H&M ve Nike’ın yaptığını yapamadı, Sincan bölgesinden pamuk tedariğini durdurduğunu açıklamadı.

Daha hazini, zaten ne Tanrı Dağ kadar Türk, Hira Dağı kadar Müslüman olanlardan, ne de Türkiye’nin İslam dünyasının lideri olduğunu düşünenlerden kimse de Tanrı dağlarının eteklerinde çile çeken Uygurlar için bu markalar üzerinde bir müşteri baskısı da kurmamıştı.

Şimdi kim daha yerli ve milli, siz karar verin.

- Advertisment -