ben’ derken, herbirimiz
her neysek tam işte onu,
bizde en çok ‘ben’ olan
ve ‘sen’ olan şeyi balçığımıza
Sen üflediğine göre,
kendilik dediğimiz
ve imanla, sanatla, bilgiyle
peşine düştüğümüz
o latif ve yüce ve gizli olan
Senden bir parça değil mi içimizde?
hani şu, başkasına göstermek,
başkasının gözüyle de
doğrulamak için,
sevgi biçimine, sanat biçimine,
zekâ biçimine,
bazen güzellik, incelik,
bazen bilgi ve hikmet,
bazen de, cihangirlere vergi
güç ve irade biçimine
sokmak istediğimiz
o ‘en içte olan’, en saklı olan,
bizi en diplerden kuşatan,
şiiri, düşünceyi,
hayatı ve ölümü aşan
akıllı, duyarlı kozmoz?
16 Kasım 2010
‘Alçak Sesle Ve Divanece’ Kitabı