Ana SayfaYazarlarKeçiler ve koyunlar

Keçiler ve koyunlar

Koyun sürüsü dereden karşıya geçerken, bir koyun suya düşmemek için can havliyle taşın üzerine doğru fırladı; bu sırada kuyruğu havaya kalktı. Arka tarafta bulunan bir keçi heyecan içinde bağırdı: “Koyuna bak koyuna götü görünüyor…”

 

 

Son zamanlarda yaşadığımız durum, tam da yukarıda anlattığım hikâyeye benziyor. Sürekli kıçı açık gezenler, başkalarının açıklarını kovalıyorlar. Açık bulmak da önemli değil, algıyı yarat, sonra başlasın linç. Kendi utançlarımızı unutturma ve gizleme adına teşhirciliği öne çıkarmak bundan olmalı. Memleket, Sultanahmet Meydanı olmuş; herkes “Aaa cambaza bak, cambaza” diyerek, dikkati dağıtma peşinde. Teşhirciliğe verdiğimiz emeğin çok azını ‘utanç’a ayırabilseydik keşke. Çevremizde olup bitenlere karşı, yaptıklarımızdan-yapmadıklarımızdan kendimize de pay çıkarıp utanç duyabilseydik eğer, daha güzel ve anlamlı bir dünyada yaşıyor olmaz mıydık?

 

Yaptığı linçlerle ve ötekileştirmelerle maruf -ki logosunda bulundurduğu  ‘Türkiye Türklerindir’ sözü bile yeter- Hürriyet Gazetesi’nde geçtiğimiz Çarşamba günü Ahmet Hakan imzasıyla HDP milletvekili Garo Paylan röportajı yayımlandı. Geçmişinde başka görüşlere, başka kimliklere hayat hakkı tanımamak üzerine yüzlerce sabıkası olan gazete, yine ‘keçi’liğini yapıp doğasına uygun olarak davranmış. Buna lafımız yok zaten, lafım Garo Paylan’a… Ermeni kimliği üzerinden kendisinden farklı düşünen, başka bir Ermeni AK Parti Milletvekili Markar Esayan’ın linç edilmesine bulunduğu katkıdan dolayı, Garo’dan kendi adıma utandım. Baştan sona Sevgili Markar’ı linç etme üzerine kurgulanan röportaja verdiği ‘derin!’ katkıdan dolayı, Garo’dan bu topraklarda yaşayan bütün insanlarla eşit ve ortak bir dünya hayali kuran biri olarak utandım…

 

Garo Paylan, geldiği yeni mahallesindeki efendilerine hizmette kusur etmeyen ve giderek çukurlaşan Ahmet Hakan’ın kurduğu Markar’ı yakma ateşine oduncu başı olarak iyi bir işlev gördü. Tam sayfalık röportaj boyunca taşıdı da taşıdı o ateşe har verecek odunları. Arada, şu andaki konumunu borçlu olduğu Hrant Dink güzellemesi yapmayı da ihmal etmeden. (Hrant Dink, Garo Paylan’ın röportajda dolgu malzemesi olarak söylediği sözlerden çok daha güzelini ve fazlasını hak eden biriydi. Not düşelim…)  Ama Garo, ufak bir nüansı unutmuş ya da kendi ‘cici’ Ermeniliğini kanıtlama adına Hrant için de aynı gazetenin cehennem ateşi yaktığını yok saymış olmalı. Röportaj verdiği gazetenin ‘insanları balık hafızalı’ olarak niteleyen eski yayın yönetmeninin attığı manşetleri, yazdığı ‘Yalnız Kurt’ yazılarını unutmuş olmalı. Hatırlaması için arşivlere gitmesine gerek yok ‘Google amcaya’ bakması yeterli. Hatırlamak istiyorsa tabii! ‘Balık hafızalı’ olmak da bir tercih; kim ne karışır, başka bir linçe ortak olmadığı sürece…

 

Eski Taraf’ta Markar’la beş yıla yakın birlikte çalıştım, yakın dost olduk. Naifliğini, insanlara bakış açısını az çok bilenlerden biriyim. Kendi cemaati olduğu kadar, ayırım gözetmeden bu ülkede yaşayan insanlar için, iyi şeyler yapmaya çabalayan fikir üreten biri Esayan. ‘Hrant Dink’e Adalet’ için gösterdiği çabayı, harcadığı enerjiyi yakından gözlemledim. Ve insan olarak çok iyi şeyler aldım Markar’dan… Zaten o yıllarda söylediğim ‘Hastasıyız Markar’ın’ sözü de benden çıkmadır. Zaman zaman tekrarlarım. Garo’yu ise tanımam. Eminim o da yakın çevresi ve kendini tanıyanlar için ‘güzel’ bir insandır. Aksini diyemem, ayıp olur.

Garo Paylan, bu memleketi babalarının çiftliği sanan Hürriyet ve temsil ettiği İttihatçı zihniyetin yaktığı ateşe odun taşıdı. Bir Ermeni vekil olarak başka bir Ermeni vekilin linçine isteyerek/istemeyerek ortak oldu. Bu linç girişiminden iyilik çıkmaz. Çıksa çıksa, bir arkadaşımın dediği gibi, “Markar’a sallayıp İttihatçılara biat ederek gideceğiniz tek yer Stockholm Tren İstasyonu” bileti çıkar…

             

Cumhuriyet Tarihi’nin ilk yılları hariç, bugüne kadar kurulmuş en çeşitli ve renkli meclisinde iyi şeyler yapmasını umut ettiğim Garo’nun verdiği röportajdan kendi adına utanç duymasını dilerim. ‘Ben iyiyim, o ise kötü’ diye teşhir edip kendi vicdanımızı aklama yerine, utanç duymalı insan. Dünyayı, işte o kendimizle ilgili duyduğumuz utanç kurtaracak…  

 

- Advertisment -