Ana SayfaYazarlarKırmızı perşembe…

Kırmızı perşembe…

 

Konya’da milli takım maç yapıyor, sahada oynanan futboldan kimsenin haberi yok. Ne bir sistem ne bir oyun anlayışı… Oraya buraya koşturan çocuklar var sadece. Tabii bu bizim takım için geçerli. Rakip Ukrayna’nın oyuncuları ne yaptığını biliyor bir sitemleri var ve meşin yuvarlağı akıllıca kullanıyor. Zaten ne olup bildiğini anlamadan 2-0’ı yakalıyor rakip takım. Bu durum maçı canlı yayında yorumlayan Sergen’i bile şoke ediyor. Bana göre Türk futbolunun gelmiş geçmiş en yetenekli ve zeki oyuncusu olan Sergen,  eveleyip geveliyor cümleleri. Sergen de haklı, milli takımın oynadığı oyunla ilgili denecek söz yok. Yanlış oynuyor takım da diyemezsin, ortada oyun yok… Bütün ümidimiz geleceğin büyük bir futbol yıldızı olacak 19 yaşındaki Emre’de… O da bunun farkında olmalı ki yaşından ve boyundan büyük işler yapmaya çabalıyor yeşil çimlerde, çocuğa da yazık…

 

Milli takımın böyle olacağı çarşambadan belliydi aslında. Dünya Şampiyonası elemeleri öncesinde oynayacağımız maçın sisteminden çok alınan pirimler yazıldı, çizildi, söylendi medyada. Anlatılanlara göre herkes her şeyi biliyordu ama bir tek bu ülkeye ve milli takıma gönül veren insanlar bilmiyordu. Kafalar karışmakla kalmamış herkesin her şeyi bildiğinin söylendiği ortamda gerçek sumen altı edilmişti.

 

Düşünün; bu takımın en değerli oyuncusu, kaptanı Arda kadro dışında kalıyordu. Bunun futbol adına mantıklı bir açıklaması yoktu. Arda, Barselona’da futbol kariyerinin en verimli dönemini geçirirken en ihtiyacımız olduğu dönemde milli takıma alınmıştı. Arda’nın kadro dışı kalması sorgulanamazdı çünkü İmparotore Fatih Terim böyle buyurmuştu. Ki, bu ülkede İmparotore’nin kararları eleştirilemez fısıltıyla dahi dile getirilemezdi. Çünkü o, karpuz sandığımız şeyin futbol topu olduğunu memlekete öğretmişti. Hele kulübede bir duruşu var ki, Ağrı Dağı o olmasa utancından kısa kalacaktı… Hele bir futbol sistemi vardı ki sahada uyguladığı, dünya üzerinde hiçbir ülkede yoktu. ‘Denk Getir Allah’ım sistemi… Denk gelirse İmparotore kahraman, gelmezse memleket ahalisi maça hazırlanmamıştı. Her koşulda kazanan olacaktı. Dün gece denk gelmediği için memleketin bir bireyi olarak esefle kınadım kendimi. Hatta hızımı alamayıp niye adam gibi maça hazırlanmadın deyu, kendime esaslı bir tokat attım ki bir daha aynı hataya düşmeyeyim.

 

Benim aklım maç oynanırken çarşambada kaldı. Sahi bu takımda Arda niye yok?  Şimdi çok yetenekli futbol havuzumuz var da, Arda gibi üst düzey bir oyuncuyu bir kalemde siliyoruz.  Madem memleket ahalisi maça iyi hazırlanmıyor, ödevimi yapıyorum işte. Prim falan deniyor, dağıtımında sorun çıkmış deniyor. Dağıtılan parada pulda gözümüz yok Allah (pardon Türk Milleti) daha çok versin. Bu takımda bizim arkadaş. Kişisel egoların üstünde bu memleketin takımı. Nedenini açık net olarak bilmeli ahali. Bilmeli ki, konuyu uzatmasın. Uzadıkça Arda’nın gölgesi düşüyor takımın üzerine. Dün gece olduğu gibi…

 

Dün gece futbol adına güzel şeyler de vardı. Bir kere Konya Stadı’nın atmosferine, 2-0 geriye düşmemize rağmen seyircinin inanılmaz coşkusu ve desteğine hayran kaldım.  Ukrayna’nın ne istediğini bilen futbolunu da sevdim. Hele kulübede duran Andriy Shevchenko’ya bayıldım. O ne mütevazı duruştu öyle. Sahada olsa öğrencilerinin kaçırdığı golleri bizim kalenin ağlarına asardı. Olmadığına sevindim. Dünya futbolunun sayılı isimlerinden biri gibi değil, dersini çalışmış uygulamasını izleyen sevimli bir öğrenci gibiydi Sheva… Hiç alışık olmadığımız bir durum bu. Gördük ve içimiz ısındı.

 

Beni aklım yine çarşambada kaldı. Kısık sesle değil, bağırarak soruyorum ‘ARDA BU TAKIMDA NİYE YOK?’  Bu ülkenin futbolu Fatih Terim’in babasının çiftliği mi? Öyleyse peki der; kırarız dizimizi, otururuz. Futbol adına konuşanların dizini kırıp oturduğu gibi…      

  

- Advertisment -